Dijitalleşmekten değil iletişimsizlikten korkun!

İletişimci ve yazar Dr.Umut Kısa, dijital oyun bağımlılığından endişe duyan ebeveynlere seslenerek, “Kötü olan oyun değil, çocukların ilişki kurma becerilerinin gelişmemesi ve dijital yetkinliklerini ilerletememesidir. Dijital oyunların çocuklara neler kazandırdığını 1980’den önce doğan ebeveynler hayal bile edemez. Onlar sadece kendilerini sokağa çıkma konusunda yasaklayan ebeveynlerini bilir ve aynı şeyi yaptıklarını fark etmezler” dedi.

Haberin Devamı

Dijitalleşmekten değil iletişimsizlikten korkun
Dr. Umut Kısa röportajımızda, dijital dünyanın sadece teknolojik araçlarıyla değil içindeki insan kültürüyle, ruhuyla başka bir dünyayı temsil ettiğine dikkat çekerken, oyundan simülasyona, kolektif zekâdan ağ kurmaya kadar bir sürü yetkinliğin üst adı olan dijital zekânın önemine de vurgu yaptı. Dijital yetkinlikler alanında doktoralı Umut Kısa ile Dönüşüm Günleri serisi için Dijital Zekâ kitabının da içeriği olan “dijital yetkinlikler, oyun bağımlılığı ve ebeveynler” çerçevesinde dijital dünyayı konuştuk.

Dijitalleşme deyince çoğunlukla bilgisayar, sosyal medya, oyunlar akla geliyor. “Dijital dünya” kavramı doğru anlaşılıyor mu?
Bu kesinlikle doğru ama bence dijital dünyanın tanımı doğru anlaşılmıyor. Size “Yontma Taş Çağı Dünyası” deseydim bundan ne anlardınız? Bu dünyada sadece yontma taşlar olduğunu mu? Yontma taş dünyası yontulmuş taşlardan çok daha fazlasıdır. İçinde insan da vardır. Dijital Dünya; sadece teknolojik araçlarıyla değil içindeki insan kültürüyle, ruhuyla başka bir dünyayı temsil ediyor. Milenyum sonrası “Yakın Çağ”dan çıktık “Dijital Çağ”ın içine girdik. Her şey değişti. Örneğin bilim değişiyor. Eskiden bir paradigma değişimi için onlarca yıl gerekiyordu. Örneğin atom bölünemez en küçük parçaydı ama bir süre sonra bölündü. Bu bölünme süreci onlarca yıl sürdü. Şimdi bir şeyi incelemeye başlıyorsunuz ertesi gün incelediğiniz şey anlamını kaybediyor. Bilim kümülatif ilerleyemiyor. Farklı şekillerde ilerleyen küçük atomize bilim insanları var gibi. Din de değişti. Etkisini gün geçtikçe azaltıyor. Dinler bile ortak bir dijital potada eriyorlar. Medya değişti, hep beraber George Floyd için ağlıyoruz. Birlikte gülüyoruz. Her birimiz #erkeksenyerinibil akımına katılıyoruz, farklı platformlarda tartışıyoruz. Bunu mümkün kılan şey dijital araçlar olsa da dijital dünya teknolojinin çok üzerindedir. Teknoloji sadece onun bir parçasıdır.

Haberin Devamı

HERKES MESAJ TAŞIYOR

Dijital dünyanın araçları nelerdir?
Dijital dünyanın temel olarak üç aracı var. İlki platform, hangi platformdasınız? Mahallede mi, instagramda mı, tiktokta mı? İkincisi içerik ya da medya. Hangi içeriği ya da mesajı iletiyorsunuz. İnsanları savaştırmak mı yoksa barıştırmak mı istiyorsunuz? Tek kesin olan şu: İnsanların mutlaka bir şey yapmasını istiyorsunuz? Örneğin Hürriyet’in bir amacı var kendi içeriğinde. Ya da benim istediğim bir şey var. Her insanın mesajı var. Ya kendinizinkini ya da başka birinin mesajını taşıyorsunuz. Eğer kendi mesajınızı fark edecek olgunluğa erişmediyseniz fark ederek ya da etmeden başkasının mesajının kanalı haline geliyorsunuz. Dijital dünyanın üçüncü aracı ise telekomünikasyon. En güçlü araçlardan biri bu. Hangi ağı kullanıyorsunuz? Bir mesaj iletmek istediğinizde kimin ağından yararlanıyorsunuz? Ağda en güçlü olan kim? Ağın sahibi kim? Sahip olan kişi ağda olanların bilgilerini ne yapıyor? Mesela WhatsApp neden ücretsiz hizmet veriyor? Ağın sahibi olmak onun için çok önemli. Gelir elde etmese bile kanala sahip olmak onu güçlü kılıyor. Telekomünikasyon 1900’lerin petrol şirketleri gibi dijital çağın en güçlüleri, onları Facebook, Google gibi platform sahipleri takip ediyor. Ancak ağı sağlayanlar platformları çok kısa sürede yok etme şansına da sahip.

