Paylaş
Kadının hala adının olmadığı, şiddetin arttığı, gün geçmiyor ki, sokak ortasında, kadınların öldürüldüğü bir ülke burası... Kadınlarımıza devlet sahip çıkamıyor. Öldürülen kadınların çocuklarına da. Yalnızca, AK Parti’ye özel değil bu durum. Yıllardır devam ediyor... Daha çarşamba günü, dört çocuk annesi, 43 yaşında Arzu Odabaşı, ayrıldığı kocası tarafından, yine gözler önünde kurşunlandı. Niye bu konulara girdiğime gelince, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Dilerseniz, biraz tarihinden söz edeyim, bu özel günün... Birleşmiş Milletler tarafından, 1977 yılında ilan edilen 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün, geçmişi çok eskilere dayanıyor. Kadınların, erkeklerle eşit haklara sahip olma yolunda, verdiği savaşın, temsili başlangıcı 8 Mart 1857. ABD’nin New York kentinde başladı. Konfeksiyon ve tekstil fabrikalarında çalışan, 40 bin işçinin, insanlık dışı çalışma koşullarına ve düşük ücrete karşı, başlattığı grev, polisin saldırısıyla kanlı bitti. Saldırı sırasında çıkan yangında, çoğu kadın, 129 işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine, 100 bini aşkın kişi katıldı...
16 Aralık 1977’de kabul edildi
1910 yılında, Danimarka’nın Kopenhag kentinde toplanan, 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında, Almanya Sosyal Demokrat Parti önderlerinden Clara Zetkin, bu yangında yaşamını yitiren, 129 kadın işçi anısına, 8 Mart gününün, “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak, kutlanmasını önerdi. Kadın hakları hareketini, özellikle oy hakkını onurlandırmayı amaçlayan, Kadınlar Günü önerisi, oy birliği ile kabul edildi. 1975 yılında, ‘Dünya Kadınlar Yılı’nı ilan eden Birleşmiş Milletler Örgütü, 16 Aralık 1977 tarihinde, 8 Mart’ın tüm kadınlar için, ‘Dünya Kadınlar Günü’ olarak kutlanmasını kararlaştırdı. Kadınlara, eşit hakların verilmesinin, dünya barışını güçlendireceği kabul edildi. Böylece 8 Mart, dünyada kadınların, yüzyıldır yürüttüğü özgürleşme mücadelesinin, kutlandığı ve kadınların, güncel taleplerinin ifade edildiği bir gün haline geldi...
Modanın kraliçelerinden defile
Kadın dostu kent İzmir’de, ‘8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel muhteşem bir festival düzenlendi. İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından, bu özel gün, bir hafta kutlanacak. Renkli defileler, konserler, tiyatro gösterileri, paneller... Kısacası yok yok... Üstelik tüm etkinlikler, ücretsiz. 7 Mart Pazartesi, Fuar Atlas Pavyonu’nda, saat 10.30’da, kutlamalar İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun açış konuşmasıyla başlıyor. Hemen ardından, Türk modasının, İzmirli kraliçelerinden, duayen Zühal Yorgancıoğlu, Merhume Hanife Çetiner, Esin Yılmaz ve Zeynep Acar kreasyonlarıyla, ‘Smyrna’dan İzmir’e Kadın’ adlı bir defile var. Ardından, Ege Üniversitesi Halk Oyunları gösterisi, yer alıyor. İsmet İnönü Sanat Merkezi’nde, ise ‘Kadın Hakları ve Siyaset’ konulu bir panel var. Konuşmacılar, Nazan Moroğlu, Türkan Miçooğulları...
