Serdar Turgut: Fatih Terim'in heykeli

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

Floransa'da Michelangelo'nun ‘‘David’’ heykelini hayranlıkla izlerken, tur grubundan bir arkadaş yanıma geldi ve ‘‘Biliyor musunuz, Fatih Terim'in de heykeli dikilecekmiş’’ dedi.

Ben de sohbet uzamasın diye, ‘‘Eee ne var canım bunda; Fatih Hoca en azından şu David'den çok daha meşhurdur, dikilecekse dikilsin, bence mahzuru yok’’ dedim.

Kırk yılda bir mecburen girmiş olduğum sohbetlerden bir tanesi böylece kısa kesildi de rahatladım.

* * *

O anda kendimi tuttum, ama bu haber ilk aşamada benim sinirimi gayet tabii ki bozdu.

Türkiye gibi azgelişmiş ülkelerde başarılı bir insanı takdir etmek, onunla övünmek yetmiyor nedense.

Heyecanların illa da ilkel olması gerektiği için ya bir insana tapılacak, ya da yerden yere vurulacak. Ortası yok bunun.

Rasyonaliteyi benimsemiş ülkelerde, sadece medeniyetin evrimine bir şekilde katkıda bulunmuş, tarihe damgasını vurmuş insanların heykeli dikilir.

Galatasaray'ın başarıları her ne kadar bizlerin bilinçaltında bulunmakta olan Avrupa karşısındaki ezilmişlik duygularımızı tedavi edici rol oynasa da, bu başarıların medeniyete veya insanlık tarihine bir katkıda bulunduğu herhalde söylenemez.

Gerçi Türkiye'de devletin, tarihi bir futbol maçı gibi algılatmaya eğilimi fazladır, ama bu bile bir antrenörün heykelinin dikilmesi için bence yeterli neden değildir.

* * *

İlk sinir dalgası geçtikten sonra heykel dikme girişimini daha farklı boyutlardan düşünmeye çalıştım.

Türkiye'nin Avrupa'ya benzeyebilmesi imkánsız görünüyor, bu nedenle Amerika'ya benzemek resmi çevrelere daha kolay gelmiş olmalı.

Amerika'da, tarih ve medeniyet evrimi açısından hiçbir önemi olmayan insanların heykelini dikme geleneği vardır.

Örneğin, şimdi hatırlamıyorum nerede gördüğümü ama, ben bir keresinde Kentucky Fried Chicken adlı kızarmış tavuk satan dükkánlar zincirinin kurucusunun heykelini görmüştüm.

Adam çok sevimliydi; üstelik ben o tavuk butlarına da bayılırım ama bütün bunlara rağmen adamcağızın heykelinin dikilmesi bana abuk gelmişti.

* * *

Yemin ediyorum, bu taktik işe yarıyor. Yani insan bir konuya sinirlenince, katiyen sıcağı sıcağına yazı yazmaya girişmemeli.

Biraz oturup ilk tepkilerin geçmesini beklemeli.

Böyle yaptım ve bir futbol antrenörünün heykelinin dikilmesi fikri bana gittikçe rasyonel görünmeye başladı.

Heykel sanatının tarihini okudum da ondan böyle oldu.

Güzel sanatlar arasında en fazla heykel sanatı, insanlar içindeki kaba, saldırgan, tahripkár hisleri ortaya çıkarır.

Hatta kamuya açık yerlerde sergilenen heykeller, insanların kendilerine saldırmalarını tahrik de ederler.

Örneğin, bugün dünyada Mısır tanrısı Min'in bütün heykellerinde, ereksiyona uğramış penis bölümü koparılarak çalınmış durumdadır.

İnsanlar başka yönlere kanalize edemedikleri kızgınlıklarını, en rahat biçimde heykellerden çıkarmaktadırlar.

Gerçi 1995 yılında hırsızlar, Henry Moore tarafından yapılmış olan İskoç kral ve kraliçesinin bronz heykelinin kafalarını testereyle kesip çalmışlardır, ama özellikle bizim gibi azgelişmiş ülkelerde heykel düşmanlığı çok da yaygındır.

Bu memlekette öpüşmeyi simgeleyen heykel bile polis gücüyle sokaktan kaldırılıp depoya atılmıştır.

* * *

Dolayısıyla Fatih Terim'in heykelinin dikilmesi de meseleye bu çerçeveden bakılınca hayli mantıki gözükmektedir.

Fatih bugün herkesin gözünde bir numaradır.

Dün bir gazetenin baş sayfasında şöyle bir spot yer almaktaydı:

‘‘Galatasaray başarısının mimarı Fatih Terim'in bir benzeri, İngiltere'de Manchester United efsanesini yaratan Alex Ferguson. Ama Ferguson'a ülkesinde ‘Sir' unvanı verilirken biz Terim'e Fatih Hoca demekle yetiniyoruz.’’

Sadece bu iki cümle bile Türkiye’de hemen herkesin muazzam şekilde ruh hastası olduğunu göstermeye yetip de artmalıdır bence.

Yakında Yüce Fatih, Muhteşem İnsan Fatih, Dünya Kaplanı Fatih, Ulu Fatih, dünya kıymetini daha da bilsin diye Fatih the Magnificent adları önerilecektir, buna eminim.

Ancak bugünler de geçer, Türkiye'de bu kuraldır. Özellikle bizim futbol basınında bu kural kesin bir yaşam tarzıdır. Galatasaray hele üç maç üst üste kaybetsin, Fatih Terim'e ne hakaretler edilecektir kimbilir.

O zaman da eğer adamın heykeli ortalıkta olursa, seyirci onun orasını burasını parçalayarak öcünü daha kolayca alıp rahatlayacaktır.

Sırf bu nedenle, insanımıza çok ihtiyacı olduğu psikolojik tedaviyi sağlama potansiyeli olduğu için bu heykel dikilmesi fikrini ben de destekliyorum.

Yazarın Tüm Yazıları