Televizyonlar dergilere benzemeye başladı. Tabii ki abartılı bir cümle. Bunu atv Haber'de, Ayça Şen'i izlerken düşündüm. Şen, biliyorsunuz Aktüel dergisinde muhabirdi. Röportajlarından yola çıkan atv haber yöneticileri de Şen'e uygun bir rol bulmuşlar. Şen, şimdi dergide yaptığı gibi ünlülerle konuşuyor. Ama ben dergideki tadı ekranda yakalayamıyorum. Bu Ayça'nın sorularının dergidekinden daha geri ya da daha kötü oluşundan kaynaklanmıyor. Görüntü, ses, kamera üçgeninin yarattığı sahici olamama durumu var gibi. Ben yine de bu tür örneklerin çoğalmasının, diğer kanallarda olduğu gibi ‘‘kişisel haber’’ yapan isimlere yenilerinin eklenmesinin sürpriz olmayacağını düşünüyorum. Ayrıca kötü bir şey de değil bu.Bu ne hırs. Beşiktaş, Çorlu maçında 10-0'lık bir galibiyet elde etti. Tamam, futbol profesyonelliktir. Tamam, kimsenin gözünün yaşına bakılmaz. Tamam, bu kadar yeter de denmez. Ama sonuçta o Çorlu, sen Beşiktaş'sın. Keşke durmayı bilseydin. Ne bileyim bir gol yeseydin, üç gol eksik atsaydın. Ya da şöyle söyleyeyim, Avrupa kupalarında elendiğin Valerenga'nın intikamını Çorlu'dan çıkarmasaydın. Juventus önümden geçti. Şaka değil gerçekten. Hürriyet Gazetesi, havaalanı yolu üzerinde. Juventus da bana gözükmek için değil mecburiyetten bu yoldan geçti. Ve geldi gelecek denilen, üzerinde binlerce tartışma yaşanılan takımı otuz metre uzakta gördüm. Her şey çok netti. Tedirgin bakışlarla etrafı süzüyorlardı. Yanımdaki birkaç kişi onlara el salladı. Tepki vermediler. Gazeteye daha önceden bakanlar, başbakanlar, cumhurbaşkanları geldiği için eskort ve koruma konusunda kendimi biraz fikir sahibi sanıyordum. Juventuslular'ı koruyanları görünce fikrim değişti. Vatandaş diliyle söyleyeyim, Juventuslular, cumhurbaşkanından daha iyi korundular. Bu bizim için beklenen bir şeydi. Ama onlar için tedirginliği artıran bir unsur gibi gözüktü bana. Bu kadar çok üniformalı yerine sivil bir koruma yöntemi hem onları yatıştırırdı hem dünyaya yayılacak görüntülerde ‘‘yumuşaklık’’ sağlardı.
button