Paylaş
Gezegenimizde bize emanet olan diğer canlarımızı, evcil veya sokak hayvanlarımızı sevelim, koruyalım ve haklarına sahip çıkalım. Bu üzerinde yaşadığımız kürede hepimizin ve onların da en az bizim kadar yaşam hakkı var. Bu konuda herkes üzerine düşen hassasiyeti gösterirse hep birlikte can cana mutlu mesut yaşar gideriz. Bu haftaki konumuz iletişim becerilerinin en önemli faktörlerinden biri sayılan ‘sessizliğin gücü.’ Sessizlik neden bu kadar önemli? Atalarımız neden ‘söz gümüşse sükût altındır’ demişler? Bu yazımda bu konuyu irdeleyeceğiz hep birlikte.
SESSİZLİĞİN OLASI ANLAMLARI
Herhangi bir konuşmanın en önemli kısımlarından biri sessizliktir. Sessizlik, bir konuşmada birçok işleve hizmet edebilir ve bunu nasıl yönettiğiniz, iletişimdeki gelişmişlik düzeyinizi belirler. İşte iletişimde sessizlik konusunda akılda tutulması gereken bazı noktalar.
1-Bir konuşmada sessizliğe izin vermek karşıdaki kişi üzerinde baskı oluşturur.
Neden? Çünkü toplumda bir konuşmada uzun süreli sessizliğe izin vermemek gelenekseldir. Bazı kültürlerde bunu yapmak yaygındır ancak ülkemizde bu böyle değildir ve sessizliğin bu şekilde kullanılması, çok kültürlü gerginliğe neden olabilecek şeylerden biridir. Mesela bazı kültürlerde, eğer bir gençseniz ve yetkili biriyle konuşmak istiyorsanız, ona yaklaşmanız ve beklemeniz beklenir. Kabul edilene kadar konuşmamanız gerekiyor. Bu tür bir sessizlik saygı göstergesidir. Ancak iki akran ve eşit statüdeki kişi arasındaki konuşmada her iki tarafın da konuşmaya katkıda bulunması beklenir ve göze çarpan sessizlikler olmaz. Bazen özellikle gergin olduğunuz ortamlarda, bu tür bir sessizliğe maruz kaldığınızda, baskı hissedersiniz ve muhtemelen bir şeyleri ağzınızdan kaçırırsınız! Ve çoğu zaman söylemek istemediğiniz bir şeyi söylerken bulursunuz kendinizi.
2-Sessizlik saygı, korku veya dehşet gibi duyguların göstergesi olabilir.
Bazen başka birini dinlerken bizi suskun bırakan bir şey duyarız çünkü bu gerçekten kelimelerin ötesine geçer. Birinin katlandığı korkunç bir travma hakkında konuşmasını veya başka bir insanla olan güzel, neredeyse kutsal bir etkileşimini veya gün batımı veya yanardağ patlaması gibi harika bir doğa olayının tanımını dinlemek bunlara örnektir. Nedense bu tür şeyleri dinlediğimizde sıradan ‘Oh’, ‘Vay be’ ve ‘Bu harika’ demek yeterli gelmez ve susarız.
3-Sessizlik derin düşüncenin göstergesi olabilir.
İletişim partneriniz ne kadar içe dönük olursa, konuşmadan önce düşünme olasılığı da o kadar artar. Dışa dönükler konuşarak ne düşündüklerini ve nasıl hissettiklerini keşfederler. İçe dönükler, dile getirmeden önce her şeyi kendi kafalarının ve kalplerinin içinde çözerler. Sonra dışa vururlar, ya da hiç vurmazlar.
4-Sessizlik kasıtlı kabalık olabilir.
Toplumda süregelen normal bir konuşmanın doğası gereği, uzun bir süre sessizliğe izin vermek kabalık olarak algılanabilir. Zira, diğer kişiye cevap vermeyi reddetmek onu görmezden gelmenin bir yoludur.
5-Sessizlik bir dinleme alanı yaratabilir.
Birini derinlemesine dinlediğinizde, onun konuşması için neredeyse elle tutulur bir açık alan yaratırsınız. İyi dinleyiciler bunun nasıl yapılacağını bilir. Bu bir nevi, ‘sözsüz yollarla ilettiğiniz bir açıklık’tır. Duygusal zekâyı ve sözsüz iletişimi inceleyin, bu ipuçlarını daha iyi anlayacaksınız. Örneğin, eğer gerçekten tüm dikkatinizi bir başkasına verirseniz, göz bebekleriniz genişler. Bu, açık göz bebeklerinin daha fazla ışığın içeri girmesine izin vermesi gibi, ‘her şeyin içeri girmesine izin vermeye’ istekli olduğunuzun bir işaretidir. Göz bebeklerimiz hoşumuza giden bir şey gördüğümüzde genişler, bir şeyi dışarıda bırakmak istediğimizde ise küçülür, öfkeli birinin ‘eğik gözleri’ de buna örnektir. Biriyle bu tür göz temasını kasıtlı olarak kurmayı öğrenebilirsiniz.
6-Sessizlik empatinin göstergesi olabilir.
