Herkes pürüzsüz ve genç bir cilde sahip olmak istiyor. Kimse yaşlanmak istemiyor ve yüzünde çizgiler belirmeye başlayınca panik oluyor.
Kırışıklıklar için en basit çözüm olarak karşımıza botoks çıkıyor ama botoks için genel bir tabu vardır. 20’li yaşlarında botoks yaptırmak isteyen ‘yaşın küçük, kırışığın yok’ tepkisi ile karşılaşır ama pek çok uzman botoks ile en güzel sonucun genç hastalarda elde edildiğini söylüyor.
20'li ve 30'lu yaşlarındaki insanlar, kırışıklıkları durdurmak umuduyla giderek daha fazla botoks yaptırıyor. Bu uygulamaya önleyici botoks adı veriliyor. Ama işe yarıyor mu? Botoksun çeşitli kullanım alanları iyi araştırılmış olsa da, kırışıklıkları önlemek için uzun süreli kullanımına ilişkin geniş çaplı klinik araştırmalar yok. Bunu destekleyen kanıtlar genelde küçük çalışmalara dayanıyor ve genellikle ilacı satan şirketler tarafından finanse ediliyor.
Yine de birçok dermatolog ve plastik cerrah, botoksun bazı kırışıklıkların oluşmasını geçici olarak durdurabildiğini söylüyor. Dermatolog Ife J. Rodney, Washington Post’a yaptığı açıklamada cilt kırışıklıları ve botoks etkisini ilginç bir örnekle anlattı:“Genç cildi bozulmamış bir kâğıt parçası gibi düşünün. Kâğıdı buruşturmamak, buruşmuş bir kâğıdı tamamen düz hale getirmekten çok daha kolaydır.
Peki 20'li veya 30'lu yaşlarda botoks yaptırmak kırışıklıkların oluşumunu nasıl geciktiriyor?
Botoksa ince çizgiler ve kırışıklıklar belirmeden önce mi başlanmalı?
Önleyici botoks tedavileri kişinin genç görünümlü süresini uzatabilir mi?
BİZ HER BAYRAM BOŞANIYORUZ
Nedim K. (44)
Biz eşim ve iki oğlumla birlikte Samsun’da yaşıyoruz. Ailelerimiz ise iki farklı şehirde yaşıyor. Kayınvalidem ve kayınpederim bize yakın oldukları için sık sık ziyaretlerine gidiyoruz. Onları seviyorum ve asla saygıda kusur etmiyorum ama bayramlarda tatile gitmek ya da ara sırada kendi ailemle vakit geçirmek istiyorum.
Gel gelelim eşim ailesine "Bu bayram gelmeyelim" diyemiyor. "Sen her bayramı benim ailemle geçirsen memnun olur musun?" dediğimde "O başka" diyor. Neyi başka bal gibi aynı işte... Özetle biz her bayram boşanmaya karar veriyoruz, bayram geçince sinirimiz geçiyor unutuyoruz. Ta ki bir sonraki bayrama kadar...
BİZDE BAYRAM DEMEK KAVGA DEMEK
Melek S. (71)
Ben hayatımın en büyük hatasını farklı memleketten biri ile evlenerek yaptım. Evlendiğimiz ilk yıldan beri her bayram aynı sorunu yaşıyoruz. Bizim evde bayramın yaklaşması demek kavga gürültü ve dargınlık demek. Çocuklarım da bu yüzden küçüklükten itibaren bayramlardan nefret etti.
ÇAM KOZALAĞI PEKMEZİ
Yolda, sokakta, pazarda, hafta internet sitelerinde bile satılıyor, kullanan herkes öksürüğü şıp diye kestiğini iddia ediyor. Nedir bu şurubu efsane yapan şey?
Ahmet Akçay: Çam kozalağı pekmezi kalsiyum ve potasyum açısından zengin olan ve terpenler olarak bilinen uçucu yağlar bulunduru. Çam kozalağı olarak sıklıkla karaçam kozalağı (Pinus nigra) ve kızılçam kozalağı (Pinus brutia) kullanılır. Çamgiller familyasına ait bitkilerin yaprak, kozalak ve reçinelerinin çam yetiştirilen bölgelerde birçok hastalığın tedavisinde kullanılıyor.
Çam kozalakları akciğerleri nemlendirmek, öksürüğü kesmek ve ateşi düşürmek için kullanılıyor. Ayrıca farklı çam türlerinden elde edilen çam kozalaklarının anti-tümör, anti-inflamatuar, anti-bakteriyel ve antioksidan aktiviteye sahip olduğu belirtiliyor ancak çam kozalağının ürünlerinin faydaları hakkında literatürde yayınlanmış çalışma yoktur. Faydalı olduğunu söyleyebilmek için çalışmaların yapılmasına ihtiyaç var.
Fazla miktarda kullanılmasının yan etkiye neden olabilmesinden dolayı da öksürük kesici olarak tek başına kullanılmaması ve kullanılacaksa tamamlayıcı tedavi olarak uygun miktarlarda kullanılması gerekir.
