Sedef Batı

Botoksu ne zaman yaptırmaya başlayalım? 20'li yaşlar çok mu erken? Çizgiler belirdikten sonra çok mu geç?

16 Nisan 2024
20’li yaşlarda botoks yaptırmak isteyene "Daha hiç kırışıklığın yok bu yaşta botok mu yaptırılır' denir, yüzümüzde azıcık çizgi belirse "Botoks için geç kalmışsın, kırışıklıklar yüzünde yer edecek" diye panik havası estirilir.Her kafadan bir ses çıkıyor ama dermatolog ve plastik cerrahlar, botoks yaptırmaya başlamak için en uygın zamanın ne zaman olduğunu söylüyor?

Herkes pürüzsüz ve genç bir cilde sahip olmak istiyor. Kimse yaşlanmak istemiyor ve yüzünde çizgiler belirmeye başlayınca panik oluyor.

Kırışıklıklar için en basit çözüm olarak karşımıza botoks çıkıyor ama botoks için genel bir tabu vardır. 20’li yaşlarında botoks yaptırmak isteyen ‘yaşın küçük, kırışığın yok’ tepkisi ile karşılaşır ama pek çok uzman botoks ile en güzel sonucun genç hastalarda elde edildiğini söylüyor. 

20'li ve 30'lu yaşlarındaki insanlar, kırışıklıkları durdurmak umuduyla giderek daha fazla botoks yaptırıyor. Bu uygulamaya önleyici botoks adı veriliyor. Ama işe yarıyor mu? Botoksun çeşitli kullanım alanları iyi araştırılmış olsa da, kırışıklıkları önlemek için uzun süreli kullanımına ilişkin geniş çaplı klinik araştırmalar yok. Bunu destekleyen kanıtlar genelde küçük çalışmalara dayanıyor ve genellikle ilacı satan şirketler tarafından finanse ediliyor.

Yine de birçok dermatolog ve plastik cerrah, botoksun bazı kırışıklıkların oluşmasını geçici olarak durdurabildiğini söylüyor. Dermatolog Ife J. Rodney, Washington Post’a yaptığı açıklamada cilt kırışıklıları ve botoks etkisini ilginç bir örnekle anlattı:“Genç cildi bozulmamış bir kâğıt parçası gibi düşünün. Kâğıdı buruşturmamak, buruşmuş bir kâğıdı tamamen düz hale getirmekten çok daha kolaydır.

Peki 20'li veya 30'lu yaşlarda botoks yaptırmak kırışıklıkların oluşumunu nasıl geciktiriyor? 
Botoksa ince çizgiler ve kırışıklıklar belirmeden önce mi başlanmalı?
Önleyici botoks tedavileri kişinin genç görünümlü süresini uzatabilir mi? 

Yazının Devamını Oku

Bayramda önce kimin ailesini ziyarete gideceğiz?

9 Nisan 2024
yarın bayram... Kimi tatile çıkıyor kimi ailesi ile vakit geçirmeyi tercihediyor. Aile ziyaretleri yapacak evli çiflerde bazen bayram öncesi bu konuda anlaşmazlıklar yaşanabiliyor. Özellikle aileleri farklı şehirlerde oturanlar için her bayram aynı tartışmanın fitili ateşleniyor. “Önce kimin ailesine gideceğiz?” İşte o evlerde yaşanan kavgalara birkaç örnek...

BİZ HER BAYRAM BOŞANIYORUZ

Nedim K. (44)

Biz eşim ve iki oğlumla birlikte Samsun’da yaşıyoruz. Ailelerimiz ise iki farklı şehirde yaşıyor. Kayınvalidem ve kayınpederim bize yakın oldukları için sık sık ziyaretlerine gidiyoruz. Onları seviyorum ve asla saygıda kusur etmiyorum ama bayramlarda tatile gitmek ya da ara sırada kendi ailemle vakit geçirmek istiyorum.

Gel gelelim eşim ailesine "Bu bayram gelmeyelim" diyemiyor. "Sen her bayramı benim ailemle geçirsen memnun olur musun?" dediğimde "O başka" diyor. Neyi başka bal gibi aynı işte... Özetle biz her bayram boşanmaya karar veriyoruz, bayram geçince sinirimiz geçiyor unutuyoruz. Ta ki bir sonraki bayrama kadar...