Karşımızdaki kişinin söyledikleriyle ilgili gerçekten nasıl hissettiğine odaklandığımızda, gerçek kelimelerden ziyade ses tonunu, temposunu ve hızını dinleriz ve bu nedenle kelimelerle yanıt vermek yerine sadece dinlemeyi tercih ederiz. Yavaş yanıt vererek ve lafa atlamayarak bunu karşımızdakine belirtiriz. Bazen bir mırıltı, bir iç çekiş ya da kafayı sallama gibi uyumlu ses veya jestlerle karşılık vererek dinlemede olduğumuza dair karşı tarafa ipucu veririz. Benzer şekilde derin düşüncelere dalıp karşımızdakinin ne söylediğini düşünürken genellikle ‘hmmm’ sesini kullanırız.
İLETİŞİMDE SESSİZ KALMANIN ÖNEMİ
Sessizlikte gerçek güç vardır. Hatta Çinli filozof Lau Tzu şöyle demiştir: “Sessizlik büyük bir güç kaynağıdır.” Konu kendi konuşmalarımızı ve müzakerelerimizi nasıl yürüteceğimize gelince, bu mesajdan öğrenebileceğimiz bir şey var. Birisinin size bir soru sorduğu örneği düşünün. Hepimiz girişken bir kişinin bizimle sohbete dahil olduğu bir durumda olmuşuzdur. Ancak bize bir soru sorduklarında cevabımızla pek ilgilenmedikleri de olmuştur. Bir nanosaniye bile tereddüt edersek, karşımızdaki kişi sessizliğin boşluğunu doldurmak için tekrar konuşmaya başlar ve bu iletişim bir diyalogdan ziyade bir monoloğa dönüşür. Bu yaklaşımın özü, diğer kişinin sizden sizin hakkınızda hiçbir şey öğrenemeyeceğidir. Bu, bir röportaj yapmaya, bir ürün satmaya veya bir işi almaya çalıştığınızda büyük bir sorumluluk haline gelebilir. Ne kadar çok konuşursanız karşılığında o kadar az bilgi alırsınız. Bir satış elemanı, potansiyel bir müşteriyle tüm müzakere boyunca sürekli konuşursa, karşı tarafın anlaşma hakkında ne hissettiğini çıkarım yaparak anlamak zorunda kalacaktır. ‘Anlaşmayı yapmak istiyormuş gibi görünüyorlardı’ tipik bir satış elemanı tepkisi olabilir, gerçek şu ki, diğer kişinin ne düşündüğü hakkında hiçbir fikri olamadı çünkü asla onun yanıtını duyacak kadar uzun süre susmadı.
Mükemmel iletişimciler;
1-Etkili olduğunda veya gerekli olduğunda sessizliğe izin verebilirler.
2-Sessizlik manipülatif olarak kullanıldığında baskı altında kalmaktan kaçınırlar.
3-Sessizliği bir hediye veya saygı işareti olarak sunarlar.
4-Başkalarının sessizliğini uygun şekilde yorumlarlar.
5-Diğer insanların ve diğer kültürlerin sessizliği nasıl kullandıklarını araştırıp anlamaya çalışırlar.
6-Bir konuşmada sessizliğin kullanımını dikkatli bir şekilde ayarlarlar.
7-Sessizlikten memnundurlar ve onun birçok kullanımını bilirler.
SESSİZLİĞİN GÜCÜ
Biz sessiz kaldığımızda, dünya kendisini bize gizlemeden ve yüce gönüllülükle sunar. Hz. Mevlana “Sessizlik Tanrı’nın dilidir. Kalan her şey kötü bir çeviridir” diyerek, sessizliğin gücünü çok güzel özetlemiştir. Bir göl tamamen sakin ve sessiz olduğunda çevredeki alan ile çevre, gölün yüzeyine açıkça yansıtılır. Göl, daha sonra her şeyi gerçekte oldukları gibi gördüğümüz bir aynaya dönüşür. ‘Sessizliğin Gücü’ isimli kitabında ünlü spiritüel yazar Carlos Castaneda, hem hayal gücüne hem de mantığa meydan okumuştur. Bu kitap adeta insan zihninin en uzak noktalarını aydınlatan parlak bir bilgi parıltısıdır. Castaneda’nın eşsiz dehası bize tüm bilgeliğin ve gücün içimizde bulunduğunu, sessizliğin tılsımlı gücünü anlatmaktadır. Henüz okumadıysanız muhakkak okumanızı tavsiye ederim. Gürültü ve kakofoni dolu bir dünyada yaşadığımız için sessizce oturmak birçok insan için zorlayıcı olabilir. Ancak her gün birkaç saat sessizlik uygulamak, düşüncelerinizi toplamanıza, zihninizi eğitmenize, doğru karar vermenize yardımcı olacak ve hayatta ne yapmak istediğinize karar vermenize olanak sağlayacaktır.
HAFTANIN SESSİZLİK TEKNİĞİ ÖNERİSİ
İletişim esnasında en güçlü tekniklerden biri; bir soru sormak ve sonra susmaktır. Hiçbir şey söylemeyin; saat, 10, hatta 15 saniyelik, dayanılmaz ve tuhaf görünen bir sessizlikle ilerlese bile susma becerinizi kullanın. Farkında olmasanız da o alanı gürültü ve enerjiyle doldurmak yerine sessiz kalma isteğinizle bir güç konumu kazanmış olacaksınız. Hep içinizi açan, yüreğinizi ferahlatan, kazandıran ve sıcacık iletişimleriniz olsun! Sevgiyle...
Paylaş