Paylaş
TÜRKLER'in yüzde 80'inin zekásının en parlak çalıştığı an, para hesabı yapmaya başladığı andır.
O ana kadar tek bir zeká parıltısı bile göstermeyen, taşıdığı beynin çalıştığı yolunda tek bir işaret bile vermeyen, gözleri boş bakan kişi ‘para’ dendiği an anında manevi ve fiziksel değişime uğrar.
Aküsü uzun zamandır kullanılmadığ için boşalmış beyin jet hızıyla şarj olur ve en eğitimli insanın bile yapamadığı dolambaçlı hesapları yapmaya başlar.
Bütün bunların temelinde hafif üçkáğıtçılık deneyimi de vardır. Ondan alıp buna satma, kandırma, borç ödememe, işi zamanında yapmama üzerine kurulu ilkesiz iş yaşamı para hesabında detaylara inmekte eğitmişwtir insanları.
Dolayısıyla en eğitimsiz vatandaşımız bile bugün borsayı takip edebilmekte ve ekonomi yazarlarından çok daha iyi tahminler yaparak yaşamlarını sürdürmektedirler.
İnternet ve bilgisayar reklamlarının da hep öncelikle para işi ön plana çıkılarak yapılmasının başlıca nedeni de budur.
* * *
Bu özelliğimizi bilmeden milli takımımızın neden son iki maçta mahalle takımından da daha kötü oynadığını anlamak mümkün değildir.
Futbolcu olmak için müthiş bir zekáya sahip olmak gerekmiyor. Gerçi futbolun çok edebiyatı yapılıyor ama futbolculuk bir topa doğru dürüst vurmaya konsantre olmakla geçirilen bir yaşam sonuç olarak.
Dolayısıyla futbolcu başta eğitimli ve bilgili de olsa meslek amacının kısıtlı olması nedeniyle süreç içinde zekásının törpülendiğini hissedebilir.
İstisnalar vardır bu sürecin dışında kalabilen. Zaten onlar da futbol yaşamları bitince ya antrenör ya da futbol yazarı oluyorlar.
Gerçi futbol yazarları arasında biraz önce yapmış olduğum hafif övgüyü hak etmeyenler kesinlikle var ama bu durum spor yazısı yazmayanlar için de geçerli oldğundan bu konuya şimdilik detaylı olarak girmiyorum.
* * *
Durum böyleyken, milli takımımızın bu dönemde yapacağı hiçbir maçtan hayır çıkmayacağını da rahatlıkla tespit edebiliriz.
Türk takımlarını transfer döneminde maç yapmaya götürmeyeceksin kardeşim! Bunu böylece bilin.
Futbolcunun da yüzde 80'inin aklı zaten kıt, bir de o akıl o an sadece para düşünmeye başladığı an iş bitiyor işte. Bu gerçeği neden kimse görmüyor ki?
Bilmem farkında mısınız ama son oynanan iki maçta futbolcular sahada ruh gibi geziyorlardı.
Bir tek Sergen maça girince iyi oynuyordu, bu da normal çünkü o para konularında kaşarlanmış artık. Sergen 365 gün boyunca para düşünmeye alışık olduğu için özellikle transfer döneminde bulunulması ona herhangi bir etkide bulunmuyor.
Ama diğerleri tam bir zombi gibi. Adam kafa atmaya sıçrayacak, ip atlıyor olsa daha fazla sıçrar, maçta utangaç kız çocuğu gibi minik minik zıplıyor..
Neden? Çünkü havaya sıçradığı anda daha yarıda ‘‘Şimdi İstanbul'da olsaydım ne paralar konuşurdum, ne tavizler alırdım, lanet olsun şu müsabakaya be’’ diyor ve hızı kanadı kırılan kuşunki gibi yarıda kesiliveriyor.
Şut atabilen de yok. Ayaklar halsiz kalmış. Geceleri uyuyamıyorlar para düşünmekten büyük ihtimalle. Stres büyük üzerlerinde. ‘‘2 milyon dolar mı yoksa 2 milyon 250 bin dolar mı’’ alacaklar, bunun hesabı var gecenin sessizliğinde.
Maç başına mı para isteseler daha iyi olur, yoksa toptan bir para mı talep etseler?
Bunları düşünürken tabii gece uyku tamamen gidiyor.
Sabah da fiziksel görünümüyle bir İtalyan filminde kalabalık ailenin orta yaşlı yakışıklı adamına benzeyen hoca da tabii onları erkenden kaldırıveriyor.
Hoca uykusuz filan kalmıyor tabii, o daha akıllı. Dedim ya, zaten daha akıllı olmasa hoca da olamazdı.
Maçlara gelmeden o işini bağlamış, yeni takımı için anlaşmayı yapmış, paraları cebine atmış, içi huzurlu.
Maçtan başka bir şey düşünmüyor.
Bu yüzden taktik filan da oluşturuyor, futbolculara konuşuyor.
Ama ne çare, kimsede taktik filan dinleyecek, hal, sabır ve düşünme potansiyeli kalmamış durumda. Gıcır gıcır dolarlar geçiyor gözlerinin önünden durmadan hocayı dinler gözükürken..
Hoca taktik verdiğini zannediyor, sahaya çıkılıyor, maç başlıyor, bir de bakıyor ki futbolcuların çoğu aval aval geziniyorlar ortalıkta. Oynamaya çalışanları da dinleyen yok, pas atıyorlar adam topa koşacağına, isteksizce yürüyor çünkü o anda bile para hesabı yapıyor kafasında.
Evet, bence bu milli maçların zamanlaması çok kötü oldu. FİFA'da prestijimiz angut holiganlarımız sayesinde ayaklar altına alınmasaydı bir daha bu şampiyonanın eylül ayında filan yapılmasını talep ederdik.
Ama bu şansımız da maalesef yok işte.
Paylaş