BİZDE BAYRAM DEMEK KAVGA DEMEK

Melek S. (71)

Ben hayatımın en büyük hatasını farklı memleketten biri ile evlenerek yaptım. Evlendiğimiz ilk yıldan beri her bayram aynı sorunu yaşıyoruz. Bizim evde bayramın yaklaşması demek kavga gürültü ve dargınlık demek. Çocuklarım da bu yüzden küçüklükten itibaren bayramlardan nefret etti.

Yazının Devamını Oku

Şifa niyetine tüketiyoruz ama gerçekten işe yarıyor mu? 'Öksürüğü kesmek ve ateşi düşürmek için kullanılıyor'

5 Nisan 2024
“Bak şundan içersen öksürüğün şıp diye kesilir” ya da “Sen şunu bir dene akşama ayağa kalkarsın…"Siz de hastayken etrafınızdakilerden benzer cümleler duymuşsunuzdur. Peki büyüklerimizden miras kalan bu karışımlar; eczaneden aldığımız ilaçlar kadar işe yarıyor mu? Besin Alerji Derneği Başkanı Alerji Uzman Prof. Dr. Ahmet Akçay ile birlikte bu karışımları tek tek mercek altına aldık.

 

ÇAM KOZALAĞI PEKMEZİ

Yolda, sokakta, pazarda, hafta internet sitelerinde bile satılıyor, kullanan herkes öksürüğü şıp diye kestiğini iddia ediyor. Nedir bu şurubu efsane yapan şey?

Ahmet Akçay: Çam kozalağı pekmezi kalsiyum ve potasyum açısından zengin olan ve terpenler olarak bilinen uçucu yağlar bulunduru. Çam kozalağı olarak sıklıkla karaçam kozalağı (Pinus nigra) ve kızılçam kozalağı (Pinus brutia) kullanılır. Çamgiller familyasına ait bitkilerin yaprak, kozalak ve reçinelerinin çam yetiştirilen bölgelerde birçok hastalığın tedavisinde kullanılıyor.

Çam kozalakları akciğerleri nemlendirmek, öksürüğü kesmek ve ateşi düşürmek için kullanılıyor. Ayrıca farklı çam türlerinden elde edilen çam kozalaklarının anti-tümör, anti-inflamatuar, anti-bakteriyel ve antioksidan aktiviteye sahip olduğu belirtiliyor ancak çam kozalağının ürünlerinin faydaları hakkında literatürde yayınlanmış çalışma yoktur. Faydalı olduğunu söyleyebilmek için  çalışmaların yapılmasına ihtiyaç var.

Fazla miktarda kullanılmasının yan etkiye neden olabilmesinden dolayı da  öksürük kesici olarak tek başına kullanılmaması ve kullanılacaksa tamamlayıcı tedavi olarak uygun miktarlarda kullanılması gerekir.

Yazının Devamını Oku

Doğal diye tükettiğimiz bal ve pekmez gibi besinler masum mu?

5 Nisan 2024
Tatlıyı, şekerli şeyleri çoğumuz seviyoruz ama fazla tüketimi hem kilo almaya hem de şeker hastalığı, karaciğer yağlanması gibi bir dizi sağlık sorunlarına neden olduğu için pek çok insan rafine şeker yerine doğal tatlandırıcıları tercih ediyor. Mutfağımızda en çok yer bal, akçaağaç şurubu, pekmez gibi doğal tatlandırıcılar bulunuyor. Peki, bu tatlandırıcıları gözümüz kapalı tüketebilir miyiz? Tamamen doğal ve sağlıklı diyebilir miyiz? Hem bu konuda yapılan araştırmaları inceledik hem de Diyetisyen Nur Ecem Baydı Ozman ile konuştuk

Tüketici raporları fazla şeker tüketiminin ve aspartam gibi yapay tatlandırıcıların sağlık için iyi olmadığını söylüyor ancak ara sıra hepimizin canı tatlı bir şeyler istiyor.

