Serdar Turgut: Tekrar metro üzerine






Serdar TURGUT
Haberin Devamı

BUNDAN 17 yıl önce çalıştığım ilk gazetedeki haber müdürüm, gerek muhabirler gerekse personele söylediği her şeyi üç kez tekrarlardı.

Örneğin Çiçek Hanım'dan kahve isteyecek değil mi. Çağırır, kahvesini söyler, Çiçek Hanım yolda giderken arkasından seslenir, isteğini tekrarlar ve Çiçek Hanım mutfağa gidince de telefon açarak kahvesini orta şekerli istediğini bir kez daha tekrarlardı.

Bu o zamanlar Çiçek Hanım'a da, bana da garip gelmekteydi.

Çiçek Hanım müdürün kendisine her laf tekrarlayışında elini ağzına kapayarak güler ve aslında onun delirmiş olduğunu düşünürdü.

Çalışmaya başlamamdan altı ay kadar sonra bana verdiği görevleri üç kez tekrarlamayı bıraktı.

O altı ay boyunca maalesef kendisine katlanmak zorunda kaldım, çünkü çalışmamın birinci ayında lafı yanlış anlayan bir muhabiri elleriyle boğmaya çalıştı, beni de öldürmek ister diye korktum.

Altıncı ayda birden kesildi bana laf tekrarlaması. Ben bir istisnaydım bu lütfa kavuşma açısından.

Bir gün ona niye böyle davrandığını sordum.

Bana Türklerin büyük çoğunluğunun kendilerine söylenen bir şeyi birinci defada anlamalarının katiyen söz konusu olmadığını, ikinci söylenişte ise çok az ihtimal olmasına rağmen konuyu belki kavramaya başayacaklarını, bu nedenle basit görünen konularda bile her şeyi üç kez tekrarlamak gerektiğini, aslında gücü olsa her şeyi dört kez de tekrarlayacağını ancak artık kendisinin tükenmeye başladığını anlattı.

Benim gibi arada istisnaların çıkabileceğini, aslında bizlerin bir an önce aramızda örgütlenip, etrafımızı çevirmiş olan aptallar ordusuna karşı kendimizi koruyacak önlemler almamız gerektiğini, belki de lafları bir kerede anlayanların silahlanmasının bile gerekebileceğini söyledi.

* * *

Türkiye yüzünden delirmeye başlamıştı muhakkak ama o gün ona hak verdim. Aradan geçmiş olan şu 17 yıl sonunda da geldiğim noktada denileni anlamayan bu insanlara karşı çok daha radikal tedbirler alınmasını savunma durumundayım.

Bunlar arasında kitlesel imha, yurtdışına zorunlu ihraç veya burada kalacaklarsa silah tehdidiyle yakalanıp kısırlaştırılmaları da yer alıyor.

Bak kardeşim, Bir kere yazdım, tabii anlamadın. Geçen gün yine metroya bindim, aynı şey oluyor.

Yürüyen merdivende sağ tarafta duracaksın.

‘Sağ’ mastürbasyon yaparken kullandığın elinin tarafında olan yöndür. Solak isen mastürbasyon elinin karşı tarafındaki yerdir.

Yani anlayacağın ‘sağ’ senin o an durmakta olduğun yerin tam aksi istikamettir.

Arkanda geçmek isteyenler var be ayı!

Bunu neden anlamıyorsun! İlla andıç mı yayınlayayım lan denileni yaptırayım diye.

Seks dükkánlarında satılmakta olduğunu öğrendiğin şişme eşek ve keçileri düşündüğün için suratın aptal aptal bakıyor, biliyorum, onun için laf anlamıyorsun. O şişme keçiler, eşekler kim bilir ne pastoral hayalleri çağrıştırıyordur, ne hayaller kuruyorsundur.

Sana söz veriyorum bak, bir keresinde denileni yap, sağa kay ve arkandaki bu toplumdaki azınlığı oluşturan düzgün insanlar yürümeye başlasınlar, hemen hediye alacağım sana o şişme eşeklerden.

Onun üstüne çıktığın zaman sağ kulağını tut. İşte metroda da gerek yürürken gerekse yürüyen merdivenlerde dururken o tuttuğun kulak tarafında duracaksın.

Umarım anlaşmışızdır.

* * *

Bu konudaki ilk yazımda, duraklarda insanlar trenden inmeden ona binmeye çalışmanın dünyanın en aşağılık işi olduğunu yazmıştım.

Dünyada bu denklemi anlamayan bir tek bizim insanımız var galiba. Bu da herkesin birey olarak bir üçkáğıtçılık abidesi olmasında yatıyor.

Şöyle düşünüyor zavallı: Ben tren boşalmadan kendimi içeriye atarsam en iyi yeri kaparım.

Bunun başarılmasının tamamen imkánsız olduğunu onlara anlatmak mümkün değil.

Bir deneme yapayım. Benimle aynı türde pasaport verilen, aynı belediye hizmetlerinden yararlanan sevgili kardeşim.

Pastoral hayallere tekrar dal. Hatırla eski günleri. Şişme eşek satıldığı haberini okuyunca aklına gelen hayatındaki ilk sevgilini hatırla.

Hani tam bir centilmen olduğun için onunla ilk birlikte oluşundan sonra kendisini evine bırakmıştın ya. Şimdi sevgilin o evde seni bekliyor diyelim. Onu almaya gittin. Onu evinden çıkarmadan önce kendisini aldattığın metresini ilk önce ahıra sokmaya çalışırsan ne olur?

Metresin kapıyı bloke edeceği için sevgilin dışarıya çıkamaz ve sen de orada malak gibi kalıverirsin. Değil mi ama?

Bunu hatırla ve ben bir gün metrodan inmeye çalışırken kapının önünde yolu kapamaya, herkesi itip kakarak binmeye sakın ha çalışma.

Çünkü yanımda 200.000 bin voltluk düşük amperle çalışan elektrikli şok tabancası taşıyorum.

Basarım bir yerine elektriği, sen hayatta kalsan bile o ölür. Böylece sizleri kısırlaştırarak yok etme planımız da başlamış olur.

Haydi, yetti ama be!

Yazarın Tüm Yazıları