Sedef Batı

Pıhtı atmaya bağlı ölümler neden bu kadar sık yaşanmaya başladı?

31 Mayıs 2024
Son dönemlerde birçok sanatçının 'pıhtı atması' nedeniyle hayatını kaybettiği ya da yoğun bakıma kaldırıldığı haberlerini çok sık duymaya başladık. Kendi çevremizden de duyduğumuz benzer haberlerin ardı arkası kesilmiyor. Neredeyse bir salgın haline gelen bu ciddi sağlık sorununda yaşanan artışın nedeni ne? Neden çok genç yaşlara kadar indi? Pandeminin etkisi var mı? Nasıl korunacağız?

Geçtiğimiz yıl beyin damarında pıhtı atması sonucu günlerce yoğun bakımda kalan Yeşilçam’ın efsane ismi Kadir İnanır, bu yıl mart ayında yine aynı sebepten dolayı felç geçirdi. Popstar Mehtap Yılmaz, pıhtı atması sonucu kısmi felç geçirdi. Ünlü oyuncu Nuri Alço da beynine pıhtı atması sonucu hastaneye kaldırıldı.

Sadece ünlüler dünyasında değil kendi çevremizde de pek çok insanın benzer nedenlerle hastaneye kaldırıldığı ya da yaşamını yitirdiği haberlerini alıyoruz.Üstelik artık bu durum çok genç yaşlarda da görülmeye başlandı.

Pıhtı, akciğerlere, beyne, kalbe, böbreklere ve diğer organlara atabiliyor ve çok ciddi komplikasyonlara neden olabiliyor.

Peki koronavirüs geçirenlerin uzun vadede 'pıhtı atma' riski var mı?
Hareketsiz yaşamın ve sağlıksız beslenme ne kadar sorumlu?Neden gençlerde de sık görülmeye başlandı?Pandeminin etkisi var mı?
Tehlikeli boyuta gelmeden anlamak ve önlem almak mümkün mü?
Kimler daha çok risk altında? 

İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Aytaç Karadağ ile pıhtı salgını ile ilgili aklımızı kurcalayan tüm sorularımıza yanıt verdi.

Yazının Devamını Oku

Aman dikkat! Bu hastalık klasik büyüme ağrısı ile karıştırılıyor...

29 Mayıs 2024
11 yaşındaki Ivie Adams’ın bir süredir yaşadığı ağrıları ailesi klasik büyüme ağrısı sandı ancak küçük kızın yaşadığı ağrılar aslında nadir görülen bir kanserden kaynaklanıyordu. Çocuklarda özellikle ergenlik öncesi büyüme ağrısı çok sık yaşanan bir durum fakat bazen olduğu çok ciddi hastalıkların bir belirtisi olarak da karşımıza çıkabilir.

Peki çocuklarda hangi ağrılar önemsenmeli?
Büyüme ağrısı neden yaşanır ve bu normal mi?
Hangi yaş gruplarında daha sık görülür?
En çok hangi bölgelerinde ağrı hissedilir?
Hangi hastalıklar büyüme ağrılarıyla karıştırılabilir? Hangi ağrıları dikkate almalıyız?

Bu soruların cevabını Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi Uzmanı Dr. Funda Tekkeşin’yan almadan önce Ivie’nin hastalığını, teşhisi ve tedavi sürecinde yaşadıklarını dinleyelim.

BÜYÜME AĞRISI SANDILAR KANSER ÇIKTI

11 yaşındaki Ivie, ilk olarak geçen mayıs ayında bacağındaki ağrı hissetmeye başladı. Ailesi küçük kızın yaşadığı ağrıların

Yazının Devamını Oku

Arabanızın içi klozet kapağından 4 kat daha kirli... Cansız yüzeyde uzun süre kalıyor

23 Mayıs 2024
Arabanızı ne sıklıkla yıkatıyorsunuz ya da temizliyorsunuz? Aracınız gözünüze çok kirli gibi görünmese de sizin gözle göremediğiniz bakterilerle dolu olabilir ve sizi hasta edebilir. Uzmanlar arabanızın içinin klozet kapağından bile daha kirli olabileceği konusunda uyarıyor.  Araçların temizliği konusunda nelere dikkat etmemiz gerektiğini Eenfeksiyon hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Alper Şener ile konuştuk.