Washington Post’a konuşan Houston'daki Suvida Healthcare'in direktörü Wesley McWhorter; bal, akçaağaç şurubu ve agavenin genellikle doğal ve daha sağlıklı seçenekler olarak öne sürüldüğünü ancak bunların sadece sıvı şekerler olduğunu, tüm ilave şekerler gibi bunların da alımının en aza indirgenmesi gerektiğini söyledi.

Aslında bir tatlı kaşığı bal, akçaağaç şurubu ve agave, 16 kalori ve 4 gram şeker içeren granül şekerden biraz daha fazla kaloriye sahiptir.

Bal ve akçaağaç şurubunun besin değerinin olmasına rağmen beyaz şekerin besin değeri neredeyse hiç yok. Bu da şekere göre bahsi geçen tatlandırıcılara hafif bir avantaj sağlıyor.

McWhorter, bu özel tatların gerçek avantajının size sunduğu lezzet olduğunu, belirli tariflere lezzetiyle katkıda bulunacağını, yiyeceklere lezzet katmak için daha az kullanmak gerektiği anlamına geldiğini söyledi.

Diyetisyen Nur Ecem Baydı Ozman, rafine şekere alternatif olarak besinleri tatlandırmak için tercih edilen bal, pekmez, akçaağaç şurubu, agave şurubu, stevia gibi tatlandırıcıların masum ya da şekersiz olduğunu düşündürerek gıdalara eklendiklerini, bu maddelerin doğal ya da bazen kalorisiz olmasının bu maddelerin eklendiği besinleri masum ya da kalorisiz yapmayacağının altını çizdi. Ozman, şeker veya şekere muadil bu maddelerin fazla tüketiminin sakıncalı olabileceği ve mutlaka kontrollü tüketilmesi gerektiğinin altını çizdi.

İşte doğal olduğunu düşündüğümüz o tatlandırıcılar ve içerikleri…

Yazının Devamını Oku

Yoğurt ömrü uzatır mı? Kemikleri güçlendirir mi? Diyabeti önler mi?

24 Mart 2024
Yoğurdun sayısız faydasının olduğu bir gerçek ama 'Gerçekten kemikleri güçlendiriyor mu? Uzun ömür üzerinde etkili mi? Diyabet riskini azaltır mı? Market yoğurtlarının bir faydası yok mu?' gibi pek çok soru kafalarımızı karıştırmaya devam ediyor.Yoğurtla ilgili duyduğumuz bu ve benzeri bilgilerin ne kadarı doğru ne kadarı gerçek? Araştırmalar ve uzmanlar ne diyor? İşte 5 soruda yoğurtla ilgili duyduğumuz efsaneler ve gerçekler...

 

YOĞURT YİYENİN ÖMRÜ UZAR MI?

Bu sorumuza İç Hastalıkları uzmanı Aytaç Karadağ, bu konuda yapılan bir araştırmanın sonuçları ile cevap verdi.

“Yoğurt tüketiminin ölüm riskinin azalmasıyla ilişkili olup olmadığını değerlendirmek için ABD'li 82348 kadın ve 40278 erkekten oluşan çalışmada kadın grubu 1980'den 2012'ye, erkekler ise 1986'dan 2012'ye kadar takip edildi. Bu çalışmanın sonucuna göre düzenli yoğurt tüketimi kadınlar arasında uzun ömürle ilişkilendirildi. Aynı araştırmada, günde bir porsiyon yoğurdun fındık veya tam tahıllarla değiştirilmesinin kadınlarda ölüm riskinin azalmasıyla ilişkili olduğunu, tam tersine yoğurt yerine kırmızı et, işlenmiş et, süt veya diğer süt gıdalarıyla tüketilmesi ise daha yüksek ölüm oranıyla ilişkili olduğunu saptandı.”

Yoğurt tüketiminin ölüm oranı üzerindeki etkilerini bağırsak florasını düzeltmesi ve kemik sağlığı için kalsiyum, antioksidan özelliği olan magnezyum, selenyum ve çinko içermesi olduğunun düşünüldüğünü belirten Karadağ, ilave şeker ve aroma içermeyen ev yapımı yoğurdun uzun ömür konusunda sağlığa en faydalı olan yoğurt olduğunu sözlerine ekledi.

