App Store 2020'nin En İyileri belli oldu. 2020 yılıyla birlikte halen kurtulamadığımız pandemi nedeniyle pek çoğumuz uzaktan çalışmaya başladık ve eğitim de uzaktan eğitime döndü. Bu noktada Zoom'un listede yer alması elbette şaşırtıcı olmadı.
İşte Apple'a göre yılı en 'iyi'leri:
Wakeout:
Yılın iPhone uygulaması seçilen Wakeout, yılın iPhone uygulaması seçildi. Bu uygulamanın en önemli özelliği ise özellikle uzun saatlerimizi evde geçirmemizden dolayı spor yapmakta zorlandığımız şu günlerde insanların ev şartlarında spor yapabilmesini sağlamak ve kullanıcıları doğru bir şekilde yönlendirmek.
Yılın iPhone Oyunu: Genshin Impact
Açık dünyada geçen bu RPG türü oyun, görsel efektlerle hayata geçirilmiş renkli canavarlar ve devlerle dolu devasa bir diyarı keşfetmeleri için oyuncuları serbest bırakıyor.
Eğer orta seviye bir telefon alıyorsanız fiyatlar 2000 TL'den başlıyor ve 4-5 bin TL'lere kadar çıkıyor. Amiral telefonlar söz konusu olduğunda ise fiyatta bir sınır koyabilmek gerçekten de güç ve oldukça yüksek seviyelere çıkabiliyor.
Türkiye'de telefon fiyatları herkesin malumu. Ancak telefonlar için ödediğimiz ücretin tamamı elbette telefon markalarına gitmiyor. Apple'dan örnek verelim. Geçtiğimiz günlerde iPhone 12 serisi telefonların fiyatları belli oldu. Hurriyet.com.tr sayfalarımızda bu fiyatlara yer verdiğimiz için ayrıca burada rakamlara yer vermeyeceğim; ilgilenenler teknoloji sayfamızdan ayrıntıları öğrenebilir.
Resmi Gazete’de 4 Mart 2020’de yayımlanan ve 19 Mart 2020 tarihinde yürürlüğe giren son düzenlemeyi hatırlatmak isterim:
Örneğin alınan bir iPhone için ödenen fiyatın yüzde 50'sini ÖTV oluşturuyor. Sonrasında yüzde 10 bandrol ücreti, yüzde 1 kültür fonu kesintisi ve de yüzde 18 KDV de işin içinde. Diğer bir deyişle siz telefon alırken aslında aynı anda devlet kurumlarına da ödeme yapıyorsunuz. Özellikle fiyatlarla ilgili eleştiri yapacağımız durumlarda bu noktayı da düşünmekte fayda var.
Apple da durumun farkında olduğundan kullanıcılar için farklı alternatifler geliştiriyor. Örneğin iPhone 12 edinmek isteyen kullanıcılar iPhone 11'lerini Apple'a geri verdiklerinde fiyatlar epey düşüyor.
iPhone 12 serisi 4 Aralık'ta satışa sunulacak, 27 Kasım'dan itibaren ise ön sipariş verilebilecek. Ancak iPhone 12 mini ve iPhone 12 Pro Max'in biraz daha sonra satışa çıkacağını da hatırlatalım.
Assassin's Creed evrenini en başından yakalayanlardan biriyim. İlk oyunu 2007 yılının sonlarında karşımıza çıkmış ve bu oyunda Altair ile bu yeni dünyanın kapılarını aralayıp sırları çözmeye çalışıyorduk. Seriye sonrasında pek çok oyun geldi; ancak özellikle de Ezio Auditore da Firenze'nin bulunduğu üçleme (ki biri İstanbul'da geçiyor) yeri çok ayrıdır.
Assassin's Creed Valhalla ise bu serinin son oyunu. Ubisoft'tan yapılan açıklamaya göre serinin bir önceki oyunu olan Assassin's Creed Odyssey'e göre Valhalla, ilk gününde iki kat daha fazla ilgi gördü. Bu da yeni oyuna olan bekletinin ne denli yüksek olduğunu gösteriyor.
Assassin's Creed serisinin 22. oyunu olan Valhalla, oyuncuları Viking diyarına götürüyor. Oyuna başlarken iki farklı zorluk kategorisi arasında seçim yapıyoruz. 'Exploration Difficulty' üzerinden belirlediğimiz zorluk, bizim etrafımızdaki eşyaları ve önemli bölgelerin keşfinin ne kadar kolay ya da zor olacağını belirliyor.
Oyuna henüz oldukça genç yaşlarında olan ve ailesiyle yaşayan Eivor olarak başlıyoruz. Büyük bir şenliğin ortasında baba Varin tarafından minik ama önemli bir görevle karşılanıyoruz. Varin, yüzüğü alıp ilgili kişiye iletmemizi istiyor. Eğlence sürerken birden düşmanların bulunduğumuz alana geldiğini ve savaşın başladığını görüyoruz.
