Didim dolup taştı, çatlama noktasına geldi..

30 Temmuz 2014

Haberin Devamı

Didim ilçesi, şöhretleri kendilerinden önce giden Kuşadası, Bodrum, Marmaris üçgeninin ortalarında bir yerde kalır..

Kuşadası’ndan sonra Ege’nin en eski tatil beldesidir..

Bizim ahalinin deniz hakkında pek fikir sahibi olmadığı zamanlarda; yani 1950’lerin sonu ile 1960’ların soru arasında kalan yıllarda yeni yeni adı duyuluyordu..

Kuzey’de Erdek, Ortada Kuşadası, biraz güneyinde Didim..

İnsanlar baktılar ki “marul tarlaları içinde çardak kurup altında oturmaktan başka” da tatil alternatifleri var.. Bilhassa deniz denen şey.. Hem sıcak.. Hem içine girip çimiyorsun.. Hem de hamam parası vermiyorsun..

Haberin Devamı

Deniz kenarı beldelere çekingen çekingen inmeye başladılar..

***

Didim’in tatil için yaratıldığını TC kimliği sahibi olanlardan evvel İngilizler keşfetmişti..

İngilizler dedimse, Kraliyet Ailesi’nin seyislerini, hizmetçilerini filan kastetmiyorum.. Benim söz ettiklerim bildiğin fukara İngiliz..

Ayıkken futbol takımının peşinde koşan, maçı seyretmekten çok karşı takımın taraftarı ile yumruklaşmaktan zevk alan, iki teneke kutu ile diskoda sabaha kadar tepinen, geceyi kimin koynunda geçirdiğinden haberi olmayan İşçi sınıfının şuursuz bireyleri..

Onlar Didim’de mal mülk sahibi olunca “bütçe yetersizliği” konusunda onlardan geri durmayan bizim ahali de peşlerine takıldı..

Didim böyle böyle dolmaya başladı..

SİTE CENNETİ DİDİM

Adına “Ege Bölgesi” dediğimiz yiğidin devlet memuru ile harman olduğu bu yerlerde Didim’den rafa fazla site yapılan bir tatil beldesi yoktur..

Tatil yerindeki sitelere “adettendir” hafif isimler konur.. Çiçek isimleri gibi mesela.. Çiçek adı yetişmez.. Kiraz gibi, kayısı gibi hoş isimli meyveler girer sıraya.. O da yetmezse sebze isimleri..

Haberin Devamı

Didim’in tatilcileri kurdukları sitelerle koydukları meyve ve sebze isimlerine en az iki tur attırmışlar.. Orkide Sitesi.. Orkide Bir Sitesi.. Orkide İki Sitesi.. Beyaz Orkide Sitesi..

Dayı oğlum Raşit’in oradaki sitelerden birinde evi olduğundan her yaz bir iki kez Didim’e uğrarım.. Ufacık bir beldeyken devasa bir ilçe merkezine dönen Didim’deki değişiklikleri böylece takip ederim..

Plajlarını, lokantalarını, alış veriş edilen yerlerini bilirim..

Birinciye gelen tesbitim de şudur.. Didim’in tatilcisi Ege’nin en kalendermeşrep tatilcisidir.. Televizyon reyting ölçümlerinde adı geçen “CD kategorisinin” bire bir karşılığıdır..

Bodrum’da bir mülk edinip de “Buraların kralı benim” havasına giren İstanbul tatilcisine hiç benzemez.. İngiliz asıllı yerliler dahil, herkes sebzesini meyvesini Pazar yerinden tedarik edin..

Haberin Devamı

Denize “halk plajı” olarak açılan yerlerden girer.. Arabalarını evlerine yakın yerlere, göz önünde park ederler..

***

Didim’in tatilci kadınları denizden çıkar çıkmaz “akşam hazırlığı” için kuaföre koşturmaz.. Kimse çevresindekilerle kıyafet yarıştırmaz..

