Paylaş
Son haftalarda bizim Türk Hava Yolları'na yönelik birçok eleştiri yazısı yayımlandı.
İstanbul'dan Adana'ya uçarken bunlar üzerinde tekrar düşündüm.
Ve yine aynı sonuca vardım: Bu eleştirileri yazan arkadaşlar başka ülkelerdeki iç hat uçuşlarından tamamen bihaberler.
Özellikle de Amerika'da iç hatlarda katiyen uçmamışlar.
Çünkü uçmuş olsalardı, bizim THY uçaklarına binince ‘‘Çok şükür kavuşturana’’ diye yeri öperler, sonra da hosteslerin ayağına kapanıp, daha önce kendileri hakkında olumsuz düşünceler besledikleri için af dilenirlerdi.
Özetle şunu demek istiyorum ki, bizim THY, iç hat uçuşlarında Amerika filan gibi ülkelere 10 basar. Belki 20 bile basar.
***
Hosteslerin illa da güzel olmaları gerekmiyor.
Yani hem yetenekli, hem de güzel olurlarsa buna kimsenin itirazı tabii ki olamaz.
Hatta bunlara yönelik halk desteğinin son derece fazla olacağını da ben adım gibi biliyorum.
Ancak Amerika'da iç hatlarda çalışan hostesleri gördükten sonra bizdeki en çirkin hostesin bile onların yanında bir dünya güzellik kraliçesi gibi algılanacağı da kesindir.
Anladığım kadarıyla Amerika'daki hostes bayanlar, belirli bir sosyal amaca hizmet etmek için özellikle seçilmiş durumdalar.
Şirketler, yolcularda yaygın olarak görülen uçuş korkusunu ortadan silmek için bu yola başvurmuşlar.
Hostesleri görünce onlardan o kadar çok korkuyorsunuz, tüyleriniz diken diken oluyor ki uçuş korkusunu tamamen unuttuğunuz gibi, o anda uçak düşmeye başlasa bile ‘‘Allahım sana şükürler olsun, bu azap da bitiyor; ölünce artık bu kadını karşımda görmekten kurtulacağım’’ diye söyleniyorsunuz.
***
Amerika'daki hostesler, çirkin insanların bu hatalarını örtbas etmek için yeteneklerini geliştirdikleri yolundaki bilimsel teoriyi de yanlışlamış durumdalar.
Orada hosteslerin yüzde 50'sinin, yani zencilerin yetenekli olup olmadıklarını anlamaya imkân yok.
Çünkü zenciler, beyaz çoğunluğun hâkim olduğu topluma karşı pasif direniş içindeler.
Zenci hosteslere tek bir işi bile düzgün yaptırmanız imkânsız.
Çoğu bunu mahsus yapıyor. Detay işleri bile sabote ederek beyaz hâkimiyetindeki toplumu yıkma çabası içindeler.
Sadece uçaklarda görülen bir durum da değil bu. Bugün Amerika'da herhangi bir büyük mağazaya girin. Yan yana 10 satış reyonu olsun. Bunlardan hangilerinde işler katiyen yürümüyorsa, sıra bir türlü size gelmiyorsa, şunu kesinlikle bilin ki o kasada mutlaka bir zenci çalışıyordur.
Hosteslerin yüzde 50'si topluma karşı pasif direnişteyken geri kalan bölümü daha aktif.
Ancak onların aktivitesi de aşırı sinire dönüşmüş durumda.
Örneğin, uçuş esnasında eğer hostes çağırma düğmesine basarsanız ve eğer kadınlar tarafından azarlanmaktan hoşlanan bir mazoşist değilseniz, o zaman yandınız demektir.
Eğer gelen hostes beyazsa hem sizi düğmeye bastığınız için azarlayacak, hem de istediğiniz basit bir su bile olsa sırf sinirinden dolayı bunun uçakta artık bulunmadığını size söyleyecektir.
Zenci hosteslerin nasıl davranacaklarını ise bilemiyorum, çünkü onlar zaten yolcunun ne istediğini sormaya prensip itibariyle gitmiyorlar.
***
Şimdi benim fazla yalanım yok, bu yaştan sonra da değişecek filan değilim.
Halktan fazla hoşlanmadığımı zaten biliyorsunuz.
Ancak Amerikan sıradan vatandaşıyla karşılaştırma yapıldığında ne yazık ki itiraf etmeliyim, bizim halk çok daha iyi.
Yani bu övgüyü de bir daha yapacağımı tahmin etmiyorum, onun için bu tarihi günün kıymetini de umarım bilirsiniz.
Şimdi biz Amerika deyince New York, Washington, Los Angeles gibi büyük şehirleri anlıyoruz.
Bu şehir sakinlerine bir diyeceğim yok.
Ama bir de bunun dışında bir Amerika daha var, ne yazık ki.
Özellikle kırsal alanlarda yaşayan nüfusun yüzde 80'ini hemen evlerinden alıp onları ‘‘Ringling Brothers Barnum and Bailey’’ sirkine hilkat garibesi olarak performans vermek için götürseniz, sirk yönetimi büyük ihtimalle bunlarla hayat boyu kontrat yapabilmek için canını dişine takacaktır.
Ben bugüne kadar Amerika'da toplam 12 yıla yakın kaldım, bu nüfus içinde tamamen normal olan tek bir kişiye bile rastlamadım.
Arada bir zihinsel açıdan normal olanlar ise hemen her durumda 200 kilonun üzerinde olduklarından onlarla da sohbet etmek imkânı pek bulunmuyor. Çünkü bir uçakta onlarla yan yana oturabilmeye imkân ve ihtimal yok.
***
Bu yolcular uçağa savaşır gibi biniyorlar.
Hepsinde sinirler her zaman yay gibi gergin.
Bunun nedeni de hostesler. Hostesler saldırgan ve yeteneksiz olduklarından, yolcular da her an çıkacak bir kavgaya manen hazırlıklı olarak uçağa geliyorlar.
Dolayısıyla ben ve benim gibi birkaç medeni insanın, uçakta aşağı sınıflardan insanlara veya yukarı sınıflardan olduğu halde aşağılık olan insanlara muhatap olmadan uçabilmemiz mümkün değil.
Uçağın içindeki sınıfsal ilişkiler böyleyken uçağın kendisi de başka bir âlem.
Uçakların hepsi dökülüyor. Havada öyle sesler çıkarıyorlar ki zaman zaman pilot bile panik içinde koşup sesin nereden geldiğini anlamaya çalışıyor.
Yani anlayacağınız, Amerika'da durum böyleyken bizim THY'ye eleştiri getirmemiz insafsızlıktan da öte bir tür vatan hainliğidir. Bunun da bilinmesini istedim.
Paylaş