Paylaş
Habere göre, araştırmalarını Rio Grande Federal Üniversitesi bünyesinde sürdüren Andressa Lucas ve Lauren Menegon isimli bu iki bilim kadını, hammaddesi hamamböceği olan bir unu kullanarak ekmek yapmayı başardı. Bu çok sıra dışı ekmeğin yapısındaki protein miktarı, aynı boyutlardaki bir buğday unu ekmeğine kıyasla yüzde 40 daha fazlaydı.
İşte o bilim insanları, işte o ekmekler!
Ekmek ve hamamböceği kelimelerini aynı cümlede duyunca aklına Uğur Dündar'ın Arena programında afişe ettiği iğrenç fırınlar gelen bir toplumun insanları için bu çok da memnuniyet verici bir gelişme değil elbette. Fakat bu da sıradan bir hamamböceği değil aslında. Nauphoeta cinerea isimli bu çok özel tür, her türlü hijyen koşulu sağlanmış ortamlarda özel olarak sebze ve meyvelerle beslenen bir besi hayvanı. Ve sizi temin ederim ki öngörülebilir bir gelecekte, hayvansal proteinleri beslenmelerine dâhil etmek isteyen milyarlarca insan bu ve benzeri böcekleri yemek zorunda kalacak. (Bu olgunun Türkçede henüz pek yerleşmemiş bir adı bile var: entomofaji. Yunancadan birebir çevirirsek 'böcek yemek'.)
Bana inanmayan Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'nün (FAO) tahminlerine baksın. FAO'ya göre 2050'de dünya nüfusu 9 milyarı bulacak. Bu da hâlihazırda zorlanmakta olan ekosistemden daha fazla gıda/besin üretimi talep edilmesi ve çevreye daha büyük bir baskı uygulanması anlamına geliyor.
Bununla birlikte sadece nüfus artışını suçlamak da çok doğru değil. Dünyada et tüketimi de et talebi de nüfus artış hızına oranla katbekat hızlı artıyor. Büyük üreticiler, bu talebi karşılamak için doğanın tüm dengesini bozmak pahasına ağaçları kesip otlağa dönüştürerek, yeraltı ve yerüstü sularını tüketerek ve ölümcül zehirli maddelerle kirleterek, hayvanları toplama kampından hallice çiftliklerde acı çeker vaziyette yetiştirip korkunç koşullarda keserek ve bir yandan da "Et yiyin!" propagandasını körükleyerek insanlığın geleceğini böceklere mahkûm ediyor. (Bir paragrafta özetlediğim bu küresel kıyımların detaylarını daha önce de tavsiye ettiğim 'Cowspiracy' belgeselinde ve 'Hayvan Yemek' kitabında bulabilirsiniz.)
Öte yandan dünyanın gidişatını birazcık olsun takip eden ve geleceği düşünenler için bu 'sinekli bakkal' günleri yeni bir haber değil. Örneğin 2 sene kadar önce Avrupa Gıda Güvenliği Kurumu (EFSA) çiftlik böceklerinin besin değerinin yüksek olduğunu, yapısındaki "yüksek kalite protein" ile dana ve tavuk etine iyi bir alternatif olabileceğini açıklamıştı. EFSA'nın değerlendirmeye aldığı çiftlik böcekleri arasında sinekler, güveler, solucanlar ve çekirgeler bulunuyor. Yağ, vitamin, lif ve mineral açısından zengin olan böcekler, diğer çiftlik hayvanlarına kıyasla daha az yem yiyip daha az su içtiği için böcek hayvancılığının çevreye verdiği zarar da çok daha az.
Taze taze, çıtır çıtır! Gel vatandaş!
Zaten hâlihazırda dünyada 2 milyardan fazla insan düzenli olarak 1900'den fazla böcek türüyle besleniyor. Doğu Asya, Güney Amerika gibi bölgelere seyahat ettiyseniz, sokaklarda etrafları çığlık çığlığa fotoğraf çeken turistlerle çevrelenmiş tezgâhlarda satılan tarantulaları, akrepleri, arıları, ağustosböceklerini, hamamböceklerini görebilirsiniz.
"Onu fotoğraftan da görürüz görmesine de tadı nasıl?" derseniz, o konuyu da gelin Türkiye'nin en güzel yiyen kişilerinden biri olan Mehmet "Damak Çatlatan" Yaşin'den dinleyelim: "Benim geçmişte iki kez böcek yeme deneyimim oldu. İlkinde çekirge yedim. Galeta tadında, çıtır çıtır, lezzetli bir şeydi. İkincisinde de yeşil karınca yedim, arka taraflarını, limon ekşisi tadındaydı."
Gerçi Mehmet Yaşin gittiği yerlerde neler neler yiyor, yeşil karıncayı da yer, dert etmez. Lakin bunlar bizim toplumumuzun genelinin damak zevkine uyacak mı? "Türk insanı bunu benimseyebilir mi?" diye soruyorum, "Açlık insanı terbiye ediyor" diyor ve şöyle devam ediyor: "Örneğin Türk insanı salyangoz da yemez ama aslında salyangoz hayvanların en temizidir. En taze yaprakları yer. Biz bunu yemiyoruz da tavuk yiyoruz. Tavuk da ne yediği belli olmayan bir hayvandır, malum. Biz bayıla bayıla kokoreç yiyoruz, Amerikalıya söyleyince midesi bulanıyor. Kültür meselesi bunlar." Adam haklı beyler, hanımlar!
Sözün kısası, böcekli geleceğe hazır olun. Ha başlıktaki gibi yeşil karınca köftesi yapılabilir mi onu zamanla göreceğiz. Öte yandan "Ay ben hayatta yiyemeeemmm..." diyenleri de etyemezler saflarına bekleriz.
Paylaş