Tüketici raporları fazla şeker tüketiminin ve aspartam gibi yapay tatlandırıcıların sağlık için iyi olmadığını söylüyor ancak ara sıra hepimizin canı tatlı bir şeyler istiyor.
Washington Post’a konuşan Houston'daki Suvida Healthcare'in direktörü Wesley McWhorter; bal, akçaağaç şurubu ve agavenin genellikle doğal ve daha sağlıklı seçenekler olarak öne sürüldüğünü ancak bunların sadece sıvı şekerler olduğunu, tüm ilave şekerler gibi bunların da alımının en aza indirgenmesi gerektiğini söyledi.
Aslında bir tatlı kaşığı bal, akçaağaç şurubu ve agave, 16 kalori ve 4 gram şeker içeren granül şekerden biraz daha fazla kaloriye sahiptir.
Bal ve akçaağaç şurubunun besin değerinin olmasına rağmen beyaz şekerin besin değeri neredeyse hiç yok. Bu da şekere göre bahsi geçen tatlandırıcılara hafif bir avantaj sağlıyor.
McWhorter, bu özel tatların gerçek avantajının size sunduğu lezzet olduğunu, belirli tariflere lezzetiyle katkıda bulunacağını, yiyeceklere lezzet katmak için daha az kullanmak gerektiği anlamına geldiğini söyledi.
Diyetisyen Nur Ecem Baydı Ozman, rafine şekere alternatif olarak besinleri tatlandırmak için tercih edilen bal, pekmez, akçaağaç şurubu, agave şurubu, stevia gibi tatlandırıcıların masum ya da şekersiz olduğunu düşündürerek gıdalara eklendiklerini, bu maddelerin doğal ya da bazen kalorisiz olmasının bu maddelerin eklendiği besinleri masum ya da kalorisiz yapmayacağının altını çizdi. Ozman, şeker veya şekere muadil bu maddelerin fazla tüketiminin sakıncalı olabileceği ve mutlaka kontrollü tüketilmesi gerektiğinin altını çizdi.
İşte doğal olduğunu düşündüğümüz o tatlandırıcılar ve içerikleri…
YOĞURT YİYENİN ÖMRÜ UZAR MI?
Bu sorumuza İç Hastalıkları uzmanı Aytaç Karadağ, bu konuda yapılan bir araştırmanın sonuçları ile cevap verdi.
“Yoğurt tüketiminin ölüm riskinin azalmasıyla ilişkili olup olmadığını değerlendirmek için ABD'li 82348 kadın ve 40278 erkekten oluşan çalışmada kadın grubu 1980'den 2012'ye, erkekler ise 1986'dan 2012'ye kadar takip edildi. Bu çalışmanın sonucuna göre düzenli yoğurt tüketimi kadınlar arasında uzun ömürle ilişkilendirildi. Aynı araştırmada, günde bir porsiyon yoğurdun fındık veya tam tahıllarla değiştirilmesinin kadınlarda ölüm riskinin azalmasıyla ilişkili olduğunu, tam tersine yoğurt yerine kırmızı et, işlenmiş et, süt veya diğer süt gıdalarıyla tüketilmesi ise daha yüksek ölüm oranıyla ilişkili olduğunu saptandı.”
Yoğurt tüketiminin ölüm oranı üzerindeki etkilerini bağırsak florasını düzeltmesi ve kemik sağlığı için kalsiyum, antioksidan özelliği olan magnezyum, selenyum ve çinko içermesi olduğunun düşünüldüğünü belirten Karadağ, ilave şeker ve aroma içermeyen ev yapımı yoğurdun uzun ömür konusunda sağlığa en faydalı olan yoğurt olduğunu sözlerine ekledi.
KEMİKLERİ GÜÇLENDİRİR Mİ?
Çocukken büyüklerimiz hep
VİTAMİN/ MİNERAL EKSİKLİKLERİNİZİ TAMAMLAYIN
Aslında en önemli şey güçlü bir bağışıklık sistemi oluşturmak… Bu da beslenme ile doğrudan alakalı. Öncelikle mutlaka vitamin ve/veya mineral eksiklikleriniz varsa bunları tamamlamalısınız.
D vitamini, B12, çinko, C vitamini hastalıklara karşı savaşan askerler gibi vücut savunmasında etkili ajanlardır. Bunların vücutta yeterli miktarda bulunması, hastalıklarla mücadele açısından çok önemli bir etki oluşturuyor. Varsa eksikliğinde buna yönelik beslenmek, gerekiyorsa takviye almak ve beslenmeye bütüncül olarak dikkat etmek gerekiyor.
TURUNÇGİLLER GÜNLÜK BESLENMEDE YER ALMALI
İlk olarak C vitamini eksikliği yaşamamak için mutlaka turunçgillerden tüketmelisiniz. Limon, portakal, mandalina günlük beslenmede yer alması gereken önemli C vitamini kaynaklarıdır.
