DÜN çok iyiliksever bir kadınla tanıştım. Kadın, bahçesinde iki adet tavuk besliyormuş.
Tavuklardan bir tanesi hasta olunca öyle üzülmüş ki, çabuk iyileşsin diye öbür tavuğu kesip, harika bir tavuk çorbası yaparak hasta tavuğa içirmeye çalışmış. Düşünsenize iyilikseverliğinin sınır tanımazlığını. Çorba çok sıcak olduğu için hasta tavuğun boğazı haşlanmış, o da ölmüş. Ama olsun, burada sonuç değil düşünce önemliydi.
* * *
Diyelim utangaç bir insansınız. Kalabalık bir partiye davet edildiniz. Etrafta insanlar eğleniyor, sohbet ediyor, ama utangaç bir insan olduğunuz için siz bir köşede tek başınıza içkinizi yudumlamak zorunda kalmışsınız. Böyle durumlarda en iyi strateji, evin tuvaletinin yanında durmak ve kim tuvalete girerse girsin arkasından içeriye dalıp bütün tuvaleti pırıl pırıl oluncaya kadar temizlemektir. Gerçi bu, partinin ilk iki saatinde kimsenin dikkatini çekmeyebilir, ama olsun; sonunda muhakkak birisi elinde martini bardağı taşıyan şık giyimli bir adamın neden durmadan tuvaleti temizleyip durduğunu merak ederek sizle konuşacaktır. Dua edin ki o sizle ilk konuşan kişi bir kadın olsun; çünkü erkek olursa hem konuşması bitince yine tuvalet temizlemeye devam etmek zorunda kalacaksınız, hem de ona rasyonel bir açıklama getirmeniz gerekecek.
* * *
Trajedi nedir biliyor musunuz? Trajedi, hayatta her genel yayın yönetmeninin bir köşe yazarı, her köşe yazarının da bir genel yayın yönetmeni bulunmak zorunda olmasıdır. Kaçınılmazdır, kurtuluş yoktur bundan. Bu sizlere de trajik gelmiyorsa, başka neye trajedi diyeceksiniz onu da bilemem.
* * *
Çocukları hızla eğitmek için onları köpek eğitilen yerlere göndermeyi düşünenler bence çok büyük hata yapıyorlar. Çünkü köpek eğitim merkezlerinde sadece otur, kalk, yat ve gel komutlarını öğretiyorlar. Halbuki her anne ve babanın bildiği gibi çocuklarla aralarındaki ilişkide onlar için en önemli olan komut ‘‘Git ve başka odada sessiz kal’’ komutudur. Köpek eğitim merkezlerinde ise maalesef bunu öğretmiyorlar. Bunu bilin yani!
* * *
Çok sıcak ailevi hatıralarım var. Bunlardan bir tanesi dedemle ilgili. Bir akşam ailece evde oturuyorduk. Babam, annem, babaannem herkes orada. Radyoda türkü çalıyordu ve dedem suratında son derece garip bir ifadeyle gülerek sürekli radyoya bakıyordu. Hatırlıyorum, gözlerini de hiç kırpmıyordu. Ben oyun olsun diye onu bağladıkları ipi çözmüşüm kazayla, dedem yerinden fırladı ve radyoyu duvara çarptıktan sonra üzerinde tepinmeye başladı. Sonra da babamı öldürmek istedi. Meğer dedem, türkü dinlemekten hiç hoşlanmazmış.
* * *
Komşunun 11 yaşındaki erkek çocuğu sokakta oynarken yanından geçiyordum, kolumu tuttu ve ‘‘Serdar Amca, annem ve babam bana seksin ne olduğunu anlatmıyor, sen anlatır mısın’’ dedi. Tesadüfen sokakta iki köpek çiftleşmekteydi, onları gösterdim hemen ve ‘‘Bak bu seks işte’’ dedim. ‘‘Yani sekste hep iki köpek mi olması gerekir illa da’’ diye sordu. Hayır desem işi daha da uzatacaktı ve benim işim vardı; acele oradan uzaklaşmak zorundaydım. Evet çocuğum dedim ve yanından ayrıldım. İnşallah komşumun çocuğu sağlıklı ve mutlu bir yaşama sahip olur; bunu gerçekten hissederek söylüyorum. Ben aslında yumuşak huylu, anlayışlı bir adamım; sadece hep acelem var o kadar.
* * *
Bir gün uzaydan yaratıklar gelip dünyayı işgal ederlerse umarım bize köpek muamelesi çekerler. Bu beni çok sevindirir; çünkü birileri yemeğimi versin istiyorum artık ve istediğim yere istediğim zaman işemek, terlik yemek, bu yaptıklarımı anında unutmak ve sevmediklerimi ısırmak benim de hakkım, öyle değil mi?
* * *
Sizin de benim gibi ikinci duble rakınızı içerken daima aklınıza dahiyane bir fikir geliyorsa bir tavsiyem olacak. Sakın ha bu fikri hemen karınıza veya yanınızda o an kim varsa ona anlatmak için acele etmeyin. Çünkü bu durumda rakı daima ve istikrarlı olarak insanın genzine kaçıyor, dakikalarca öksürüyorsunuz. Öksürmeniz bitince de zaten dahiyane fikri unutmuş oluyorsunuz ve bir sonraki yudumda bütün o insanı tüketen kısırdöngü tekrar başlıyor.