Paylaş
Türkiye’de COVID-19 testi pozitif çıkanların toplam sayısı kaçtır? Her gün yapılan testlerde pozitif çıkanlardan yalnızca belirti gösterenler açıklanıyorsa, belirti göstermeyen COVID-19 vakalarının sayısı nedir? Bu kümelerin birbirine oranı nedir?
Koca, geçen haftaki basın toplantısında gazetecilerin bu yöndeki sorularını yanıtsız bırakmıştı. Ancak kendisinin geçen hafta sonu Habertürk’ün Ankara Temsilcisi Muharrem Sarıkaya’ya yaptığı bir açıklama sayesinde artık COVID-19 testi pozitif çıkanların sayısını genel hatlarıyla yanılmayacağımız bir çerçeve içinde –en azından- tahmin edebilecek durumdayız.
Sarıkaya soruyor: “Türkiye genelindeki testlerden pozitif çıkma oranı nedir?”
Sağlık Bakanı, bilgisayar ekranına girip yanıt veriyor:
“Nisan ayında testlerden pozitif çıkma oranı yüzde 20 idi, yani 5 kişiye test yapılmışsa biri pozitif çıkıyordu. Bu oran şimdi yüzde 10’a düştü.”
Dr. Koca ekliyor: “Ama illere göre farklılık gösterebiliyor. Örneğin, Ankara’da geçen hafta vaka sayısı Türkiye genelinin yüzde 24’ünü aştı. Bu hafta ise yüzde 12 seviyesine düştü. İstanbul’daki oran ise Türkiye’deki vaka sayısının yüzde 15’i seviyesinde.”
ORANLAMA GÜNDE 11 BİN VAKA VERİYOR
Sağlık Bakanı’nın geçen pazar günü yayımlanan bu açıklamasındaki kilit cümle “Testlerde pozitif çıkanların oranı yüzde 10’a düştü” ifadesidir.
Bu durumda bakanın verdiği orandan yola çıkarak, Türkiye’deki pozitif vakaların sayısını günlük bazda tahmin edebilmek pekâlâ mümkündür.
Bunu bir örnekle göstermeye çalışalım. Önceki akşam (salı) Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan günlük test sayısı 112 bin 421’di.
Eğer Koca’nın dediği gibi testlerin yüzde 10’unun pozitif çıktığını varsayarsak, bu durumda önceki gün test yapılan vatandaşlarımızdan muhtemelen 11 bin kadarının pozitif çıktığını, yani virüse yakalanmış oldukları sonucuna varabiliriz.
Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) “Klinik belirtilere bakılmaksızın laboratuvar testinin COVID-19 enfeksiyonunu doğruladığı kişi doğrulanmış COVID-19 vakasıdır” şeklindeki tanımını esas alırsak, yapacağımız objektif tespit, Türkiye’de önceki gün DSÖ tanımına uyan 11 bin yeni vaka çıktığıdır.
Bu sayı, kabul edelim ki, neresinden bakarsak bakalım bir hayli yüksek bir eşiğe işaret ediyor.
Salgının ilk patlak verdiği dönemde en yüksek eşiğe çıktığı, yani bir gün içinde en yüksek vakanın kayda geçtiği tarih 5 bin 138 vaka ile 11 Nisan günüydü. Kuşkusuz, o tarihte Türkiye’nin test kapasitesinin bugüne kıyasla sınırlı olduğu (11 Nisan’da 33 bin 170 test) dikkate alınırsa, yapılacak kıyaslamada belli bir ihtiyat payı bırakmak gerekir. Ancak böyle de olsa karşımızda ciddi bir durum var.
POZİTİF VAKALARIN YÜZDE 13’Ü SEMPTOMATİK
Şimdi konuya vaka-hasta ayrımı çerçevesinde yaklaşalım.
Sağlık Bakanlığı, önceki akşamki paylaşımında gün içinde yapılan 112 bin 421 testte 1.511 kişinin ‘hasta’ çıktığını, yani ‘pozitif’ olup aynı zamanda belirti de gösterdiğini açıkladı.