ARA ÖĞÜNLERDE KURUYEMİŞ TÜKETİN
Kuru yemişler; özellikle kabak çekirdeği, badem, ceviz, fındık gibi yemişler B grubu vitaminlerinin yanında çinko da içermesi sebebiyle ara öğünlerde tüketilebilir.
TAVUK SUYU, KEMİK SUYU, PAÇA, İLİKLİ SU İLE HAZIRLANMIŞ ÇORBALAR İÇİN
Avi Grant-Noonan, 2007 yılında kızını dünyaya getirdi. Doğumdan sonra aylarca adet görmedi. Zaman içinde ara sıra kanamaları olduğunu fark etti. Belirtileri yıllarca sürdü ama jinekoloğu endişelenmemesi gerektiğini söyledi, Noonan'a aşırı tepki verdiğini hissettirdi.
Business Insider'a konuşan 38 yaşındaki Noonan, "Kendi sağlığımı ikinci plana atıyorum ama o zamanlar daha fazla çocuk istemiyordum, bu yüzden sorun yoktu. Ben de özel ihtiyaçları olan kızımın bakımına odaklandım” dedi.
36 KİLO VERDİ AMA BUNUN NEDENİNİ HER GÜN KOŞMASINA BAĞLADI
Noonan, o zamanlar rahim ağzı kanserini tarayan birkaç rutin smear testine gidemedi. 2017 ile 2018 yılları arasında yaklaşık 36 kilo verdi ancak bunu günde iki kez koşmaya başlamasına bağladı.
O ve kocası, 2017 yılında başka bir bebek sahibi olmaya karar vermişlerdi. Bunun için çabalamaya başladıkları için şaşırıyorlardı çünkü Noonan henüz 32 yaşındaydı ve zaten bir çocuğu olmuştu, yani bir sorun yoktu.
Noonan, 2019 yılında ikinci çocuğuna hamile kaldı ancak hamileliğinin 4. ayında düşük yaptı.
Noonan, o zamana kadar yaşadığı ve aklının bir köşesine yerleştirdiği semptomların ona bir nevi vücudu ile anlaması gereken bir şeyler ile ilgili haber verdiğini düşündü. “Kendimi iyi hissetmiyorum, bir şeyler oluyor. İşte bu kanserle yolculuğumun başladığı zamandı." dedi.
2021 yılında, 34 yaşındayken, anormal kanamasının ilk başlamasından 14 yıl sonra Noonan'a
1- PARMAK ÇITLATMAK KİREÇLENMEYE NEDEN OLUR
Bu konuda en bilinen efsanelerden biri parmak çıtlatmak ile ilgili… Çoğumuz parmaklarımızı farkında olmadan çıtlatırız. O duyduğumuz çıt sesi hoşumuza gider, hem eklerimizin hem de kendimizin rahatladığını hissederiz.
Bazıları için parmak çıtlatma gergin olunan anlarda başvurulan bir alışkanlıktır ama çevremizde muhakkak bizi uyaran ‘Aman o hareketi yapma eklemlerine zarar verir’ diyen birileri mutlaka olmuştur. Yıllar boyunca eklemleri bu şekilde çıtlatmanın parmak eklemi etrafındaki kıkırdağa zarar vereceği, ciddi zararlara yol açabileceği söylendi ancak bununla ilgili yeterince çalışma ve deney yoktu.
Bu hareket başkalarının sinirlerini bozabilir, ancak parmak eklemlerinizi çıtlatmak muhtemelen eklem problemlerini kötüleştirmez veya artrit (eklem iltihabı) olasılığını artırmaz.
Guardian’ın haberine göre eklemlerimiz sinovyal sıvı adı verilen jel benzeri bir madde ile yağlanır. Bir eklemi gerdiğinizde, bu sıvıyı içeren boşluk genişleyerek basınç düşüşüne neden olur. Bu da çözünmüş gazın hızla salınması ile bir patlama sesi yaratır. Bir kere bu hareketi yaptığınızda aynı eklemi hemen çıtlatamazsınız çünkü kabarcıkların tekrar o sıvıya karışması yaklaşık 20 dakika sürer.
Parmak çıtlatmanın kireçlenmeye neden olduğuna dair kesin bir bilimsel kanıt bulunmadığını, konu üzerinde yapılan birçok araştırma ve çalışmanın, parmak çıtlatmanın kireçlenmeye yol açmadığını gösterdiğini söyleyen Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Alperen Korucu, bu yaygın inanışın gerçekçi olmadığını şu sözlerle anlattı:
“Birçok insan, parmaklarını çıtlatmanın eklemlerindeki gaz kabarcıklarının patlamasıyla oluştuğunu düşünür ancak, bu kabarcıkların patlaması genellikle eklemlerde biriken sinovyal sıvının basıncının değişmesiyle gerçekleşir. Bu durum, eklem sağlığı üzerinde olumsuz bir etkiye sahip değildir ve kireçlenmeye yol açmaz. Sonuç olarak, bilimsel kanıtlar parmak çıtlatmanın kireçlenmeye neden olduğunu doğrulamamaktadır.”