Paylaş
Toplam 408 sayfalik raporu şu linkten indirebilirsiniz.
Raporu benim de yer aldığım 18 kişilik Bilimler Akademisi komisyonu hazırladı. Harvard, Stanford ve NYU gibi okullardan hekimlerin, psikologların, kamu sağlığı uzmanlarının, avukatların ve eğitim bilimcilerin yer aldığı komisyonun görevi en son bilimsel verilerden yola çıkarak ebeveynlere ve karar vericilere bir yol haritası sunmak. Rapor uzun ama bu hafta etkin ebeveynlik için temel pratikler konusunu anlatacağım. Gündem elverirse ileride yine döneriz.
Etkin Ebeveynlik için 4 Öneri
Araştırmalar etkin ebeveynliğin temelinde bilgi sahip olmak kadar pratiklere hakim olmanın da yattığını gösteriyor. Bilgi sahibi olmak elbette önemli. Çocuk gelişimi hakkında daha fazla bilgiye sahip ebeveynler çocuklarıyla hem daha sağlıklı iletişim kuruyor hem de çocuklarını her anlamda daha iyi yetiştiriyor. Ancak bilgi sahibi olmak kadar önenmli olan başka bir nokta var. O da pratiklere, yani uygulamalara hakim olmak. Yani sadece kuramsal bilginin ciddi bir faydası yok tek başına. Önemi olan uygulama. Peki nedir bu pratikler? Aşağıda 4 temel pratiği özetledim.
1-Senkronize bir danstır ebeveynlik!
Her çocuk özgün bir varlık. Her anne baba da öyle. Anne-baba ile çocuk arasındaki ilişkinin odağında çocuğun olması ve ebeveynlerin çocuğun ihtiyaç ve beklentilerine göre tavır alması en temel etkin ebeveynlik pratiği. Bu anlamda etkin ebeveynlik iki kişilik uyumlu bir dans aslında. Senkronize olmak önemli bu dansta. Çocuğun mizacına göre, duygusal yapısına göre esnek olmak önemli. Ama hepsinden de önemlisi çocuğun ihtiyaç ve beklentilerine karşılık vermek. Burada anahtar kelime esneklik. Çocuğun ihtiyaç ve beklentilerine göre kendi tutum ve duyarlıklarını değiştirebilme yeteneği. Özellikle birden fazla çocuğu olan aileler içn bu bir şart. Malum her çocuk ayrı bir dünya. Başka bir dans.
2- Her işin başı sevgi!
Çocuk-ebeveyn ilişkisinin temelinde güven ilişkisi yatıyor. Bu güven de sıcak ve duyarlı bir duygusal bağla kuruluyor. Bu duygusal güven bağı olmadan sağlıklı bir ruhsal gelişim neredeyse imkansız. Sadece duygusal bağ deyip geçmemek gerek zira ebeveynle çocuk arasında sıcak bir duygusal bağ kurulmadığı zaman uzun vadede zihinsel ve davranışsal sorunlar da baş gösgteriyor. Her işin başı sevgi dersek sanırım çok abartmış olmayız. Bu anlamda daha çocuk doğmadan onunla diyalog arayışı, doğum sonrası gözle, gülücükle, sözle diyalog sağlıklı gelişimin olmazsa olmazı. Çiçekler bile gülümsemeye, sözlü diyaloğa karşılık verirken elbette yeni doğan bebeklerin bu sıcak diyaloğa karşılıksız kalmasını bekleyemeyiz.
3-Gündelik hayatın rutini önemli!
Etkin ebeynliğin temelinde gündelik hayatın rutini yatıyor. Gelişimin özellikle ilk yıllarında en temel ihtiyaç çocukların hayatında belli bir gündelik rutinin olması. Bu anlamda çocukların okulöncesi dönemde mümkün olduğu kadar düzenli bir gündelik hayatının olmasına önem vermek gerekiyor. Uyku ve yemek rutini bunun en önemli ayağı. Uyku saati, yemek saati, oyun saati oldukça ciddi bir şekilde planlanıp uygulanmalı. Burada anahtar kelime rutin, yani tutarlılık. Çocuğun hayatında ve etrafındaki insanlarda da aynı rutin önemli. Çocukların hayatına giren yetişkinlerin sık sık değişmesi, gündelik rutinin kaosa dönüşmesi kaçınılması gereken noktalar.
4-Doğuştan itibaren kitap okuyun!
Çocuklar üzerine yapılan araştırmalarda kesin olan bir diğer nokta da çocuklarla kitaplar üzerinden kurulan diyaloğun önemi. Evet bebeklere, daha çocuk doğduğu ilk günden itibaren kitap okumak onların zihinsel gelişimi için yapacağımız en büyük yatırım. Bu konuya bu köşede daha evvel detaylı bir şekilde değindiğim için burada kısa geçiyorum. Ama okuyun, diyorum. Onlarla beraber okuyun. Kitabın ne olduğu önemli değil. Ne yazdığı da çok önemli değil. Önemli olan çocuklarla kaliteli zaman paylaşımı, yani diyalog.
Not: Bu yazıyı aslında üç hafta evvel rapor ilk çıktığında yazmıştım. Ama maalesef 15 Temmuz felaketi nedeniyle yazı bu güne kaldı.
Paylaş