Paylaş
Geçtiğimiz hafta bir yakınımın düğünü öncesi eşimle birlikte birkaç AVM dolaştım. Alışveriş merkezlerindeki yoğunluğu ilk başta sıcaktan kaçanların oluşturduğu kuru kalabalık sandım. Tarihinin en sıcak günlerini yaşayan İzmir’de soğutulmuş AVM’lerin çekim merkezi olması normaldi. Ama dolaştıkça kulağıma zaman zaman Türkçe’den çok Arapça konuşmalar gelmeye başladı. Dikkat ettiğimde dükkanlardan elleri kolları paketlerle çıkanların çoğunlukla kara kaşlı, kara gözlü Ortadoğu fiziğine sahip insanlar olduğunu fark ettim.
ÜÇER BEŞER ALIYORLAR
Sonra sohbetlerimde bu zam furyasında AVM’lerdeki mağazaların can kurtaranlarının yabancılar olduğunu öğrendim. Bir mağazada bu sıcak havalarda spot lambalarının yaydığı ısıdan şikayet eden bir satıcıya işlerin nasıl olduğunu sorduğumda, “İyi gidiyor. Yabancılar çok alım yapıyor. Yerlilerin gücü yetmiyor ama yabancılara çok ucuza geliyor. 1 euro bozduruyor 30 TL yapıyor. Bin 200 liralık elbise onlara 40 euroya geliyor. Kendi ülkelerinde öyle elbiseyi 200-300 eurodan aşağı alamazlar. Onun için üçer beşer satın alıp gidiyorlar” dedi.
Ama aynı kişi, “Satıcı olarak bunu söylemem doğru değil ama bunlar çok yüksek fiyatlar. Ben de bir tüketiciyim. Yabancıların ödediği bu paraları bizim ödememiz çok zor. Bence asgari ücret artırılmamalı. Artıkça daha çok zam geliyor. Kaşıkla verilen kepçeyle alınıyor” diyerek adeta döküldü. Evet, döviz gelsin. Ama yabancı alırken yerlinin bakıp kalması durumunun keyifleri kaçırmaya başladığı anlaşılıyor.
BAŞKAN UMUT VERDİ
Sokakların nabzının böyle attığı bir dönemde Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın ayakları yere basan toplantısı doğrusu umut verdi. Hemen ardından yapılan başkan yardımcılıkları atamalarında Cevdet Akçay gibi döviz kuru ve enflasyonla mücadele konusunu iyi bilen isimlerin yer alması da önemli bir artı olarak ekonomi dünyasında kabul gördü.
Enflasyonla mücadelede başarının anahtarı beklenti enflasyonunun kırılmasından geçer. Eğer insanlar zamların duracağına, hatta fiyatların düşeceğine inanırsa alımlarını ertelerler, talep düşer. Bu da yeni zamları önler. Türkiye, 2001 krizinden çıkarken yüksek enflasyon sarmalından beklenti enflasyonunu kırabildiği zaman kurtulabildi. Sonra bilindiği gibi güven ortamı o kadar arttı ki liradan altı sıfır bile atıldı, milyonlar günlük hayatımızdan gitti kuruş onlarca yıl sonra geri geldi.
ROTA GÜVENLİ LİMAN
Bugün de yüzde 58 gibi gerçekçi enflasyon hedeflerinin telaffuz edilmeye başlanmasıyla topluma inandırıcı gelecek ilk adımlar atılmaya başlandı. Daha sonra özellikle seçimlerden sonra enflasyonun belinin kırılacağı inancının toplumda yaygınlaştığı bir güven ortamı doğabilir. Ardından, 2001 krizi sonrasında olduğu gibi güvenli limanlara ulaşılabilir. Aslında bu filmi 20 yıl önce görmüştük, sonunu biliyoruz. Ama neden bir daha seyretmek zorunda kaldık onu bilmiyoruz. O da siyasetin bilinmezlerinden olsa gerek!
Paylaş