Serdar Turgut: Depremin ivmesi

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

Geçtiğimiz perşembe günü son derece saygın bir bilim adamı ile tanışmanın mutluluğunu yaşadım.

Prof. Dr. Remzi Ülker, İstanbul Teknik Ünüversitesi'nde Geoteknik Ana Bilim Başkanlığı, 15 yıl boyunca ‘yapı deprem uygulama merkezi’ müdürlüğü ve İTÜ dekanlığı yaptıktan sonra 4 ay önce emekli oldu.

Bilim için yaşayan, kendi bilgisinden emin olan, teori ile pratiği kaynaştırmış ender bilim adamlarından bir tanesi, ilk tanıştığınızda bile bunu hissediyorsunuz.

Hoca, üniversitedeki teorik çalışmalarının yanı sıra depremlerden sonra ekibiyle birlikte Erzurum'da 2067, Dinar'da 943, Adana'da ise 1100 evi yeniden oturulabilir ve depreme dayanıklı hale getirmiş.

Ben Türkiye'de yaşamaktan zaman zaman çok bunalıyorum ama onun gibi insanları tanıyınca da ülkede yaşama gücüm biraz olsun doping alıyor.

***

Prof. Ülker haklı olarak medyaya ve siyasetçilere kızgın.

Tabii onun kızgınlığı sadece sitem şeklinde oluyor.

30 belki de 40 yıldır memleketteki bu inşaat kalitesiyle depreme dayanmamızın olanaksız olacağını söylemiş durmuş.

Kimse dinlememiş o zamanlar. Tabii şimdi de herkes onun ağzının içine bakıyor ne diyecek diye, ama hocanın suratında da buruk bir gülümseme oluşuyor konu açılınca.

Bazı şeylerin yapılmasında çok geç kalındığını söylüyor ama yine zararın neresinden dönülse kárdır diyecek kadar da umudu elden bırakmıyor.

Şunu da bilin ki bu günlerde herkesin ağzında yer alan ‘Deprem kabahatli değil, deprem öldürmez, bina ve insan öldürür’ lafını da yıllar önce o söylemiş, o anlatmış bunu insanlara.

***

Teknik konularda hoca anlattı, biz dinledik.

Fazla detaya girmeyeceğim ama bana ilginç gelen bir konuya değinmeden de edemeyeceğim.

Depremim ivmesi (gravity) denilen bir olay var.

Basitçe şöyle anlatayım. Richter ölçeğine göre belirli büyüklükte olan bir depremin binaları vurma gücü farklı oluyor.

100 kiloluk bir adam var, diyelim bunu 8 kiloluk bir başka adam iterse yerinden oynamaz ama 80 kiloluk bir adam itme işlemini yaparsa 100 kiloluğun yere devrileceği de kesindir.

6.8'lik depremin yaşandığı Erzincan'da depremin ivmesi 0.51 g'ymiş (Bu g gravity anlamında kullanılıyor).

Yani 100 kiloya 51 kiloluk bir itme gücü şeklinde gelmiş deprem.

7.4'lük depremde ise ivme 0.407 olmuş. Yani depremin Richter ölçeğine göre şiddeti daha yüksek olmasına rağmen ivmesi, binalar üzerindeki itici gücü 100 kiloya 40 kilo şeklinde olmuş.

Bu fark zeminin kalitesine bağlı. Zemin ne kadar dayanıklıysa ivme de o kadar az oluyor.

***

Meseleye bu açıdan bakıldığında son Düzce depreminin tahrip gücü son derece ürkütücü.

0.8 g olmuş bu deprem.

Yani 100 kiloluk adamı 80 kiloluk adamın itmesi örneğinde olduğu gibi deprem müthiş bir güçle çarpmış Düzce'de binalara.

Bunun için hemen herkes bu kış koşullarında evsiz şimdi orada.

***

Prof. Remzi Ülker, bu veriler açısından baktığında İstanbul'un şanslı tarafını da yakalıyor.

Kayalık zemin depremin ivmesini düşürüyor.

7.4'lük 17 Ağustos depremi İstanbul Beyoğlu'nda 0.08 ile 0.06 g arasında hissedilmiş.

Bu nedenle bu bölgelerde bina tahribatı fazla olmadı, çünkü zemin nispeten iyi olduğundan depremin ivmesi de düşük hissedildi.

Aynı deprem Ambarlı'da ise 0.20 g şeklinde hissedilmiş. Bir tanesinde 100 kiloluk adamı 8 kiloluk adam itmiş, diğerinde ise 20 kiloluk adam.

İstanbul'un zemindeki bu şanslı durumu yanında hoca şunu da söylüyor:

Onun tahminlerine göre İstanbul'da bundan sonra olacak bir depremin gücü en fazla 6.0 ile 6.5 arasında olabilir. Şimdiye kadar olan depremlerdeki enerji salınmasına bakarak bu hesaplamayı yapıyor Prof. Ülker.

Keşke onunla yıllar önce tanışıp sohbetler etme imkánını yakalamış olsaydım ve keşke bu toplum o ve onun gibi bilim adamlarını yıllar önce dinlemeyi akıl edebilseydi.



Yazarın Tüm Yazıları