Paylaş
Biz de bu merak edilenleri Uluslararası Estetik Genital Cerrahi ve Cinsel Tedaviler Derneği (ISAGSS) Başkanı Jinekolog Op. Dr. Süleyman Eserdağ’a sorduk. Eserdağ, konuyla ilgili şu bilgileri verdi:
“En sık kozmetik ve işlevsel nedenlerle yapılan genital estetik ameliyatları; iç dudakların normalden büyük ve kırışık olması, bir dudağın diğerine göre daha büyük ve deforme görünümü, klitoris bölgesinin göze çarpan iriliği veya genital renk koyulaşması gibi durumlarda tercih ediliyor. Bunların birincil sebebi de gebelik ve doğumlar. Özellikle zorlu vajinal doğumlar vajinada kalıcı bir genişleme oluşturabilmekte. Ancak normal doğum olmasa bile, tek başına gebelik süreci dahi vajinal genişlemeye neden olabiliyor. Diğer taraftan sigara, kötü beslenme ve kötü yaşam tarzı da kolajeni bozarak sarkma ve genişlemelere neden olabiliyor.
Öte yandan vajinal bölgenin düzeyine göre farklı yöntemler tercih edilebiliyor. İleri düzeydeki vajinal genişlikte cerrahi ile vajina daraltma ameliyatları tercih edilirken aynı zamanda bağırsak ve idrar torbası sarkmaları da düzeltilebilmekte.
LAZER VE RADYO-FREKANS
Hafif düzeydeki genişlemelerde ise lazer ve radyo-frekans ile ameliyatsız vajinal sıkılaştırma tercih edilebilir. Cihazların her ikisinde de termal etkisinden faydalanılıyor. Doku içindeki sıcaklık artışı, onarım hücrelerini harekete geçirerek taze bağ dokusu artışına neden oluyor. Böylelikle vajinada sıkılaşma ve duyarlılık artışı gerçekleşebiliyor. Diğer taraftan bu teknolojiler karın içi basıncına bağlı idrar kaçırma probleminde de çözüm üretebilmekte. Ayrıca menopoza bağlı vajinal kuruluk, genital bölgede cilt incelmesi ile ortaya çıkan kaşıntı, batma, yanma ve idrar şikayetlerinin giderilmesinde de oldukça etkili olabiliyor. 5 ile 20 dakika arasında süren işlemlerde her hangi bir ağrı olmadığından anesteziye de gerek de duyulmuyor. Hastalar işlemden hemen sonra işlerinin başına dönebiliyorlar. Hiçbir yan etkiyle de karşılaşılmayan yöntem ile doğru hasta grubunda oldukça güzel sonuçlar elde etmek mümkün olabiliyor.
ÖĞRENMEDEN GEÇMEYİN
HER YERDE TOZ VAR
Dönemsel olarak artan şiddetli öksürükleriniz, boğazda iltihap, deride döküntüler gibi şikâyetleriniz varsa ve buna bir sebep bulamıyorsanız toza alerjiniz olabilir. Toz alerjisi kısaca; polen, böcek ve akarların kalıntıları ve partiküllere karşı vücudun aşırı tepki vermesi durumu. Sürekli temizlik yapılan bir evde olsa dahi çoğu insanın etkilendiği bu alerji günlük yaşamı ve gece uykularını oldukça etkileyebilir. Özellikle halılarda ve yatak gibi devamlı kullandığımız eşyalarda biriken bu tozlar temizlik yapılsa dahi eşyalarda birikebiliyor. Bu alerjide bağışıklık sistemi tozun içinde gözle görülemeyen organiklere karşı tepki verir. Önlem alınmadığı taktirde ilerleyen alerjinin belirtilerine dikkat etmekte fayda var. İlk başlarda ciddiye alınmayan hapşırma, öksürme gibi belirtiler zamanla şiddetlenebilir ve özellikle geceleri sizi uyutmayabilir. Bu belirtiler zamanla gözde sulanmalar, gözde kaşınma, ciltte kızarıklık ve kaşınmalar, ses kısıklığı, boğaz iltihapları, ciltte döküntüler ve şişmelerle görülebilir.
Tedavinin ilk aşaması tozlu ortamlardan uzak durmak. Özellikle yatak odasında halı bulundurmamak, tüylü battaniyelerden uzak durmak, nevresimleri sık değiştirmek, tüylü bir hayvan besliyorsanız yattığınız yerden uzak tutmak alınabilecek en iyi önlemlerden. Ek olarak odanın nemini dengede tutmak da iyi yönde etkileyen bir faktör olacaktır. Bunların yanında çok iyi temizlik yapılmasına rağmen halen şiddetli belirtiler gösteriyorsanız doktor kontrolünde alerji ilaçlarına başlanmalı.
Paylaş