Selim Akçin

Beşiktaş’ın hırsı

5 Aralık 1998
Televizyonlar dergilere benzemeye başladı. Tabii ki abartılı bir cümle. Bunu atv Haber'de, Ayça Şen'i izlerken düşündüm. Şen, biliyorsunuz Aktüel dergisinde muhabirdi. Röportajlarından yola çıkan atv haber yöneticileri de Şen'e uygun bir rol bulmuşlar. Şen, şimdi dergide yaptığı gibi ünlülerle konuşuyor. Ama ben dergideki tadı ekranda yakalayamıyorum. Bu Ayça'nın sorularının dergidekinden daha geri ya da daha kötü oluşundan kaynaklanmıyor. Görüntü, ses, kamera üçgeninin yarattığı sahici olamama durumu var gibi. Ben yine de bu tür örneklerin çoğalmasının, diğer kanallarda olduğu gibi ‘‘kişisel haber’’ yapan isimlere yenilerinin eklenmesinin sürpriz olmayacağını düşünüyorum. Ayrıca kötü bir şey de değil bu.Bu ne hırs. Beşiktaş, Çorlu maçında 10-0'lık bir galibiyet elde etti. Tamam, futbol profesyonelliktir. Tamam, kimsenin gözünün yaşına bakılmaz. Tamam, bu kadar yeter de denmez. Ama sonuçta o Çorlu, sen Beşiktaş'sın. Keşke durmayı bilseydin. Ne bileyim bir gol yeseydin, üç gol eksik atsaydın. Ya da şöyle söyleyeyim, Avrupa kupalarında elendiğin Valerenga'nın intikamını Çorlu'dan çıkarmasaydın. Juventus önümden geçti. Şaka değil gerçekten. Hürriyet Gazetesi, havaalanı yolu üzerinde. Juventus da bana gözükmek için değil mecburiyetten bu yoldan geçti. Ve geldi gelecek denilen, üzerinde binlerce tartışma yaşanılan takımı otuz metre uzakta gördüm. Her şey çok netti. Tedirgin bakışlarla etrafı süzüyorlardı. Yanımdaki birkaç kişi onlara el salladı. Tepki vermediler. Gazeteye daha önceden bakanlar, başbakanlar, cumhurbaşkanları geldiği için eskort ve koruma konusunda kendimi biraz fikir sahibi sanıyordum. Juventuslular'ı koruyanları görünce fikrim değişti. Vatandaş diliyle söyleyeyim, Juventuslular, cumhurbaşkanından daha iyi korundular. Bu bizim için beklenen bir şeydi. Ama onlar için tedirginliği artıran bir unsur gibi gözüktü bana. Bu kadar çok üniformalı yerine sivil bir koruma yöntemi hem onları yatıştırırdı hem dünyaya yayılacak görüntülerde ‘‘yumuşaklık’’ sağlardı.
Yazının Devamını Oku

İnanmak size kalır

28 Kasım 1998
Kenan Doğulu'nun ‘‘Yaparım Bilirsin’’ şarkısını hatırlarsınız. Peki ya klibini hatırlayanınız var mı? Hatırlamayanlar için bugünlerde Kral TV sık sık gösteriyor. Zamanın insanı nasıl değiştirdiğini görmek açısından bir vesile. Ama benim asıl takıldığım nokta niye bu klip de başkası değil. Yanıtı şarkının sözlerinde gizli sanıyorum. Doğulu'nun şarkısı ‘‘Yaparım bilirsin’’le başlıyor, ‘‘Yakarım Roma'yı da yakarım’’la sürüyor. İtalya ile gerginleşen ilişkilere, Kral TV'ciler de bir katkı yapmak istemişler herhalde. Şarkıda da olsa Roma'yı yakarak. CINE5'te salı günleri saat 13.00'te bir belgesel yayınlanıyor. Safari adında. Uzun zamandır belgesel izlemediğimi ve ne büyük bir hata yaptığımı itiraf etmeliyim. Fas'ta yaşayan boynuzlu koyunların dünyada sadece 400 tane kaldığını ama yine avcıların baş hedefi olduğunu belgesel sayesinde öğrendim. Bütün bunları niye yazıyorsun, bir avuç insanın evinde CINE5 var diyenlere de belgeselin şifresiz yayınlandığını not düşeyim.‘İkinci Bahar’’a ikinci kez değinmek biraz torpil gibi görülebilir. Ama yazmazsam olmayacak. Dizide, biri Türkan Şoray'ın oğlu rolünü oynayan ve bütün hayalleri ‘‘kapağı’’ ABD'ye atmak olan iki genç var. İkisi de rollerinde başarılı. Aralarında ‘‘Abi adamların her şeyi değişik. Kızlar o biçim. Mafyası bile bir başka’’ mealinde diyaloglar geçiyor. Bu diyalog bana çok sahici geldi. Çünkü o kuşağın altından geçen hemen her Türk erkeğinin hiç değilse bu cümlelerden birini ettiğini kişisel tarihimden yola çıkarak garanti edebilirim. Dizinin bu bölümünün yayınlanmasından çok zaman geçmesine rağmen diyalogları hatırlıyor olmamı da kanıt olarak sunarım. İnanmak size kalır.
Yazının Devamını Oku