Paylaş
NEOLİBERALİZMİN SONU
Bu değişimin başlangıç noktasının 2008 krizi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Çağlar Keyder, iklim krizi, özellikle de Kovid-19 salgınının güçlü devleti yeniden akıllara getirdiğine dikkat çekti. Neoliberal düşünceye göre bireylerin kendi başlarının çaresine bakabileceği görüşünün yanlış olduğu ortaya çıktı. Aşıları yapan, maskeleri sağlayan güçlü bir devlete ihtiyaç olduğu hatırlandı.
Yeni yüzyılda bir başka dönüşüm ise küreselleşmenin yerini korumacılığın almaya başlaması şeklinde özetlenebilir. Pandemi döneminde mal bulmada zorluk çekilince tedariğin önemi anlaşıldı. Daha önce dünyada nerede ucuz ve kaliteli bulursan al anlayışı vardı. Şimdi ise bloklaşmaya giden ülkeler sadece güvendikleri ve iyi ilişki içinde oldukları dost ülkelerle işbirliğine giriyor.
TÜRKİYE SAFINI BELİRLEMELİ
Kongrede işte tam da bu dönemde Türkiye’nin safının belirlemesinin önemine dikkat çekildi. Avrupa Birliği mi yoksa başka bir blokta mı olacağı, yoksa ortada kalacağı mesajı verildi.
Ekonomist Uğur Gürses ise yeni yüzyılda Çin, Hindistan ve Endonezya’nın önemli güçler olacağını söyledi. Sermaye ve bilgi birikimi olan Avrupa ile Doğu arasında köprü olan Türkiye’nin önünde büyük bir fırsat olduğunu belirtti.
DÖVİZ, İHRACAT SARMALI
Prof. Dr. Hakan Kara ise büyümek için ihracatı artıran, ihracatı artırmak için döviz kurunu düşüren, döviz kurunu düşürünce enflasyonunu yükselten Türkiye’nin içine düştüğü kısır döngüyü anlattı. Bu durumdan çıkış için finansal istikrar komitesi gibi kurumlar oluşturulması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Kara, esas çözümün üretim ve verimlilik artışından geçtiğini söyledi. Türkiye’nin bunları başaracak coğrafi konum, birikim, ve beşeri sermayeye sahip oluğunu da vurguladı.
İKTİSAT KURAMI DEĞİŞTİ
Ve Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, yeni yüzyılda iktisat kuramlarının değiştiğine dikkat çekti, yapılması gerekenleri şu sözlerle özetledi:
“Modern iktisat kuramı, doğadaki kaynakların sınırlı, insan ihtiyaçlarının ise sınırsız olduğunu söyler. İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nin geldiği nokta ise bunun tam tersini ortaya koydu. Geleceğin dünyasında doğadaki kaynakların sonsuz, insan ihtiyaçlarının ise sınırlı olduğu anlaşılacak. Yoksa bu gezegenin bizi, insan türünü taşıma kabiliyeti yakın bir süre sonra ortadan kalkacak.
Doğadan ödünç aldıklarımız kullanıldıktan sonra yaşam döngüsü içinde bambaşka bir ihtiyacı karşılayabilir. Bu dönüşüm tıpkı doğadaki diğer döngüler gibi sonsuza kadar sürebilir. Nasıl ki 100 sene önce güneş ve rüzgarın enerji üretim kapasitesi bir bilinmez idiyse, bugün de bilinmez olan birçok kaynağın keşfiyle her gün doğanın sırları biraz daha ortaya çıkıyor ve sınırları genişliyor.
Bugün, doğayı sınırlı bir kaynak olarak gören iktisat anlayışını, doğadaki sonsuzluktan öğrenen bir başka iktisat felsefesi ve bilimle değiştirmek zorundayız.”
Yeni yüz yılın yol haritasında kullanılabilecek çok önemli tespitlerin yapıldığı İktisat Kongresi’nde bu hafta açıklanacak sonuç bildirgelerini merakla bekliyoruz.
Paylaş