Paylaş
Emekli askeri Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok, geçen 9 Eylül’de Sincan F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde ziyaret ettiği Emekli Hava Korgeneral Vural Avar’la olan sohbetinden aklında kalan çarpıcı diyaloglardan birini bu sözlerle aktarıyor.
Üçok, görüşmeden hemen sonra tuttuğu notlarda, Avar’ın “Sürekli eski söylediklerini tekrarladığını, isimleri unuttuğunu, koğuş arkadaşının ismini hatırlamadığını” belirtip, şöyle demiş:
“Çok zayıf ve kırılgan. Bu kışı çıkaramaz...”
Üçok’un geçen eylül ayındaki bu öngörüsü ne yazık ki tutmuştur. Vural Avar, geçen pazartesi akşamı Sincan’da kaldığı üç kişilik hücrede gözlerini kapatıp uykuya geçmiş, sonra uyanamamıştır. Sabah infaz memuru tarafından yapılan sayımda uyanmayınca, öldüğü anlaşılmıştır.
Sincan’da sessiz bir ölümle hayata veda etmiştir.
28 ŞUBAT DAVASINDA HÜKÜM GİYMİŞTİ
Gözlerini kapadığında, Vural Avar 28 Şubat Davası’nın hükümlüsüydü. Yapılan yargılama sonucu “Hükümeti vazife görmeye men etmek” suçundan müebbet hapis cezası almıştı. 19 Ağustos 2021 tarihinden bu yana hapisteydi.
Öncesinde, 28 Şubat soruşturması başladığında ilk olarak 12 Nisan 2012 tarihinde tutuklanmış ve yirmi ay kadar Sincan’da kaldıktan sonra 7 Kasım 2013 günü tahliye edilmişti. Ancak uzun bir yargılama sonucunda Yargıtay’ın kararı sonrasında kendisini yeniden Sincan’da demir parmaklıkların arkasında bulmuştu.
Son dönemde kendisini ziyaret eden herkesin üzerinde birleştiği görüş, 84 yaşındaki Vural Avar’ın hem fiziki hem de bilişsel olarak sürekli bir gerileme içinde olmasıydı. Örneğin, yakını olan bir emekli asker, geçen yaz yaptığı ziyareti aktarırken, şöyle konuşuyor:
“Eskiden inci gibi yazısı vardı. Bunu kendisine hatırlattığımda, artık kalemi tutamadığını, imzasını bile atamadığından şikayet etti. Camın arkasından konuştuğu sırada telefonu tutarken elinin titrediği çok barizdi. Kendisini artık idare edemeyecek durumdaydı. Anayasa Mahkemesi’nin onların başvurularını bu sonbaharda ele alacağını ümit ediyordu. Bu da olmayınca iyice çöktü. Asabileşme de başlamıştı.”
DEVLET HASTANESİNDEN ‘SAĞLIKLIDIR’ RAPORU ÇIKINCA
Yaşadığı son bir sorun, 25 Ekim’de koğuşta duş alırken düşüp iki kaburgasını kırmış olmasıydı. Bunun üzerine Sağlık Bakanlığı’na bağlı Ankara Şehir Hastanesi’ne yatırıldı. Bir hafta kadar bu hastanede kaldı. Kendisi gibi havacı olan eşi Emekli Albay Tuna Avar’ın hastanede kocasını görme talebine savcılık tarafından olumsuz yanıt verildi.
Avar ile temas eden bütün yakınları ciddi hafıza kaybı yaşadığı, konuşmalarının insicamlı olmadığı hususunda hemfikir olmakla birlikte, Ankara Şehir Hastanesi’nde yapılan tetkikler sonucunda kendisinin sağlıklı bulunduğu yolunda rapor çıktı.
Toplam beş profesör, beş doçent ve bir uzman doktorun imzasını taşıyan 22 Kasım 2022 tarihli bu raporda, Vural Avar hakkında “Cezasının infazının cezaevinde infazı halinde hayati bakımdan bir tehlike arzetmeyeceği, maruz kaldığı ağır bir hastalık olmadığı, hayatını yalnız idame ettirebileceği, ceza tehiri gerektirir bir hastalık olmadığı” belirtiliyor.