KEMİKLERİ GÜÇLENDİRİR Mİ? 

Çocukken büyüklerimiz hep

Yazının Devamını Oku

'Hastalık benden uzak dursun' diyenlere uzmanından 9 öneri

24 Mart 2024
Mevsin geçişlerinde soğuk algınlığı ve grip gibi hastalıklarda artış yaşanıyor. Bu dönemlerde bağışıklık sistemimizi çok daha güçlü tutmamız ve hastalıklara açık kapı bırakmamamız gerekiyor. Peki gripten korunmak için ne yiyip içelim? Nelere dikkat edelim? Diyetisyen Gülçin Işık, gripten korunmak için 9 öneri sıraladı.

VİTAMİN/ MİNERAL EKSİKLİKLERİNİZİ TAMAMLAYIN

Aslında en önemli şey güçlü bir bağışıklık sistemi oluşturmak… Bu da beslenme ile doğrudan alakalı. Öncelikle mutlaka vitamin ve/veya mineral eksiklikleriniz varsa bunları tamamlamalısınız.

D vitamini, B12, çinko, C vitamini hastalıklara karşı savaşan askerler gibi vücut savunmasında etkili ajanlardır. Bunların vücutta yeterli miktarda bulunması, hastalıklarla mücadele açısından çok önemli bir etki oluşturuyor. Varsa eksikliğinde buna yönelik beslenmek, gerekiyorsa takviye almak ve beslenmeye bütüncül olarak dikkat etmek gerekiyor.

TURUNÇGİLLER GÜNLÜK BESLENMEDE YER ALMALI

İlk olarak C vitamini eksikliği yaşamamak için mutlaka turunçgillerden tüketmelisiniz. Limon, portakal, mandalina günlük beslenmede yer alması gereken önemli C vitamini kaynaklarıdır.

ARA ÖĞÜNLERDE KURUYEMİŞ TÜKETİN

Kuru yemişler; özellikle kabak çekirdeği, badem, ceviz, fındık gibi yemişler B grubu vitaminlerinin yanında çinko da içermesi sebebiyle ara öğünlerde tüketilebilir.

TAVUK SUYU, KEMİK SUYU, PAÇA, İLİKLİ SU İLE HAZIRLANMIŞ ÇORBALAR İÇİN

Yazının Devamını Oku

2 kez yaptırdığı smear testi negatif çıktı ama tam 14 yıl sonra 3'üncü evre kanser teşhisi kondu

22 Mart 2024
Doğum sonrası uzun süre adet görmedi, anormal kanamaları oldu. Doktora gitti ancak jinekoloğu endişelerini yersiz buldu. İki kez yaptırdığı smear testi negatif çıktı ama ilk semptomları yaşadıktan tam 14 yıl sonra üçüncü evre rahim ağzı kanseri teşhisi kondu. Avi Grant-Noonan, HPV aşılarının önemine dikkat çekmek için yaşadıklarını herkesin duymasını istiyor.

Avi Grant-Noonan, 2007 yılında kızını dünyaya getirdi. Doğumdan sonra aylarca adet görmedi. Zaman içinde ara sıra kanamaları olduğunu fark etti. Belirtileri yıllarca sürdü ama jinekoloğu endişelenmemesi gerektiğini söyledi, Noonan'a aşırı tepki verdiğini hissettirdi.

Business Insider'a konuşan 38 yaşındaki Noonan, "Kendi sağlığımı ikinci plana atıyorum ama o zamanlar daha fazla çocuk istemiyordum, bu yüzden sorun yoktu. Ben de özel ihtiyaçları olan kızımın bakımına odaklandım” dedi.

36 KİLO VERDİ AMA BUNUN NEDENİNİ HER GÜN KOŞMASINA BAĞLADI

Noonan, o zamanlar rahim ağzı kanserini tarayan birkaç rutin smear testine gidemedi. 2017 ile 2018 yılları arasında yaklaşık 36 kilo verdi ancak bunu günde iki kez koşmaya başlamasına bağladı.