Haberin Devamı

DİJİTAL ZEKÂ YETKİNLİKLERİ

Dijitalleşmekten değil iletişimsizlikten korkunYeni dünya düzeni farklı bir zekâ mı gerektiriyor? Analitik-duygusal zekâ derken şimdi dijital zekâdan bahsediyoruz?
Farklı bir dünyaya uyandık ve gereken yetkinlikler de farklı. Ortaçağda fiziksel olarak güçlü olmanız ya da iyi kılıç kullanmanız önemliydi ama bugün bu sizin işinize yaramayabilir. Ancak müzakere ya da ağ kurma becerisi orta çağda da önemliydi. Dijital Zekâ, analitik ya da duygusal zekânın ilerlemiş bir formasyonu. Onlardan besleniyor, tamamen bağımsız değil ve bir çeşit türev zekâ. Bir sürü yetkinliğin üst adıdır Dijital Zekâ.
Dijital zekânın alt yetkinlikleri nelerdir?
Dijital Zeka’nın alt parçalarını Oyun, Performans, Simülasyon, Kollektif Zeka, Transmedya Navigasyonu, Müzakere, Faydalanma, Çoklu Görev, Dağıtılmış Bilinç, Yargılama, Ağ Kurma oluşturuyor.

Haberin Devamı

Ayakta kalmak için hangi dijital yetkinlikleri kazanmalıyız?
Ayakta kalmak saydığımız yetkinliklerin tamamına sahip olmayı gerektirmiyor ama bu yetkinlikler öne çıkmanızı sağlıyor. Sadece birinde bile çok güçlü olup dünyada önemli başarılar elde edebilirsiniz ama yine de her yetkinlikte harika olmak elbette muhteşem olurdu. Özel bir yetkinlik tanımlamak pek mümkün değil.

DEMODE YÖNTEMLERLE EĞİTİYORUZ

Dijitalleşmekten değil iletişimsizlikten korkunDijital Zekâ kitabınızın içeriğinde okuyucular ne bulacaklar?
Çocuklarımızı hem ebeveynler hem de öğretmenler olarak artık demode olmuş bir yöntemle eğitiyor, onları gelecekte yeterli olamayacak olan becerilerle donatıyoruz. En büyük sıkıntımız geleceğin nasıl olduğunu öngörmekte zorlanmamız ve çevre koşullarını anladığımızda da çok geç kalmamız. Çocuklarımız bizden çok daha farklı bir dünyaya uyandılar. İnternet ve sosyal medya onların yaşamlarında sürekli büyüyen bir rol oynuyor. Hemen hemen hepsi yeni dijital medya cihazlarını kullanmaya eğilimliler. Bununla birlikte ebeveynler ve öğretmenler geçmişlerinden onlara ışık getirebilecek çok az kaynağa sahipler. Yaşanmış örneklerle anlatılan dijital yetkinliklere aşina olmak, konuyla başa çıkma ihtiyacı olan ebeveyn ve öğretmenlere destek verecektir. Okuyucular, bu kitapta değişen çevre koşullarını, çocukların hangi yetkinliklere ihtiyaç duyduklarını, bu yetkinlikleri nasıl geliştirebileceklerini bulacaklar. Kitabın içeriği oyun bağımlılığının hangi durumlarda olabileceğini ve arkasındaki nedenselliği anlamalarına yardımcı olacak.

Haberin Devamı

KÖTÜ OLAN OYUN DEĞİL!

Siz “oyun bağımlılığı” kavramını doğru bulmuyorsunuz, düşkünlük-sevmek daha doğru yaklaşımındasınız. Özellikle bu konuda endişeli ebeveynlere hangi bakış açısıyla yaklaşmalarını tavsiye edersiniz?
Bağımlılık negatif bir kelime. “Ben bağımlıyım.” deseydim ilk aklınıza ne gelirdi? Muhtemelen uyuşturucu bağımlısı olduğumu düşünürdünüz. Alkol bağımlısı ya da sigara bağımlısı da olabilir ama bağımlı kavramı zihnimizde çok negatif. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre oyun oynayanların sadece yüzde 3’ü bağımlıdır. Emin olun kocasına ya da karısına bağımlı olanların oranı bundan çok daha yüksektir. Evlilik bağımlılığı deseydik evliliği negatif görmeye başlamaz mıydık? Ebeveynler biraz da uzmanlar yüzünden korkuyorlar.