Bu tespitlerin ardından raporun son cümlesinde “T.C. Anayasası’nın 104/2-b maddesinde yazılı kocamışlık hali olduğu tıbbi kanaatine varılmıştır” deniliyor.
Kurul, kocamış olması, yani artık ihtiyarlamış olması dışında bir sorun görmemiştir. Doktorların atıf yaptıkları ilgili anayasa maddesi “Cumhurbaşkanı’nın Görev ve Yetkileri” başlığının altındadır. Bu maddede, Cumhurbaşkanı’nın yetkileri sıralanırken “Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebiyle kişilerin cezalarını hafifletir veya kaldırır” deniliyor.
Yani Ankara Şehir Hastanesi Kurulu, “Sorun Avar’ın kocamış olmasıdır. Bu durumda ceza tehirine biz yetkili değiliz. Konu Cumhurbaşkanlığı makamının takdirindedir” mesajını verip, topu Cumhurbaşkanlığı’na atıyor.
KAYGI DUYANLAR HAKLI ÇIKTI
Burada karşımıza çıkan birinci sorun, bir devlet hastanesinden verilen raporun içeriği ile kendisinin durumunu yakından izleyen insanların tanıklıklarının, gözlemlerinin uyuşmamasıdır. Tabii, bu rapordan bir ay bile geçmeden Avar’ın cezaevinde ölmesi, onun sağlığının gidişatından ciddi ölçülerde endişe edenleri haklı çıkarmıştır.
Ayrıca, yaşanan bu tablo karşısında “sağlıklıdır” şeklinde verilen raporun altına atılan imzaların bir bölümü açısından çok problemli bir durumun ortaya çıktığı da inkar edilemez. Konunun kamuoyunda sorgulanması kaçınılmazdır. Avar’ın avukatı Ümit Kara, kurul üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmuştur.
İLERİ YAŞTAKİ MAHKUMLARIN DURUMU YENİDEN DEĞERLENDİRİLMELİ
Tabii yaşanan bu hadiseden en azından bundan sonrası için çıkartmamız gereken bir ders var. Vural Avar’ın ölümünün, yaşlı mahkumların durumunun yeni bir bakışla ele alınması için kamuoyu ve bütün karar vericiler bakımından, göz açıcı bir uyarı olarak değerlendirilmesi gerekiyor.
28 Şubat Davası’nda mahkum olan, Avar’dan daha yaşlı ve sağlık durumları iyi işaretler vermeyen başka hükümlüler de var. Örneğin 90 yaşındaki olan eski Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ahmet Çörekçi, kendisinin halefi 86 yaşındaki Orgeneral İlhan Kılıç bunlar arasında sayılabilir.
Mesele yalnızca 28 Şubat davası hükümlülerini değil, cezaevlerindeki yaşı ilerlemiş bütün mahkumları yakından ilgilendiriyor. İleri yaşlarda cezaevi koşullarında geçirilen mahkumiyetlerin zorluklarını burada sıralayacak değiliz. Örneğin, bulundukları koğuşların temizliğinden de sorumlu olmaları, özbakımlarını tek başlarına yapmak durumunda kalmaları ciddi sıkıntılar yaratmaktadır. Hareketsizlikle birlikte fiziki dirençlerinin de azalmasıyla sağlıkları bir kısır döngü içinde her geçen gün daha da kötüye gitmektedir.
Herkes, yakın çevresinde ileri yaşlarda olan yakınlarının hayatlarını sürdürürken karşılaştıkları güçlükleri gözleyip, onların bu sıkıntıları cezaevi koşullarında yardım almadan göğüsleyip göğüsleyemeyecekleri sorusuna elini vicdanına koyup yanıt versin. O rapora imza atan hocalar da tabii...