GÖZLE GÖREMEYECEĞİMİZ BAKTERİLERLE DOLU

Oto yıkamadan yeni gelen mis gibi kokan aracınız gerçekten göründüğü kadar temiz olmayabilir. İşini çok iyi ve temiz yapan oto yıkamacılar da ver elbette ama bazı yerlerde aracı temizlemek için kullandıkları bezleri gün içerisinde tekrar tekrar kullanılıyor, aynı bezle yüzlerce aracı temizliyor olabilirler. Bu da tekrarlayan enfeksiyonlara ve hastalıklara davetiye çıkarabilir.

EN KİRLİ OLAN YER: SÜRÜCÜ KOLTUĞU

Daily Mail’de yer alan bir haber Avrupa'da yaklaşık 200 lokasyonda otomobil parçaları ve aksesuarları distribütörü olan bir firmanın yaptığı araştırmanın detaylarına paylaştı. Bu konudaki korkunç gerçeği gözler önüne seren araştırma ekibi üç farklı arabanın iç kısmından örnekler aldı ve fotoğrafları ile birlikte yayınladı.

Yapılan incelemeye göre sürücü koltukları, tuvaletten neredeyse dört kat daha yüksek düzeyde hastalığa neden olan bakteriler barındırıyor. Bunu el freni, iç kapı kolları ve vites kolu takip ediyor.

Dr Deborah Lee, Daily Mail’e yaptığı açıklamada

Yazının Devamını Oku

Eyvah ayaklarım büyüyor!

21 Mayıs 2024
Çoğu insan yetişkinlik döneminde ayaklarının büyüdüğünü fark eder ama anlam veremez. "Ayaklarım nasıl bu kadar büyüdü? Ben yıllardır hep aynı numara ayakkabı giyiyorum, neden ayakkabılarım sıkmaya başladı ki?” diye kendi kendimize sorarız. Yaşlandıkça ayak numaramızın değişmesi normal bir durum mu? Peki yıllardır aynı olan ayak numaramız neden büyümeye başlar? Podolog İrem Bektaş ile konuştuk.

Ergenlik döneminden sonra kemik gelişimi tamamlandığı için ayak numaralarımız da o yaştan sonra fazla değişmez diye biliriz. Ergenlik çağında başlayan boy uzaması 20'li yaşların başında durur ancak ancak ayaklarımız genellikle büyümeye devam eder. Royal College of Podiatry'e göre, tek bir günde bile ayaklarımızın boyutu dalgalanıyor ve yarın numara kadar genişleyebiliyor.

Obezite salgını nedeniyle artık daha ağırız ve kısmen ergenlik döneminde ayak büyümesini de hızlandırabilen çocukluk döneminde daha iyi beslenme nedeniyle daha uzunuz. Bu sadece bireysel ayak ölçüleri için de geçerli değil.

Washington Post’a yer alan habere göre, 2017 yılında ülkemizde yapılan bir araştırma, kilo almanın ayak büyüklüğü üzerindeki etkisinin tersine çevrilebileceği ortaya attı. Obezite nedeniyle tüp mide ameliyatı olan erkek ve kadın hastaların ameliyatlarından bir yıl sonra da ayakkabı numaralarında azalmanın devam ettiğini ortaya atıldı.

Yaşlandıkça ayaklarımızın büyümesi normal mi? Herkesin yaşadığı bir durum mu?

Yaş aldıkça ayaklarımızın hafifçe büyümesi normal bir durum olduğunu söyleyen Podolog İrem Bektaş, bunun nedenlerini şöyle sıraladı:

Ayak kemiklerinin genişlemesi

Yağ pedi yapısında değişiklik

Yazının Devamını Oku

Daha az yersek daha mı uzun yaşarız? 'Uzamış açıklarda hücreler kendini yeniliyor'

15 Mayıs 2024
Beslenme tarzının uzun yaşam üzerinde etkili olduğunu, sağlıklı ve iyi beslenmenin yaşam kalitesini artırdığına dair haberleri çok sık duyuyoruz. Bugüne kadar yapılan pek çok araştırma uzun ömürlü olanların ortak noktalarının düşük kalorili beslenmelerine bağlıyor. Uzmanlar bu nedenle herkesin hayali olan uzun ömrün anahtarlarından birinin az yemek ve sağlıklı kiloda kalmak olduğunu söylüyor. Peki bu bilgi gerçekten doğruluğu kanıtlanmış bir bilgi mi? Gerçekten daha az yemek yiyen daha mı uzun yaşıyor? Geriatri Uzmanı Prof. Dr. Berrin Karadağ ile konuştuk.