Madem testlerin yüzde 10’u pozitif çıkıyor ve bu durumda teorik olarak 11 bin 242 kişi pozitiftir, bunların 1.511’i belirti gösteren hasta ise kalan 9 bin 731 kişi ‘pozitif’ olup belirti göstermeyen vakadır.
Unutmayalım ki, bu kişiler ‘hasta’ kabul edilmeseler de taşıyıcı durumdadır. Daha önemlisi, Sağlık Bakanlığı’nın tedavi protokolleri uyarınca hastaneye yatırılmasalar bile bu kişilere Hidroksiklorokin ve/ya da Favipiravir ilaçları verilmekte ve sistem tarafından izleme altında tutulmaktadırlar.
O zaman şu sonuca varıyoruz. 6 Ekim günü tespit edilen pozitif vakaların yüzde 13.4’ü semptomatik, yüzde 86.6’sı ise asemptomatik çıkmıştır.
Sağlık Bakanlığı’nın verileri üzerinden geçen haftanın tablosuna da bakabiliriz. Geçen hafta açıklanan test sayılarının günlük ortalaması 111 bin 226, günlük yeni hasta sayısı ortalaması ise 1.430’dur. Bu rakamlar üzerinden gidersek, geçen hafta günlük pozitif vaka çıkma ortalaması 11 bin 122’dir ve bunun 1.430’u semptomatiktir. Toplam pozitif çıkanlar arasında asemptomatiklerin oranı yüzde 87.1 dolayındaydı.
İSTANBUL YİNE ÖN PLANA ÇIKIYOR
Bu vakaların bölgesel dağılımı konusunda bir veriye sahip değiliz. Buna karşılık Sağlık Bakanlığı, web sitesine koyduğu ayrıntılı günlük durum raporlarında vaka olmasa da ‘yeni hastalar’ın bölgelere göre dağılımını kamuoyuyla paylaşıyor.
En son paylaşılan 3 Ekim, yani geçen cumartesiye ait tabloda, o gün tespit edilen 1.502 yeni hasta içinde en büyük pay 336 hasta ile (yüzde 22.3) İstanbul’a gitmişti. Bunu 250 hasta (yüzde 16.6) ile Ankara, Konya ve Karaman’ın bulunduğu Batı Anadolu Bölgesi izliyordu. Güneydoğu Anadolu Bölgesi ise 138 hasta ile (yüzde 9.2) üçüncü geliyordu.
Burada dikkat çeken, Balıkesir, Çanakkale ve Trakya illerinin yer aldığı Batı Marmara Bölgesi’nin toplam 13 hasta ile (binde 86) salgından en az etkilenmiş görünen bölgeyi oluşturmasıdır.
Eylül ayının ortasında Ankara’nın içinde bulunduğu Batı Anadolu Bölgesi İstanbul’un önünde görünmekteydi. Örneğin, 15 Eylül günü toplam 1.741 yeni hastadan 438’i (yüzde 25.2) Batı Anadolu’dan, 198’i ise (yüzde 11.4) ise İstanbul’dan gelmekteydi.
İKİLİĞE SON VERME GEREĞİ
Sağlık Bakanlığı’nın yöntem değiştirerek pozitif vakalardan yalnızca belirti gösterenleri açıklamasının yarattığı tartışma sürüyor. Bakan, “yüzde 10” gibi bir oran vererek, aslında COVID-19 pozitif vakaların kamuoyuna duyurulan hasta sayılarının çok üstünde olduğunu kabul etmiş bulunuyor. Kamuoyu, açıklanan sayı üzerinden her akşam kendi tahminini yürütecektir, zaten yürütmektedir.
Bu durumda resmi rakamla kamuoyundaki tahminler arasında belirecek ikiliğe son vermek üzere DSÖ kriterlerine uygun bir şekilde laboratuvar onaylı bütün vakaların –belirti olup olmadığına bakılmaksızın- açıklanması, şeffaflığın gereği olduğu kadar, toplum olarak önümüzü görebilmemiz bakımından da elzemdir.
Paylaş