Varin, halkının canı karşılığında kendi canını ortaya koyuyor ve teslim oluyor. Ancak düşman birliklerinin başındaki Kjotve, sözünde durmuyor ve herkes kılıçtan geçiriliyor. Eivor olarak savaş alanından son anda kurtuluyoruz ve bu minik halimiz çok gerilerde kalıyor.
Artık bir yetişkin olarak elimizde baltayla büyük bir mücadelenin içine giriyoruz. Seçimi erkek ya da kadın olarak belirleyebiliyor ve oyuna bu şekilde devam edebiliyoruz.
Etkinliğin yıldızı kesinlikle Apple M1 işlemciydi. Donanım ve yazılım uyumuyla dikkat çeken Apple M1, Apple'ın iddiasına göre kullanıcılara hayli iyi bir deneyim sunacak. 16 milyar transistör ile karşımıza çıkan işlemci, 8 çekirdek ve 4 yüksek hızlı iş parçacığına sahip. Bu haliyle Apple M1, dünyanın en hızlı CPU çekirdeği olarak tanımlanıyor.
USB 4.0 ile birlikte Thunderbolt bağlantı teknolojilerini destekleyen işlemci, ayrıca 8 çekirdekli grafik arabirimi kullanıyor. Yüksek performans sunmasının yanı sıra düşük güç tüketiminde bulunan Apple M1, 10W seviyesinde rakipleriyle karşılaştırıldığında performans konusunda neredeyse 2 kat daha iyi sonuç veriyor.
İşlemcinin yüzde 75 daha az güç tüketiminde bulunuyor olması da oldukça dikkat çekici.
Bu işlemciyi kullanan yeni nesil MacBook Pro, MacBook Air ve Mac mini de etkinlikte boy gösteren diğer ürünlerdi. Bu ürünlerin detaylarına hurriyet.com.tr/teknoloji sayfamızdan ulaşabilirsiniz.
Benim asıl üzerinde durmak istediğim nokta ise Apple'ın kendi işlemcisini üretmesiyle birlikte dengelerin değişecek olması. Apple'ın Intel'in ekosisteminden ayrılması Intel için büyük bir kayıp olsa da büyük resme baktığımızda Intel'in daha büyük bir yara aldığı söylenebilir.
Watch Dogs Legion, İngiltere'nin yeni buhran döneminde geçiyor. Buhran dönemi demişken o kadar da geçmişe gitmeye gerek yok; zira bu ekonomik çöküşün sebebi geleceğin korkulan teknolojisi olan yapay zekadan başkası değil. Oyunun hikayesi ise DedSec adlı hacker grubunun bir üyesi olan Dalton Wolfe ile başlıyor.
Oyun aslında oldukça hızlı bir başlangıç yapıyor. Hikayenin başlarında parlamento binasını patlayıcılarla yıkmayı planlayan Zero Day isimli grubun eylemlerine engel olmaya çalışıyoruz; fakat patlatıcıları engellemeye çalışırken büyük resmi göremiyoruz ve grubun tüm Londra'ya yani şehrin dört bir yanına bomba döşediğini bombalar patlayınca öğreniyoruz. Bu gelişmenin ardından şehir elbette kaosa sürükleniyor.
Oyunun asıl hikayesi ise tam bu noktadan sonra başlıyor. Hükümet, özel bir şirket olan Albion ile Londra’yı düzene sokması için anlaşma yoluna gidiyor. Ancak işin kötü yanı, bu patlamaların suçlusu Dedsec olarak görülüyor ve bu nedenle ekip artık eskisi gibi aktif olamıyor. Biz de bu grubun bir üyesi olarak üzerimize atılan bu iftiradan kurtulmak için yoğun bir çaba içine giriyoruz.
ATMOSFER
Oyunun atmosferiyle devam edelim. Bazı oyunlar vardır, hikayesiyle birlikte çevredeki öğelerle birlikte mükemmel bir uyum yakalar ve sizi içine çekmeyi başarır. Tıpkı filmlerde olduğu gibi. Ubisoft'un oyunculara ulaştırdığı Watch Dogs Legion da tam bir buhran dönemini oyuncuya yaşatıyor. Sokaklarda gezerken Londra'da olduğunuzu fazlasıyla hissediyorsunuz. Oyun içinde pek çok yan görev de var; haliyle uğraşacak çokça şey bulabiliyorsunuz.
Telefonlarla sesli arama yapmanın artık çok da bir önemi kalmadı. Çünkü internet üzerinden iletişim kurmak için artık çok fazla yol var. Telefonunuzu elinize alın; dilerseniz WhatsApp'ı kullanın ve sesli arama yapın ya da Messenger gibi paralel uygulamaları deneyin.
Dün İzmir yakınlarında meydana gelen deprem sonrası da yine telefonlara sarıldık ve sevdiklerimize ulaşmaya çalıştık. Ancak acil durumlarda telefon şebekelerinin ayakta kalabilmesi için gerekmedikçe telefon görüşmesi yapmaktan kaçınmak gerekiyor. Bu tip durumlarda bunu bazen unutuyoruz; ama aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor.
