ŞU işe bulaşmayayım diyordum ama artık kendimi tutamayacağım. Milli Takım'a yönelik öyle büyük yanlışlar yapılıyor ki, insan bunları yapanların vatan haini olup olmadıklarını bile düşünmeye başlıyor.
Adeta takıma çelme takmak isteyen, başarısız olunduğu takdirde sevinecekmiş gibi var gücüyle çalışan çete benzeri bir oluşum var bu memlekette. Ve onlar elinden geleni yapıyorlar, ulusal gururumu vurmak, onu şampiyonluk yolundan etmek için.
Dolayısıyla birilerinin gözümüzün önünde oynanan aşağılık oyuna ‘‘DUR’’ demesi, elini masaya vurması ve el birliğiyle Milli Takı 'ma cephe almış olan şer cephesine karşı artık haykırması gerekiyor.
Başkalarından ses çıkmadığına göre, daha önce de gelişmeler beni zorladığında hep yapmak zorunda kaldığım gibi elimi taşın altına koymam ve olaya müdahale etmem gerekiyor. Vatan sevgisi bu, elimde değil başka türlü davranmak.
* * *
Milli Takım oyuncularına ‘‘moral destek’’ olsun diye eşlerini ve çocuklarını yanlarına göndermişler. Böyle bir şey olabilir mi ya! Kardeşim, bu hatadan dönün, onları bir an önce memlekete, hiç vakit kaybetmeden geri getirin!
Evli bir erkeğin, eşini ve çocuklarını yanında gördüğü zaman moralinin düzeleceği konusunda hiçbir bilimsel kanıt yoktur. Hatta bilim bunun tamamen aksini söyler.
Bilimi bırakın bir yana, gerçek de farklıdır zaten; yani evli bir erkek eşini ve çocuklarını yanında gördüğünde eğer moraline herhangi bir şey olacaksa, bu ancak ani bir çöküntü olabilir. Yapmayın etmeyin, futbolculara bu darbeyi de vurmayın!
Milli Takım'ın Dünya Kupası'nda bu aşamaya kadar gelmesinde acaba oyuncuların, ne kadar fazla tur atlarsak o kadar eşlerimizden, çocuklarımızdan uzakta kalırız da biraz kafamız dinlenir diye düşünmelerinin payı yok mudur ki? Sadece bu düşüncenin yaratmış olduğu motivasyonla kupayı bile alma gücünü gösterecek olamazlar mı?
Acaba oyuncular, aile meselelerine sırf acele geri dönüş yapmamak için gerektiğinde finali de aldıktan sonra biraz daha oralarda takılıp isteyenle bedavasına maç oynamaya bile razı değil midir ki?
Yani böyle bir hatayı çocuklara yapabilen bir zihniyeti anlamak mümkün değil!
Tam işin sonuna gelmişken onlara böylesine büyük bir darbe vuran bu zihniyeti kınıyor ve sorumluları millet önünde vatana ihanetle suçluyorum.
* * *
Yahu kardeşim, her işe neden devlet müdahalesi olmak zorunda ya!
Yani ben, özellikle bizim memlekette bir işe devlet fazla karıştığında, o işten katiyen doğru bir sonuç alınamayacağını biliyorum.
Durum böyleyken, şu ana kadar Dünya Kupası'nda her şey normal giderken, şimdi kalkıp çarşamba günü öğleden sonrayı idari tatil ilan ettiler ya, aldı beni bir korku!
Güvenmiyorum yahu devlete, ne yapayım elimde değil bu his. Yani sırf onlar işe bulaştı diye, o günü tatil ilan ettiler diye şimdi ben ‘‘Acaba o gün ulusal yas mı çekeceğiz de bunlar işe bulaşıp millete tatil verdiler’’ diye korkmaya başladım.
Dediğim gibi, rasyonel bir korku değil benimki, ama ne yapayım. 47 yaşıma geldim ve siz de benim gibi bugüne kadar devletin tam bulaşmış olduğu herhangi bir işten katiyen hayır gelmemiş olduğunu görmüş olsaydınız, bu resmi tatil işinden aynen benim gibi korkmaya başlardınız.
* * *
Şenol Güneş ‘‘Zaman’’ Gazetesi'ne konuşmuş ve Milli Takım'ın başarıları nedeniyle Türkiye'de sosyal ve politik değişimlerin olacağını, taşların yerinden oynayacağını söylemiş. Abartma yahu kardeşim, Allah aşkına be! Ne yapacaksın yani memlekete dönüşte? İlhan Mansız'ı ekonomiden sorumlu devlet bakanı mı yapacaksın veya Hasan Şaş, AB işlerinden sorumlu bakan mı olacak?
Şenol Bey kardeşim, bizim memlekette sadece bir konuda istikrar vardır. O da bu memlekette bazı taşların ne yapılırsa yapılsın katiyen yerinden oynamayacağıyla alakalı bir istikrardır. Bunu da bil yani.
(Not: Bu arada espri olsun diye yazmış bulundum ama İlhan Mansız ile Hasan Şaş'ın bakan olmaları fikri, yazdıktan sonra bana hiç de fena bir şeymiş gibi gelmemeye başladı, siz de bunu bilin yani.)