“Bir laboratuvar faresini diyete sokup kalori alımı %30-40 oranında azaltılırsa, ortalama yüzde 30 daha uzun yaşar. Burada kalori kısıtlaması, hayvanın yetersiz beslenmesine neden olacak kadar aşırı değil, ancak bazı önemli biyolojik değişiklikleri tetikleyecek kadar agresif olmalıdır.”

Bilim insanları bunu ilk kez 1930'larda keşfetti. Son 90 yılda maymundan solucana kadar çeşitli türler üzerinde de bu araştırmalar tekrarladı. Daha sonraki çalışmalar da kalori kısıtlaması uygulanan hayvanların çoğunun kansere ve yaşlanmaya bağlı diğer kronik hastalıklara yakalanma olasılığının daha düşük olduğunu buldu. Yapılan tüm araştırmalara rağmen uzmanlar hala bunun nasıl çalıştığını ve tüketilen kalori miktarı mı yoksa bunların yenildiği zaman aralığının mı daha önemli olduğunu tartışıyor.

Daha az yemenin insanların daha uzun yaşamasına da yardımcı olup olamayacağı hâlâ sinir bozucu derecede belirsiz.

Kalorileri alımını azaltmak neden ömrü uzatır?

Neden daha az yemenin bir hayvanın veya insanın daha uzun yaşamasına neden olacağı tam olarak bilmiyor ancak bu konuda birçok hipotezin evrimsel bir eğilimi var. Vahşi doğada hayvanlar, tıpkı insan atalarımızın yaşadığı gibi, bolluk ve kıtlık dönemleri yaşarlar. Bu nedenle, insan biyolojisi yalnızca bolluk mevsimlerinde değil, aynı zamanda yoksunluk mevsimlerinde de hayatta kalmak ve gelişmek için gelişti.

Bu konuda ortaya atılan teorilerden biri, hücresel düzeyde kalori kısıtlamasının hayvanları fiziksel stres faktörlerine karşı daha dayanıklı hale getirdiği yönünde. Örneğin, San Antonio'daki Texas Üniversitesi Sağlık Bilimleri Merkezi'nde hücresel ve bütünleştirici fizyoloji profesörü James Nelson, kalori alımı kısıtlanan farelerin toksinlere karşı daha fazla dirence sahip olduğunu ve yaralanma durumunda daha hızlı iyileştiğini söyledi.

Yazının Devamını Oku

Günde 5 saat ayakta durmamız gerekiyor! Metabolizmayı hızlandırıp kilo yönetimini sağlıyor

14 Mayıs 2024
Günde kaç saatinizi oturarak, kaç saatiniz ayakta geçiyor? Ortalama kaç saat uyuyorsunuz? Eğer siz de masa başı çalışanlardan biriyseniz muhtemelen gününüzün büyük bir kısmını oturarak geçiriyorsunuz. Çoğumuz günde yaklaşık 10-12 saatimizi iş yerinde bilgisayar başında ve TV karşısında geçiyoruz. Uykuda geçen süreyi de üstüne ekleyince günde ortalama 19-20 saat hareketsiz kalıyoruz. Bu hareketsiz yaşam da pek çok sağlık sorununa davetiye çıkarıyor.

Daily Mail’de yer alan habere göre Avustralya'daki bilim insanları bir günümüzü ne kadar oturarak, uyuyarak, ayakta durarak ve egzersiz yaparak geçirmeniz gerektiği konuşunu araştırdılar.

Gün içinde daha kısa oturma süresi ve ayakta geçirilen zamanın daha fazla olması, fiziksel aktivite ve uyku, kardiyometabolik sağlığımız için oldukça önemli.

Uzmanlar yıllardır günün büyük bir bölümünde hareketsiz kaldığımızı, bu durumun kilo alımı, tip 2 diyabet, kanser ve hatta erken ölüm gibi birçok sağlık sorununa yol açabileceği konusunda uyarıda bulunuyordu. 

GÜNDE EN AZ 5 SAAT AYAKTA DURMAMIZ GEREKİYOR

Avustralya'da yapılan bu araştırma, 'optimum' sağlık için günde en az beş saat ayakta durmanın hayati önem taşıdığını öne sürüyor. Araştırmacılar, sağlıklı bir kalbe sahip olmak ve onu korumak için her gün ne kadar süre oturarak, uyuyarak, ayakta durarak ve egzersiz yaparak geçirmemiz gerektiğini tam olarak keşfettiklerine inanıyorlar. 

