Paylaş
Hayvanseverseniz bu soruların tartışıldığı ortamlarda da bulunmuşsunuzdur zaten.
Konu şu: Kedilerimiz ve köpeklerimizi bırakmanın zamanı mı?
Evcil hayvan sahibi olmanın etik olmadığını savunanlar, hayvanların insanların evinde gerçekten iyi bir yaşam sürdüremeyeceğini iddia ediyor.
Konuyu The Guardian’da ele alan Ellie Violet Bramley, bir papağanı olan kişinin anısından yola çıkıyor. Troy Vettese’nin evindeki papağanı için “Sürekli olarak eğlendirilmelidir, aksi takdirde gerçekten acı çekiyor. Arkadaşları ve ailesiyle ormanda çok mutlu bir şekilde yaşayabilirdi. Ama yaşamı böyle değil ve bu ona karşı adil değil.”
Hayvanlar üzerindeki çalışmalara odaklanan doğa tarihçisi olan Vettese bununla da sınırlı kalmıyor. Ekliyor: “Gerçekten hayvanlara önem verseydik, sadece kurtarma çalışmalarına ve hayvan barınaklarının doğa rehabilitasyonuna yardımcı olmaya katılırdık. Bunun yerine sadece kolay olduğu, evcil hayvanların iyi bakıldığı, köpek gezdirici kiralayabileceğimiz, hayatımıza mümkün olduğunca az müdahale ettiği ve duygusal destekten istediğimiz kadarını çıkardığımız ilişkileri seviyoruz.”
SOSYAL MEDYA NESNESİ OLDULAR
Yazar bunu verilerle destekliyor. İngiltere’deki tüm evcil hayvan sahiplerinin yüzde 24’ü son iki yıl içinde hayvan sahibi olmuş. 2020’den beri toplam 5.4 milyon evcil hayvanın artık bir sahibi var. COVID-19 karantinaları sırasında hayat kurtaran bu hayat arkadaşlarımız, hayat normale dönünce unutulmuş ve barınaklar başıboş kalan evcil hayvanlarla kapasitesini aşıp taşmış durumda.
Yazar vurdukça vurmaya devam ediyor. Artık insanları alerji yapmayan, sevimli, uysal, fotojenik birer sosyal medya nesnesi haline getiriliyor hayvanlar. Bu da insan eliyle yapılıyor.
Küresel evcil hayvan endüstrisinin 320 milyar dolara ulaşan bir pazar olduğunu hatırlatan yazar Vettesse’nin şu sözlerini aktarıyor: “İnsanlar koşulsuz sevgi arıyorlar. Ancak bu sevgi, evcil hayvanın yaşamının mutlak hakimiyetine dayanıyor. Ne yedikleri, cinsel yaşamları, aşkları, aktiviteleri... Bu iki şeyi birbirinden ayıramazsınız. Eğer evcil hayvanlar daha fazla özerkliğe sahip olsalardı, bu koşulsuz sevgiye sahip olmayabilirlerdi.”
Yazarın yüzümüze vurduğu gerçekler rahatsız edici. Ama bunun üzerine düşünmek gerekiyor. Sokak hayvanlarını eğer evimizde dekoratif bir obje, ya da hayatımızda yapmak istediğimiz işlere engel olan bir zorunlu misafir olarak gördüğümüz sürece bu sözlerin hedefiyiz demektir.
Bir düşünün bakalım, bu sorgulamalarda evinizi paylaştığınız evcil hayvanınızla ilişkiniz ne durumda?
Benim düşüncem mi? Türkiye sokakları, hâlâ hayvanların rahatça yaşayabileceği kadar güvenli değil maalesef. O düzelmedikçe bu tartışmaları yürütmemiz sağlıklı olmayacak. Sokaklarda güvenli yaşayabilsinler sonra konuşalım.
BANA BU HABERLERLE GEL NEWSWEEK
ABD menşeli haber dergisi Newsweek, bu hafta kapak konusu olarak kedileri belirlemiş ve ‘Kedilerin sevgi dili’ ifadesini kullanmış. Köpeklerin insanlara yönelik sevgisinin farkındayız. Bunu belli etme şekillerini artık öğrendik sayılır. Ama kedilerden bir türlü emin olamıyoruz. Nihayetinde dergi ‘Bilimin bu konuda kanıtları var’ diyerek aylardır bu köşede araştırma kırıntılarıyla ortaya koymaya çalıştığımız gerçeği duyurmuş: Kediler bizleri seviyor. Araştırmaların en önemli bulgusu kedi-insan bağının karşılıklı, gerçek ve kalıcı olduğu.
OKUR FOTOSU DÜNYA GÜZELİ PUÇİKO
Okurumuz Aslı Gündoğdu, köpeği Puçiko’yu bizimle paylaşıyor. Yanına da şu notu iliştirmiş: “Köpeğimiz Puçiko, 7 yaşında bir erkek. Gazetedeki köşenizi gördük, çok sevdik. Paylaşmak istedik.” Puçiko’yu kucaklıyorum, sizden de kedinizin, köpeğinizin fotoğrafını bekliyorum.
NOT: Kediniz ya da köpeğinizin fotoğrafını #dunyagüzeli etiketiyle ve Hürriyet’i mention’layarak sosyal medyada paylaşın ya da sdemirel@hurriyet.com.tr adresine mail atın, seçip paylaşalım...
Paylaş