Paylaş
Darbe girişimine katılan iki tuğgeneral ve bir kurmay albay 15 Temmuz gecesi İkinci Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti’nin makam odasında bulundukları sırada, Huduti’nin emir subayı Binbaşı Sedat Kaya komutana sordu:
“Komutanım izin verin vurayım...”
Huduti, “Hayır, kan dökülmeden halledeceğiz” diye yanıtladı.
Sizce Orgeneral Huduti, Sedat Binbaşı’nın tetiği çekmesine engel olarak doğru mu yaptı, yoksa emir subayına “Vur” talimatı mı vermeliydi?
Malatya’da Birinci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmekte olan İkinci Ordu Komutanlığı darbe davası, askerlerin bir darbe girişiminde silah kullanma yetkisi dahil olmak üzere nasıl hareket etmeleri gerektiği konusunda yukarıdaki gibi yanıtı tartışmaya açık pek çok soruyu beraberinde getiriyor. Bu diyalog, İkinci Ordu Karargâhı’nda komutanla darbeciler arasında süren müzakere süreci sırasında yaşanıyor.
Binbaşı Sedat Kaya, olaydan tam üç gün sonra 19 Temmuz 2016 tarihinde “şüpheli” sıfatıyla Malatya Başsavcısı Ergül Yılmaz’a verdiği ifadede bu diyaloğu aktarırken, Orgeneral Huduti’ye birkaç kez “Komutanım, isterseniz bunları halledebiliriz” dediğini, komutanın ise kendisine “İkna suretiyle bunu halledelim” dediğini anlatıyor, “Bu nedenle biz zor kullanma yolunu seçmedik” diye konuşuyor.
Kalkışmanın hemen sonrasındaki bu ifadesinde Binbaşı Sedat Kaya pişmandır:
“Ben şu an burada bu konumda olmaktansa ölmeyi tercih ederdim, en azından şehit olurdum. Onları da öldürmüş olurdum. Bundan dolayı da doğrusu pişmanlık duyuyorum. Komutanımıza şunları temizleyebileceğimizi söylememe rağmen, komutanımız ‘güzellikle hallolmasını’ istiyordu, çok kan akabileceğini düşünüyordu. Bu sebeple buna yanaşmıyordu... Eğer komutanım bana emir verse idi, gözümü kırpmadan ölüme giderdim.”
Başsavcı Ergül Yılmaz, kendisini dinleyip dosyaya baktıktan sonra Binbaşı Sedat Kaya’nın serbest bırakılmasına karar vermiştir.
Gelgelelim Binbaşı Kaya, tam bir ay sonra Malatya Emniyeti Terörle Mücadele Şubesi tarafından FETÖ/PDY mensubu olduğu gerekçesiyle yeniden gözaltına alınmıştır.
Kaya, 19 Ağustos’ta Malatya Emniyeti’ndeki sorgulamasında benzer bir ifade vererek, şöyle konuşur:
“Ben gece boyunca Adem Huduti’ye ‘Komutanım emir verirseniz bunları derdest edebilirim ya da isterseniz bunları vururum’ dedim. Ancak Adem Huduti ısrarla ‘Bu iş kan dökülmeden halledilecek, ilk mermiyi siz sıkmayacaksınız’ dedi... Üç defa kendisine darbecileri ‘Derdest edelim ya da öldürelim’ dedim. Ancak kendisi bu olayı sulh yoluyla çözmeyi tercih etti. Bunun neticesinde süreç çok uzadı.”
Binbaşı Kaya, ertesi gün (20 Ağustos) hâkim huzuruna çıktığında ifadesini bir daha tekrarlar. Malatya Başsavcılığı’nın –bu kez- tutuklama talebinde bulunması üzerine Sedat Kaya 1. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından tutuklanmıştır.
Sedat Kaya, bu ifadesini büyük ölçüde geçen cuma günü Malatya’da davanın görüldüğü duruşma salonunda bir kez daha kayda geçirmiştir.
Aslında 15 Temmuz’u 16’sına bağlayan gece karargâhta meydana gelen hadiselerle ilgili anlatımlar incelendiğinde, Sedat Kaya’nın emir subayı olarak Huduti’nin yanından ayrılmadığını, hatta darbeci generallerle boğuşmaktan kaçınmadığını görüyoruz.
Sabah 03.14’te darbeci Kurmay Albay Bahadır Erdemli’nin elinden silahını almış, daha sonra diğer darbeci Tuğgeneral Serdar Sevgili’nin tabancasını da belinden almıştır. Ardından koridorda diğer darbeci Tuğgeneral Zeki Karataş’la boğuşmuş, bu sırada koruma astsubayı Karataş’ın belinden silahı almıştır.
Böylelikle her üç darbecinin silahları ellerinden alınmıştır.
Buradaki kritik soru, silahları alınan subayların o noktada neden derdest edilmedikleridir. Orgeneral Huduti, bunun yerine üç subayı nizamiyeyi tutan diğer darbeci subayları ikna etmeleri için kapıya göndermiştir.
İddianameye göre darbeciler nizamiyede kendi aralarında anlaşamayınca, bu kez temin ettikleri başka silahlarla yeniden Huduti’nin kapısına dayanmıştır.
Sedat Kaya bu kez Bahadır Erdemli’nin elindeki G-3 tüfeğini almıştır makam odasından içeri girmek istediği sırada. Sedat Kaya ise kendi cephesinde “Bizim derdest etmememizin nedeni emir komuta zinciriydi” savunmasını yapıyor.
İlginçtir ki, Binbaşı Sedat Kaya, geçen cuma günü mahkeme salonunda yazılı hazırladığı savunmasını okuduktan sonra ağustos ayında darbecileri vurmadığı için “pişman olduğu” yolundaki ifadesinden farklı bir çizgiye yönelmiştir:
“Vur emri için izin istedim. İzin vermedi. Biz onların kaç kişi olduklarını bilmiyorduk, erler kandırılmıştı. Vursaydım çok kan dökülürdü. Bugün anlıyorum ki, komutan doğru kararı vermiş.”
Binbaşı’ya iddianamede yöneltilen en önemli suçlama “imkân ve şartlar birkaç defa oluşmasına rağmen bu kişileri derdest etmemiş olması”dır.
Savcılık makamı, komutanı Huduti’nin kendisine bu konuda izin vermemiş olmasını yeterli bulmamıştır.
Başsavcı, Kaya’ya “Türk Ordusu’nun Başkomutanı olan Sayın Cumhurbaşkanı’nın televizyonlarda görüntülü yaptığı konuşmada gerekli emirleri verdiği halde bu emirlere riayet etmediği, bu suretle darbeye teşebbüs eden diğer şüpheliler ile birlikte hareket ederek darbe teşebbüsünde aktif rol aldığı ve FETÖ/PDY örgütü üyesi olduğu” suçlamasını da yöneltmiştir.
Sedat Kaya yedi aydır tutukludur.
Paylaş