Emel Müftüoğlu’ndan konser
8 Mart’ta saat 10.30’da da Cumhuriyet Meydanı’nda tören var. Buradan, Fuar Atlas Pavyonu’na ise yürüyüş. Saat 14.00’de de popun altın seslerinden, Emel Müftüoğlu’nun konseri yer alıyor. Yine aynı gün, İsmet İnönü Sanat Merkezi’nde, ‘İadesiz-Taahhütsüz’ adlı, tiyatro oyunu var. Etkinlikler genelde, Fuar Atlas Pavyonu’nda. 9 Mart’ta Saime Cantürk konseri, İzmir Sanat’ta, üç seans, ‘Soraya’yı Taşlamak’ adlı, film gösterisi ve konuşmalar yer alıyor. 10 Mart’ta, ‘Engellilik ve Kadın Olmak’ adlı panel, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Pop Müzik Gurubu’nun konseri var. 11 Mart’ta, İsmet İnönü Sanat Merkezi’nde, ‘Ay Işığı Tarifesi’ adlı oyunun, iki seans gösterimi gerşekleşiyor. Festival 12 Mart’ta, Makbule Kaya’nın konseri ile sona eriyor...
Biraz da magazin
Ortalık toz duman, yakıştı mı? Eski dostlar, düşman oldular
Yakından takip ettiğim ve haberlerine güvendiğim bir internet sitesi, sevgili Sacit Aslan’ın sitesi. Magazin medyasına, haber olacak pek çok haber çıkıyor. İlk sevgili Sacit’in sitesinde okudum. Ardından annem, çok beğendiği, sevgili Petek Dinçöz’ ün programında izlemiş. Bir zamanlar, tabiri caiz ise, can ciğer olan, hatta yedikleri, içtikleri ayrı gitmeyen Bülent Ersoy’la, Oya Aydoğan ve Nur Yerlitaş’ın arası açılmış. Hem de ne açılma. Bir sürü rezillik. Ortalık toz duman. Herkes bir birinin kirli çamaşırlarını dökmüş ortaya. Neden de? Bülent Ersoy’un, ‘Zeki Müren Müzesi’ için sahneye çıktığı, Bursa konseri...
Çıkarlar çarpıştı
İddialara göre; bu konser, temmuz ayında, Bülent Ersoy’a, Oya Aydoğan ve yardımcısı Erkan tarafından iletilmiş. O tarihte gerçekleşecekmiş. Bunun karşılığında da Oya ve Erkan 5 bin lira kazanacaklarmış. İnanamadım. Oya, “Kesinlikle böyle bir durum yok” diyor. Diva, aksini iddia ediyor. Bu arada, Diva’nın, İbrahim Tatlıses’in TV programında, Tanju Babacan’ın kıyafetini giymesi, dostu ve modacısı Nur Yerlitaş’ı çileden çıkarmış. Nur ve Oya, Diva’nın iddiasına göre, birleşip, kendisi için, Kıbrıs’ ta ki bir çantacıya, çakma çantalar yaptırıp, 13 bin lira para taktığını, etrafa ve medyaya yaymışlar. Bu bir iftiraymış. Yılların can ciğer dostları nazara mı geldiler? Ne olursa olsun, ekranlarda, internet sitelerinde, gazetelerde, rezil oldular... Çok üzüldüm çok. Üçüne de yakıştıramadım...
Film için ucuz reklam mı?
Çarşamba günü, Özcan Deniz-Fahriye Evcen aşkının bittiğine dair haberler, yazılı ve görsel medyada birinci haber olarak yer aldı. Bu Özcan ile Fahriye’nin, ilk ayrılmaları değil... Hoş bazıları, asparagas da olabilir tabii. Ben, bu son ayrılığa değineceğim. Özcan, bu alemde en sevdiğim isimlerden biri. O nedenle ona, böylesine ucuz bir reklam ayrılığını yakıştıramadım. Bana göre bu ayrılık, ‘Ya Sonra’ adlı, Özcan ve Deniz Çakır’ın başrol oynadıkları filmin, bir piar çalışması. Bu tarz ayrılıklar, albüm çıkarmaları, dizi ve film çalışmaları sırasında hep olur. Amma Özcan ile Fahriye için biraz ucuz... Üstelik de ‘Ya Sonra’yı izleyenler, hayli de beğen-
mişler...
Paylaş