O ve kocası, 2017 yılında başka bir bebek sahibi olmaya karar vermişlerdi. Bunun için çabalamaya başladıkları için şaşırıyorlardı çünkü Noonan henüz 32 yaşındaydı ve zaten bir çocuğu olmuştu, yani bir sorun yoktu.

Noonan, 2019 yılında ikinci çocuğuna hamile kaldı ancak hamileliğinin 4. ayında düşük yaptı.

Noonan, o zamana kadar yaşadığı ve aklının bir köşesine yerleştirdiği semptomların ona bir nevi vücudu ile anlaması gereken bir şeyler ile ilgili haber verdiğini düşündü. “Kendimi iyi hissetmiyorum, bir şeyler oluyor. İşte bu kanserle yolculuğumun başladığı zamandı." dedi.

2021 yılında, 34 yaşındayken, anormal kanamasının ilk başlamasından 14 yıl sonra Noonan'a

Yazının Devamını Oku

Parmak çıtlatmak eklemlere zarar verir mi?

17 Mart 2024
Bugüne kadar eklemlerimiz ile ilgili pek çok şey duyduk, kimine inandık, kimini sorguladık ‘olmaz öyle şey’ dedik ama şimdi gerçekleri öğrenme zamanı. İşte eklem sağlığı ile ilgili bilinen 8 efsane…

1- PARMAK ÇITLATMAK KİREÇLENMEYE NEDEN OLUR

Bu konuda en bilinen efsanelerden biri parmak çıtlatmak ile ilgili… Çoğumuz parmaklarımızı farkında olmadan çıtlatırız. O duyduğumuz çıt sesi hoşumuza gider, hem eklerimizin hem de kendimizin rahatladığını hissederiz.

Bazıları için parmak çıtlatma gergin olunan anlarda başvurulan bir alışkanlıktır ama çevremizde muhakkak bizi uyaran ‘Aman o hareketi yapma eklemlerine zarar verir’ diyen birileri mutlaka olmuştur. Yıllar boyunca eklemleri bu şekilde çıtlatmanın parmak eklemi etrafındaki kıkırdağa zarar vereceği, ciddi zararlara yol açabileceği söylendi ancak bununla ilgili yeterince çalışma ve deney yoktu.

Bu hareket başkalarının sinirlerini bozabilir, ancak parmak eklemlerinizi çıtlatmak muhtemelen eklem problemlerini kötüleştirmez veya artrit (eklem iltihabı) olasılığını artırmaz.

Guardian’ın haberine göre eklemlerimiz sinovyal sıvı adı verilen jel benzeri bir madde ile yağlanır. Bir eklemi gerdiğinizde, bu sıvıyı içeren boşluk genişleyerek basınç düşüşüne neden olur. Bu da çözünmüş gazın hızla salınması ile bir patlama sesi yaratır. Bir kere bu hareketi yaptığınızda aynı eklemi hemen çıtlatamazsınız çünkü kabarcıkların tekrar o sıvıya karışması yaklaşık 20 dakika sürer.

Parmak çıtlatmanın kireçlenmeye neden olduğuna dair kesin bir bilimsel kanıt bulunmadığını, konu üzerinde yapılan birçok araştırma ve çalışmanın, parmak çıtlatmanın kireçlenmeye yol açmadığını gösterdiğini söyleyen Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Alperen Korucu, bu yaygın inanışın gerçekçi olmadığını şu sözlerle anlattı:

“Birçok insan, parmaklarını çıtlatmanın eklemlerindeki gaz kabarcıklarının patlamasıyla oluştuğunu düşünür ancak, bu kabarcıkların patlaması genellikle eklemlerde biriken sinovyal sıvının basıncının değişmesiyle gerçekleşir. Bu durum, eklem sağlığı üzerinde olumsuz bir etkiye sahip değildir ve kireçlenmeye yol açmaz. Sonuç olarak, bilimsel kanıtlar parmak çıtlatmanın kireçlenmeye neden olduğunu doğrulamamaktadır.”

Yazının Devamını Oku