NEW York'ta metro trenine bindim. Üçüncü istasyonda trene, bir zamanlar kendilerine Martin Luther King tarafından eşit özgürlükler istenen ırka ait olan bir grup insan bindi.
Hayvanat bahçesindeki orangutanları geziye çıkarsanız, onlar trene daha sessiz ve sakin binmeyi başarırlardı.
Yaşları 15 ile 25 arasında değiştiğini tahmin ettiğim bu kadınlar ise bağırarak konuşmak, iki cümlede bir mutlaka küfretmek ve tamamen lüzumsuz bir şekilde kahkahalar atarak gülmek zorundalar.
Çünkü eğitim görmemişler, anne ve babaları onlara topluma açık yerde nasıl davranılması gerektiğini anlatmamış.
Bebek arabalarını trenin ortasına koydular ve kendi aralarında eğlenirlerken, onları da unuttular. Azgelişmiş insanların çocuk yaşta bebek yapma ádetine bunlar da uymuş ve o bebekler arabalarında tam anlamıyla ulumaya başlamışlarken ‘‘anne’’ olmanın gereklerini idrak etmiş herhangi bir kişi de bulunmadığından etrafta, bunlara ‘‘Sus çocuğum, derdin nedir?’’ diyen yok gayet tabii ki.
Bu arada tren hareket ettiğinden, bebek arabaları da sağa sola kayıyor, ama üremeyi başarmış olan çocuk anneler için bu pek problem ifade etmiyor.
Ne olacak yani, araba devrilip bebek ölse de problem olmaz; çünkü nasıl olsa yakında bir bebek daha yapacaklar, sonra bir tane daha, bir tane daha ve sonuçta bebeklerin dört veya beş olmasının teorik açıdan pek de önemi yok onlar için.
Sonra çocuk annelerden bir tanesi sigara içmeye başladı. İlkel insanlar yasak olanı yaptıklarında kendilerini özgürleşmiş sanırlar ve bu gruptaki 10 kadından sekizi büyük ihtimalle önümüzdeki beş yıl içinde minimum 15 yıl hapis cezası almış olarak hapse girmiş olacaklarından, varsın bildikleri gibi davransınlar bakalım.
* * *
İlk durakta kendimi dışarıya attım ve yan vagona geçtim. Orada beni hoş bir sürpriz bekliyordu. İki Arap bayan kendi arasında sohbet ediyordu. Bu arada Amerika'da kuş yemi olarak satılmakta olan çekirdek torbalarını da yanlarına almışlardı.
Bu iki kadın büyük ihtimalle çekirdek çitleme konusunda birer dünya rekortmeniydiler; çünkü 47 yaşındayım ve ben bugüne kadar bu kadar hızlı ve bu kadar gürültülü şekilde çekirdek çitleyebilen insana rastlamadım.
Düşünün ki o ‘‘çit çitçit’’ sesi New York metro treninin çıkardığı abuk sesleri bile bastırabilecek düzeydeydi.
Onlara çekirdek kabuğunu yere atmanın yanlış olduğunu anlatmak boşuna bir çaba olacaktı; çünkü bunu anlamaları için gen tedavisinden geçirilip ırklarını değiştirmek gerekiyordu. Bu da sırf tren kirlenmesin diye yapılamayacak kadar masraflı ve uzun sürecek bir tedavi olduğundan onları da kendi hallerine bırakmak gerektiğine karar verdim.
* * *
FBI'a bir tavsiyem var. New York'ta sokakta kimin Ortadoğulu olduğunu anlamanın en sağlam yolu, bir ajanın sokakta köpeğini gezdirmesidir.
Sokakta kim köpekten korkup da yana çekilirse, bilin ki o Ortadoğuludur ve büyük ihtimalle de illegaldir.
İnanılacak gibi değil. Bu yörenin insanları dışındaki insanlar köpeğe sevgiyle yaklaşıyor, çocuklarını köpek sevgisine teşvik ediyor, bunlar ise kendi halinde gezdirilen köpeği kırk metre uzaktan gördüklerinde bile suratları değişiyor.
Geleceğim nokta ise şu: Bir akşam, köpeği sakin bir şekilde gezdirirken bunların dükkánlarının önünden geçtiğim anda, eciş büçüş bir adam önümde beliriverdi. Bana bağırmaya başladı. Anladığım kadarıyla köpeğin onun dükkánının bulunduğu sokakta yürütülmesine itiraz ediyordu.
Tarihini incelemiş olduğum için gayet iyi bildiğim bir şeyi yaptım ve ona bir Brooklyn muamelesi çektim.
Köpeğimin tuvaletinin kendi dükkánından, köpeğin kendisinin ise sülalesinin bütün fertlerinden çok daha temiz olduğunu, çünkü köpeğin en azından ayda bir bile olsa yıkandığını ve eğer herkese açık olan sokakta köpek gezdirilmesini istemiyorsa s....r olup kendi memleketine dönmesi gerektiğini, bu dediklerime itirazı varsa itirazını münasip bir yerine sokabileceğini, çünkü büyük ihtimalle ırkçı olduğuna inandığım köpeğimin de o anda kendisini ısırmak için komut beklemekte olduğunu, köpek kendisini şuracıkta gebertse bunun haber bile olmayacağını, köpeğin Amerika'da kahraman ilan edileceğini ve kendi leşinin de büyük ihtimalle yerde kalacağını, çünkü kendisine saygısı bulunan hiçbir çöpçünün bu leşi temizlemeyeceğini anlattım ona. Anladı mı bilmiyorum ama şimdi yeni bir hobim oldu.
Ve sevgili okurlar, medeniyet çatışması yok diyen teorisyenler var ya, siz siz olun onlara sakın inanmayın, olur mu?