Eğer biriyle ille de konuşacaksak bu konuşma süresini kısa tutmalı, görüşmeleri de mümkün olduğunda internet tabanlı uygulamalardan yapmalıyız. Zaten dün AFAD'dan yapılan açıklamada da bu durum açıkça belirtilmiş. Bu sayede hem sevdiklerinize sorunsuz ulaşma şansınız artar, hem de 'hat'ları meşgul etmemiş olursunuz.
AFAD'ın uyarısı şu yönde:
Haberleşmek için kısa mesaj servisi (SMS) ve internet tabanlı mesajlaşma uygulamalarını tercih edin.
Hayati durumlar dışında telefon görüşmesi yapmaktan kaçının.
Telefon görüşmelerinizi olabildiğince kısa tutun.
Apple'ın gerçekleştirdiği etkinlikleri meslek hayatıma başladığımdan bu yana yakından takip ediyorum. WWDC yani dünyanın en büyük yazılım geliştirici konferansına da birkaç kez katılma şansı buldum. Ancak pandemi sürecine girmemizle birlikte geçen ay gerçekleştirilen Apple Watch ve yeni iPad etkinliği ile iPhone 12 serisinin duyurulduğu etkinlik internet üzerinden yapıldı.
Etkinliğe olan ilgiyi anlamak için Apple'ın YouTube kanalına girmek ve canlı yayını takip etmek yeterli oldu. Anlık neredeyse 2.5 milyon kullanıcının etkinliği sadece YouTube üzerinden izliyor olması, iPhone 12'lerin merakla beklendiğini de gözler önüne serdi.
Hurriyet.com.tr'de de canlı olarak takip ettiğimiz bu etkinlikte Apple; iPhone 12, iPhone 12 mini, iPhone 12 Pro ve iPhone 12 Pro Max adında dört yeni telefonunu tanıttı. Etkinlik öncesi sızan bilgilerin pek çoğu da doğru çıktı; tasarım anlamında büyük bir değişim söz konusu değil; ancak teknik özelliklere baktığımızda Apple'ın epey yol kat ettiğini görebiliyoruz.
Ancak bu yıl etkinliğin asıl gündem maddesi 5G teknolojisi oldu. Bugüne dek pek çok teknoloji şirketi, 5G destekli telefonunu satışa sundu. Ancak Apple, pazarın olgunlaşmasını bekleyen ve 'zamanında' sahneye çıkmayı seven bir marka. Dolayısıyla 5G'li telefonlar konusunda acele etmeyip, bugünü bekledi. Kaldı ki, 5G teknolojisi halen dünya genelinde pek çok ülkede aktif olarak kullanılmıyor. Ancak gelecek sene 5G'yi çok daha fazla konuşacağız; zira Türkiye dahil pek çok ülkede bu teknoloji kullanıcıların hayatına girmeye başlayacak.
Çin pazarı Apple için oldukça önemli ve 5G teknolojisini telefonlarına getirmesi de bu kapsamda değerlendirilebilir. Zira 5G, Çin'de aktif bir şekilde kullanılıyor ve bu noktada 5G'li iPhone ihtiyacı ortaya çıkıyor. iPhone satışları söz konusu olduğunda Çin'de çok önemli bir oyuncu olduğunu söyleyebiliriz.
Güney Kore merkezli teknoloji üreticisi LG, Wing isminde yeni akıllı telefonunu görücüye çıkardı. Diğer pek çok telefon gibi iki ekrana sahip olan ürünün ön yüzünde yer alan ekranın pervane gibi dönmesi ise işin rengini değiştiriyor. Ekranlar aynı hizaya geldiğinde tek ekran halini alan telefon, elbette bu haliyle oldukça ağır ve taşınması o kadar kolay değil.
Diğer yandan pervane tasarımı ilk kez LG kullanmış olsa da bu tasarımın gerçekten tutup tutmayacağı belirsiz. Zira telefonun duyurulduğu gün sosyal medyadan gelen yorumlar, telefona pek de sıcak bakılmadığını gün yüzüne çıkarıyor.
NEDEN TUTMAZ?
Öncelikle ekranı katlanabilen telefonları tartıştığımız bir dönemdeyiz. Bazı telefon üreticileri, ekranı katlanabilen çok fonksiyonlu telefon geliştiriyor. Ancak bu telefonların fiyatları 'tuzlu' olduğundan şu an bu cihazların yanına yaklaşabilmek pek de mümkün değil.
Telefonu ilk gördüğümde 'LG farklı bir şey yapmak istemiş; ancak pek de olmamış' diye düşündüm. Çünkü bu telefonun ikinci ekranı yani ön ekranı yatay konuma geldiğinde ilk ekranın sadece yarısını kullanabildiğinizi fark ediyorsunuz. yani aslında size sunulan iki ekran değil; 1.5 ekran.
Üstteki ektan yatay konuma geldiğinde alttaki ekranın yarısıyla örneğin bildirimleri takip ederken, üstteki ekranda oyun oynayıp film seyredebiliyorsunuz. Ancak pratikte çok da kullanışlı olduğu söylenemez.
TELEFON PAZARINDA ESKİ GÜNLERİNE DÖNMEK İSTİYOR