Paylaş
Ardından aynı zamanda bir dünyalı olan sevgili dostum, ağabeyim, turizmci, işadamı ve Cesar’s Otelleri’nin sahibi Ergun Berksoy ve dostum Ertan Kayıtken ile gittik. Onlar da çok beğendi. Devamında, modanın duayeni, dostum Yıldırım Mayruk, terzi yamağı Barboros Şansal ile La Cigale’de bir akşam yemeğinde buluştuk. Potiri’de ise, can dostlarım Meltem-Hamdi Türkmen çifti ile eğlendik. Geçtiğimiz hafta da ayağımın tozu ile yakın arkadaşlarım, Gülperin-Ali Sertdemir, kızları Nesli ve önemli bir hukukçu olan 35 yıllık dostum, ağabeyim ve eşiyle gittik. Bu kadar detaylı yazmamın nedeni, yani fikir sahibi, dünya görüşü olan ve öyle her gördükleri şeyi, kolay beğenmeyen, gurme kişilerle gezmiş olmamdı... Levent Marina’yı... Yazın, kendinizi Cannes ya da Nice’de sanabilirsiniz bile. Kışın ise ayrı bir güzellikte. Tek sıkıntı, özellikle La Cigale’de yüksek müzik. Ama onun da alıcısı var tabii. Muhteşem yerin fikir babası ve işletmecisi, İzmir eğlence yaşamı için, bana göre, bir nimet... Jo Kohen. Onun sağ kolu Moris’i de unutmamak gerekir. Levent Marina’ya büyük bir ruh, sıcaklık, kalite ve şıklık katmışlar. Her köşesi ayrı bir keyif ve ayrı eğlence, lezzet bence. Son gittiğimde, İzmirlilerin de buranın kıymetini bildiklerini fark ettim...
Fransız, Meksika ve Çin sırada
Farklı tatların ortak limanı olan, Levent Marina’nın patronları, rahmetli babaları, rahmetli babamın yakın dostlarından biri olması nedeniyle, benim de dostum olan Dirinler’i de kutlamak gerekir. İsmini Rumca, küçük rakı kadehinden alan Potiri’ de, mezeler taze, lezzet süper ve eğlence dorukta. Havana Bar, özellikle yazın, tıpkı Jac Bar gibi, popüler olmaya, şimdiden namzet. Tabii herkesin kesesine uygun, Tarasa Nostalji ile yine ekonomik Apropo Cafe, her yaşta, herkesin tercih edeceği yerler. Şimdilerde ise Levent Marina, daha da büyüyor. Yine İzmirli bir işadamı Bülent Alpman, süper projelerle geliyor. Nisan ayında Çin Restoran’ın ardından, bir Fransız restoranı sırada. Üstelik bu Fransız restoranında, çok özel şaraplar yer alacak. Bir de Meksika restoranı ve şarap evi açılacak, Levent Marina’da. Yani sizin anlayacağınız, artık, yabancı konuklarınızı, şöyle göğsünüzü gererek getireceğiniz, balık lokantalarının dışında da, yeni yerlerimiz olacak. İzmirliler olarak... Telefon: (0232) 259 99 66
Bir Dakika
Talep büyük firmalar açıkta
Türkiye’nin ilk gelinlik, damatlık, abiye giyim ihtisas fuarı, If Wedding Fashion İzmir, 6. Gelinlik, Damatlık ve Abiye Giyim Fuarı, 15 Şubat’ta başlıyor. 18 Şubat’ta sona erecek olan fuara, talep büyük. Yüzden fazla firmaya, talep yoğunluğu nedeniyle yer verilememiş. İZFAŞ, Türkiye Moda ve Hazır Giyim Federasyonu ile Ege Giyim Sanayicileri Derneği işbirliği ile düzenlenen fuarın İzmir ekonomisine büyük katkı sağlayacağı kesin. Kadın hazır giyim konusunda bence Paris ve Milano ile yarışacak düzeyde olan, Kemas Giyim’in patronu sevgili Kemal Subaşı, Türk ihracatının ve gelinlik sektörünün gelişimine, fuarın büyük katkı koyduğunu söyledi. Geçen yıl keyifle gezmiştim. Haydi İzmirliler, özellikle de evlenecek gençler, mutlaka gidin ve görün...
Biraz da magazin
Dönüşü muhteşem oldu
Seyyal Taner, 1978 yılından beri arkadaşım. Çok da sevdiğim ve de sanatçı kimliğine de hayran olduğum biri. Seyyal fena geliyor. En son 1993 yılında İstanbul Çakıl Gazinosu’nda izlediğim Seyyal, ‘Merhaba Seyyal’ adlı albümü ile sahnelerdeki, eski panter günlerine dönecek. Hakan Eren’in büyük destek verdiği, sevgili Seyyal, albümünün ardından da bir müzikale hazırlanıyor. Benim sahnelerde, Tina Turner’a çok benzettiğim Seyyal, büyük olasılıkla sevgili İzzet Çapa’nın, Cahide&Nahide’ sinde bu müzikali sahneye koyacak...
Nokta
Bir teşekkür
Efendim önce kolonoskopi ve endoskopi tetkiklerim vardı. Ardından da süper bir seyahate gittim, kızçelerle. Yani kız kardeşlerimle. Hong Kong, Singapor, Bangkok ve Pataya... İleride yazacağım tabii. Neyse, doktorum Prof. Dr. Ethem Tankurt, sonuçların harika olduğunu ve bu kez polip olmadığını söyledi. İki sene de bir zorunlu olan tetkiklerimin de artık üç yılda bir yapabileceğinin müjdesini verdi. Tabii önce Allah. Bu mutlu olayı her şeyi paylaştığım, siz sevgili okurlarımla da paylaşmak istedim. Tetkikler ve seyahat öncesi, gece 02.00’lere kadar çalıştım. Sizler de okudunuz. Yani hastalık, tatil deyip, boş bırakmadım köşemi. Ama bu arada, benimle birlikte, bu sayfalarda emeği olan, sevgili İsmail Yılmaz, Seda Kınacı ve Recep Özkırcaali de kimi zaman öğle tatillerinde, kimi zaman gece geç saatlere kadar, üstelik de İstanbul’un karına, soğuğuna aldırmadan işi kotardılar. Bu üç kardeşime sonsuz teşekkürler...
Paylaş