‘HÂLÂ ÇOK AŞIĞIM EŞİME’
Vural Avar’ın ölümüne çok üzüldüm. Kendisini ve muhterem eşi Tuna Hanımı tanıma fırsatım olmuştu. Hürriyet muhabiri unvanıyla 1987 yılında Washington D.C.’ye ayak bastığımda, Avar tuğgeneral rütbesiyle ABD’nin başkentinde askeri ataşemiz olarak görev yapmaktaydı.
Kendisinin sonrasında da başarılı bir kariyeri oldu. Korgeneralliğe kadar yükselerek 1998 yılında kadrosuzluktan emekliye ayrıldı. Bu arada İzmir’deki NATO hava karargahının komutanlığını üstlendi. Emekliye ayrıldığında Genelkurmay Plan Prensipler Başkanlığı gibi oldukça kritik bir görevi yürütmekteydi. Bu pozisyonda Genelkurmay’ın bütün stratejik planlaması, kaynak kullanımı, dış ilişkiler, ulusal güvenlik belgelerinin hazırlanması gibi konulardan sorumluydu.
Askerliğini bir tarafa bırakıyorum. Kendisini son derece nazik, centilmen, çevresinde saygı uyandıran müstesna bir insan olarak tanıdım. Hep hoşlukla hatırladığım bir insandı. Maruz kaldığı suçlamaları izleyince, kendisinin hükümete karşı darbeye kalkışacak biri olduğuna hiç inanmadım.
Sonradan FETÖ’den hüküm giyen ya da yurtdışına kaçan bu örgüt bağlantılı yargı mensupları tarafından yürütülen ve deliller itibarıyla ciddi boyutlarda sahtecilik unsurları da içeren 28 Şubat davası çerçevesindeki mahkumiyetini de inandırıcı bulmadım.
Avar, bundan bir süre önce kendisini hastanede ziyaret eden CHP milletvekilleri Ali Haydar Hakverdi ve Sevda Erdan Kılıç’a “Yaşımdan ya da hastalıklarımdan dolayı değil, hiçbir suçumuz olmadığından tam bir kumpas davası yüzünden haklarımız elimizden alındığı için çıkmak istiyorum” demişti.
Milletvekillerinin Sözcü’den Başak Kaya’ya aktardıklarına göre, Avar’ın en büyük sıkıntısı, eşi Tuna Hanım’ın yanında olamamak, onun üzüntü çektiğini bilmekti. “Hala çok aşığım eşime. Ondan ayrı kalmayı ve onun üzülmesini istemiyorum” diye konuşmuştu.
‘TAYYARECİLER ASLA ÖLMEZ’
Vural Avar, önceki gün Kocatepe Camii’nde kılınan cenaze namazından sonra Karşıyaka Mezarlığı’nda toprağa verildi. Mahkumiyetinden dolayı rütbeleri alınmış olduğu için askeri tören düzenlenmedi. Ancak oldukça kalabalık ve kuvvetli bir katılım oldu.
Çok sayıda emekli askerle birlikte Hava Kuvvetleri Komutanı olarak görev yapmış beş emekli orgeneral Ergin Celasin, İbrahim Fırtına, Faruk Cömert, Aydoğan Babaoğlu ve Abidin Ünal cenaze töreninde hazır bulundu. Ergin Celasin mezarının başında yaptığı konuşmada “Tayyareciler asla ölmez. Uzayın sonsuz derinliklerinde göreve devam ediyorlar” dedi. Yakın dönemin hava kuvvetleri komutanlarından Orgeneral Abidin Ünal ise “Onun sonsuz bir devriye uçuşunda olduğunu düşünüyorum” dedi.
Vural Avar ölüme sessizce gitti. Başına gelen haksızlıklar ve ölüme giderken yaşadıkları, toplumun çok geniş bir kesiminde vicdanlarda büyük bir kırılma yarattı. Vural Avar, şimdi hatırasıyla içinden geçtiğimiz dönemin vicdan ve adalet ölçüleri üzerinde özlü bir muhasebeye davet ediyor hepimizi.
Bu da sessizce yerine getirdiği son görev galiba...
Paylaş