Araştırmacılar, spor salonunda egzersiz yapmak veya tempolu yürüyüş yapmak gibi yoğun egzersizlere günde iki saatten biraz fazla zaman ayrılması gerektiğini, ev işleri yapmak veya akşam yemeği hazırlamak gibi hafif egzersizler için de aynı şekilde 2 saat ayırmak gerektiğini söyledi.

Konu uykuya gelince,

Yazının Devamını Oku

Yeni trend alt kirpikleri cımbızla alma! Amaç ‘cat eye’ efekti...

9 Mayıs 2024
Son zamanlarda, 'cat eye' yani çekik göz efekti için alt kirpikleri cımbızla alma veya makasla kesme trendi bazı kadınlar arasında oldukça popüler hale geldi. Güzellik uğruna sağlığını hiçe sayan bu insanlar kendilerine ne yaptıklarının farkında bile değiller. Bu tuhaf trendin tehlikelerini Güzellik Uzmanı Dermatolog Yasemin Fatih Amato ile konuştuk

Uzun, hacimli ve dolgun kirpiklere sahip olmak birçok kadının hayali… Bu kirpiklere sahip olmak isteyenler binbir çeşit ürün kullanırken bazıları da yeni moda olan çekik göz efekti için alt kirpiklerimi kesiyor ya da acı çekerek cımbızla alıyorlar.

Bu trendin göz ve kirpikler için birçok riski barındırdığının göz ardı edilemeyeceğini söyleyen Yasemin Fatih Amato ile alt kirpiklerimizin fonskiyonunu ve bu tuhaf trendinin tehlikelerini enine boyuna tartıştık.

Grafik: Harun Elibol

KİRPİKLER, GÖZLERİ TOZ, KİR VE DİĞER ZARARLI MADDELERDEN KORUR

Öncelikle kirpiklerimizin fonksiyonundan biraz bahseder misiniz?

Hem alt hem de üst kirpikler gözleri toz, kir ve diğer zararlı maddelerden korumak için önemli bir işleve sahiptir. Ayrıca gözleri güneş ışığından korumaya ve gözyaşlarının dağılmasını engellemeye yardımcı olurlar. Kirpikler ayrıca göz kapağının yağ bezlerinin salgıladığı yağı göz yüzeyine dağıtarak gözlerin nemli kalmasına yardımcı olur.

Yazının Devamını Oku

Aynı ortamda bulunan kadınların bir süre sonra aynı zamanda regl olmalarının altında ne yatıyor?

7 Mayıs 2024
“Yurttaki oda arkadaşlarımla aynı anda regl oluyoruz. Ofisteki tüm kızlarla bir müddet sonra aynı gün adet görüyoruz." Çoğumuz benzer şeyler yaşıyor ama bunun nedenini anlamıyoruz. Peki, böyle bir şey gerçekten mümkün mü? Yoksa bu sadece bir tesadüf mü? Uzmanlar ne diyor?

Her ne kadar bazı kadınlar birlikte aynı ortamı paylaştığı kadın arkadaşları ile bir müddet sonra aynı adet döngüsüne sahip olduğuna inansa da çoğu uzman bu konuda bir fikir birliği yok.

Kadınların aynı ortamda kaldığı kadınlarla adet döngülerinin birbirine yaklaştığı görüşünün ardında kadınların feromonlarının yakın mesafede birbiriyle etkileşime girdiği teorisi yatıyor ve birçok kadın bu teoriye inanıyor.

Washington Post’a konuşan Kaliforniya Üniversitesi'nde psikoloji profesörü olan Jeffrey Schank, bunun matematiksel bir tesadüf olduğunu düşünüyor.

Araştırmalar, yakın çevredeki kadınların aynı anda regl olmalarının gerçek deneyimlere dayandığını ama bunun yakınlıktan ya da herhangi bir biyolojik süreçten dolayı değil döngülerin istatistiksel özelliklerinden kaynaklandığını, evrimsel bir nedeninin olmadığını söylüyor.

ADET DÜZENSİZLİKLERİ BUNA NEDEN OLABİLİR

Kadınların her zaman aynı sıklıkta adet görmediğini, işte bu adet düzensizliklerinin bazen aynı ortamdaki kadınların adetleri birlikte görmelerine yol açabileceğini söyleyen Schank, "Döngülerin uzunluğu değişir, kadınlar düzenli bir programa göre adet görmez; birçoğu 28 günlük bir döngüye sahipken, diğerleri daha kısa, daha uzun veya çok düzensiz döngülere sahip olabilir.” dedi.

Aynı mekânı paylaşan kadınların birlikte âdet gördüklerine dair inanç,

Yazının Devamını Oku