Akşam yemeği için ailece bir kebapçıya girildiğinde “bir gören olacak mı?” tedirginliği yaşanmaz..

Koçundan Sabancısına, Boynerinden Eczacıbaşısına kadar İstanbul’un “kaymak tabakası” sayılan zengin ailelerinden bir Allahın kulu buralarda görünmez..

Zaten görünseler biterler..

O saat aforoz edilirler.. Manav tezgâhındaki Salihli Kirazı’nın içine karışmış taze bakla tanesi muamelesi görülürler..

Maazallah! Ne kadar tatil yeri haber bülteni gibi çıkan gazete ilavesi, hafta sonu dergisi varsa buralara tek kare fotoğrafları girmez.. Gayr-i resmi olarak, cemiyet hayatından (!) aforoz edilmiş sayılırlar..

Haberin Devamı

Cenaze namazları kılınmaz demeyeyim ama Nişantaşı’ndaki Teşvikiye Camii’ne bile kabul edilmezler..

HALKA KARŞI VATANDAŞ

Bu yaz Didim kendini aştı.. Bizim ahalide nasıl bir “tatil ihtiyacı” baş gösterdiyse artık.. Ramazan’ın bitimini bekleyen kim varsa, son iftarını yapar yapmaz buralara koşturmuş..

Yollar, lokantalar, plajlar adam almıyor..

Bizim dayıoğlunun kaldığı site bin daireli.. (Evet, Antik Yunan’daki kimi site denen şehir devletleri bundan küçüktü..) bir tane otomobile park yeri bulamazsın..

Yönetim koca bir park yeri yaptırmış.. Arabanı götürüp bırakıyorsun.. Günde bir lira park parası alıyorlar.. İstanbul’da otopark değnekçisine 20 lira bahşiş verirken “beğenmeyip burun kıvırır mı acaba” diye kompleks yapan İstanbul ahalisine göre bir lira hiçbir şey..

Haberin Devamı

Lakin Didim’in tatilcisine göre büyük para.. Ayda otuz lira eder ki o otuz lirayla en azından sekiz dokuz karpuz alırsın.. İçini yersin, çekirdeğini de çitlersin..

Niye versin bir lira park parasını? O zaman boş yer aramaya devam..

Bu bayram boş park yeri bir kenarda dursun, tatilci denize girerken üç beş metrelik boş yeri bulamaz olmuş..

Hani halka açık plaja gidiyorsun da havlunu neyim yere sererekten güneşe karşı pozisyon alıyorsun.. Isınıp haşlanacaksın ki denize girdiğinde “coooss” diye ses çıksın..

İşte o havluları koyacak üç beş metrelik yer yok..

Havlu bu.. Yere yayılır.. Kat çıkamazsın ki.. O zamanda yer bulamayan tatilciler varsa arabalarıyla, yoksa yaya olarak plaj plaj dolanıyorlar..

***

Allah selamet versin.. Günaydın gazetesinde çalışırken Çetin Mete ağabeyimizin attığı bir haber başlığı vardı.. Sonra tekrarlana tekrarlana klişe haline geldi.. Hatta fıkraları yapıldı.. O başlık bu bayram Didim’de gerçek oldu..

“Halk plajlara hücum etti, vatandaş denize giremedi..”

Plajlarda bir havluluk yer bulamayan vatandaşın mağduriyeti belediyeye şikâyet olarak ulaştı.. Belediyeciler de çareyi “belediye hoparlörlerinden” halka anons yapmakta buldular..

“Sayın Didimliler, Sevgili misafirler..

Halka açık plajlarda yer kalmadığından bugün denize çıkılmaması önemle rica olunur..”

Bu anonsa halktan kulak veren oldu mu? Mağdur vatandaş kendine bir havluluk yer bulabildi mi? Orasını bilemiyorum.. Çünkü ben anonsa uyup, plaja inmedim..

Yazarın Tüm Yazıları