Haberin Devamı

Hiçbir şekilde oyun oynamayan, dokunması yasak olan çocuklar da var. Sizce bu durum da sakıncalı mı?
Hep vardı, yüzyıllardır var. Bu biraz da çocuk sağlığı uzmanlarının dayatması. Yakın zamanda bir arkadaşım facebook üzerinde sosyal medya kullanımının zararlarını anlatan bir paylaşımı yine facebook üzerinden paylaşıyor. Zararlı olan platformlar değildir. O platformlar siz ne verirseniz onu size geri verirler. Kötü olan oyun değil, kötü olan çocukların ne yaptığı değil. Kötü olan çocukların ne yapmadıklarıdır? Bağ kurmuyorlarsa, ilişki kurma becerileri gelişmiyorsa, dijital yetkinliklerini ilerletmiyorlarsa bu kötüdür. Ancak bunu da zorla yapamazsınız. Biraz kendi yollarını bulmak zorundalar. Dijital oyunların çocuklara neler kazandırdığını 1980’den önce doğumlu ebeveynler hayal bile edemezler. Onlar sadece kendilerini sokağa çıkma konusunda yasaklayan ebeveynlerini bilirler ve aynı şeyi yaptıklarını fark etmezler.

ERGENLİK BAŞLANGIÇ OLABİLİR

Dijitalleşmekten değil iletişimsizlikten korkun
Öte yandan artık ebeveynler ergenlik dönemini de problem olarak görüyor. Pozitif gelişim açısından değerlendirdiğimizde yetkinliklerin geliştirilmesi yönünde neler önerirsiniz?

Özel olarak ergenlik tanımında bir sıkıntı var. Ergenlik dediğimiz şeyi her birimiz korkarak bekliyoruz. Richard Lerner’ın yaptığı Pozitif Ergen Gelişimi’ne yönelik bir çalışması var. Ergen ebeveynlerine soruyor: Çocuğunuz nasıl? Ebeveynler “İyi.” diye cevap veriyorlar. Çalışmanın ikinci sorusu şu; Onu iyi yapan nedir? Cevapların özetini şöyle açıklıyorlar: “Kavga etmiyor, uyuşturucu kullanmıyor, çetelere katılmıyor.” Ebeveynlerin iyi tanımı “kötü olmama” üzerine kurulu. Ergenlik döneminde iyi bir şeyler yapmasına gerek yok, kötü bir şey yapmasın yeter diye düşünüyorlar. Aslında ergenlik birçok şeyin başlangıcı olabilir; dünyaya katkı sağlamanın, yardımlaşmanın, sosyal desteklerin. Ergenler iyi şeyler yapmaya motive edilmelidir. Türkiye’de de Pozitif Ergen Gelişimi projesini rahmetli Çiğdem Kağıtçıbaşı başlatmıştı. Bir ergen de hepimiz gibi temel motivasyonu bulmak için otonomiye, ilişkide olmaya ve kendini yeterli hissetmeye ihtiyacı var. Eğer bunları ona sunarsanız sadece oyun oynamayacak, kendisi ve toplum için faydalı şeyler de yaratmaya başlayacaktır.

ÖNGÖRMEK GEÇMİŞTEN BESLENİR

Dijitalleşmekten değil iletişimsizlikten korkunGelecek öngörüleri ve insanın mutluluk arayışıyla ilgili neler söylersiniz?
Geleceğin güçlü bir kesinlikle tahmin edilmesi imkânsız. Birkaç gün sonrası için ya da dönemsel bir hava tahmini yapabilirsiniz ve belirli bir doğrulukla fena olmayan bir sonuca ulaşabilirsiniz. İklim de insan gibi çok bilinmeyenli denklem olsa da bazı değişmezleri var. Bir portakala sen Ağrı’da mutlu olursun diyemezsin ama Muğla’da mutlu olma şansı vardır. İnsan mutluluğu da böyle bir şey, mizacınıza ve değerlerinize uyan belirli faaliyetler belirli alanlarda sizin daha mutlu olmanızı sağlayabilir. Her ne kadar farklı bir dünyaya uyansak da doktorlar hep insanları tedavi edecekler ya da avukatlar hukukun peşinde koşacaklar. Sanatçılar ve tasarımcılar bir şeyler yaratacaklar. Yüzyıllardır böyledir bu. Değişebilir mi, tabii ki değişebilir ama gelecek öngörüsü meteorolojik de olsa, ekonomik de olsa, mizaca ilişkin de olsa geçmiş verileri esas almak zorundadır. Öngörmek geçmişten beslenir.

İZOTOMİ PROJESİ

Öğrenciler için geliştirdiğiniz İzotomi Projesi ile nasıl bir öngörüde bulunuyorsunuz?
Bizim gelecek öngörümüz bir öğrenci için bir meyvenin nerede daha mutlu olacağını tahmin etmeye çalışmaktan farksızdır. Tam bir kesinlik yoktur ama eğer bir seçim yapacaksanız bunun için en iyi öngörü sistemi nedir bunu arıyoruz. Bu da insan mutluluğunu tahmin etmek demektir. İzotomi Projesi 1.0 dediğim sistemin ilk kurgusu gençlerin başarılı ama mutsuz oldukları bir sistemle savaşması için başlatıldı.

Yazarın Tüm Yazıları