Paylaş
Cohen’in klarnete en büyük katkısı, bu çalgıyı modern cazda bir üvey evlat olmaktan çıkartıp, nefeslilerde saksafon ve trompet gibi başat rolü üstlenen enstrümanların eşiti haline getirerek, statüsünü yükseltmiş olmasıdır. Başarısını getiren ne? Enstrümana hâkimiyeti, teknik düzeydeki becerisi kuşkusuz çok önemli. Ama virtüozitesinin üstüne koyduğu başka artıları da var İsrailli sanatçının. Bunlar, ruhundan enstrümanına, oradan müziğine eklediği katma değerlerle yakından ilgili. Bunu çözmek için caz otoritesi olmanız da gerekmiyor. Anat Cohen’i dinler dinlemez farkını hemen hissedeceksiniz.
Birincisi, müziğin içinden yayılıp sizi hemen yakalayacak olan sıcaklık, sevecenlik ve yumuşaklık duygusu. Galiba onun müziğinin en önemli şifresi bu duygu dalgası. Reddedemeyeceğiniz bir sokulganlığı var klarnetinden yükselen sesin. Melodi her zaman ön planda. Onun caz anlayışı, zor ve karmaşık cümlelerin melodiye baskın çıktığı, onu ezdiği bir tarz değil. Bu yönüyle herkese aktarabiliyor müziğini.
Anat Cohen’in bir başka üstünlük alanı, kendini tek bir alana hapsetmemesi, çok farklı müzik tarzlarına açık olması. Aslında konservatuvarda klasik eğitim alan, sonradan caza yönelen Anat Cohen’in, 1996’da gittiği Boston’daki Berklee Caz Okulu’nda Brezilyalı arkadaşlarıyla olan sahne mesaisi onu Latin Amerika ritmleri ve temalarına taşımış. Keza Güney Afrika müziğiyle de çok ilgili. Aslında her müzik tarzına açık demek daha doğru olur. Çoğunluk kendi quartet grubuyla çalmakla birlikte bazen ‘büyük orkestra’ formatı içindeki kompozisyonlarda da görebilirsiniz onu. Balad tarzında duygusal bir eseri çaldıktan sonra kıvrak bir samba ritmi eşliğinde Latin Amerika’ya yelken açabilir ve daha sonra da yüksek tempolu bir ‘groove’ ile modern caza yönelebilir.
Kanımca onun farkını yaratan duygu ikliminin gerisinde çok önemli bir faktör daha var. O bir Akdenizli. Nereye giderse gitsin Akdeniz’in ruhunu da yanında taşıyor.
Ve yaşam çizgisinden ilginç bir ayrıntı: Yafa Konservatuvarı’nı bitiren Cohen, Berklee’ye gitmeden önce askerliğini İsrail Hava Kuvvetleri bandosunda saksafoncu olarak tamamlamış.
YERİNDE DURAMIYOR HOPLUYOR, ZIPLIYOR
Onun müziği duygusal olduğu kadar eğlenceli de… Kendisi de çalarken çok eğleniyor, eğlendirmeyi de seviyor. Önemli bir özelliği, sahnede yerinde duramayan, dans eden kıpır kıpır bir müzisyen olması. Bu anlamda caz müzisyenleri sahnede ağırbaşlı olurlar, ‘cool’ dururlar mottosunu altüst eden bir müzisyen. Kendi web sitesindeki ana mesajında da “İnsanlarla müziği paylaşmak -müzisyenlerle ya da izleyici topluluğuyla- birileriyle ya da bir topluluğa çalıyor olmak benim için bir şölendir” diyor.
Ve tabii besteciliği. Özellikle 2008 yılında çıkan ‘Notes From Village’ albümünde aynı zamanda çok özgün bir besteci olduğunu da kanıtladı Anat Cohen. Bu albümde yer alan ve hüzünlü tonunu dinleyene de taşıyan ‘Until You’re In Love Again’ bestesini bir başyapıt olarak görüyorum.
Bütün tevazusuna karşılık, iş ödüllere ve sıralamalara geldiğinde işler değişiyor. Anat Cohen son yıllarda yapılan bütün caz anketlerinde klarnette sıralamaları altüst etmiş durumda. ABD’nin en önemli caz dergilerinden Down Beat’in her yıl aralık ayında açıkladığı ‘okurlar jürisi’ seçimlerinde 2010, 2011 ve 2012’de birinci çıktı. Down Beat’ın daha zor bir kategorisi olan ve her yıl ağustos ayında açıklanan ‘caz eleştirmenleri jüri’sindeyse 2011 ve 2012 sıralamalarında birinci geldi. ABD Caz Yazarları Derneği’nin sıralamasındaysa klarnette altı yıldır birinciliği koruyor.
Ve gözle görülebilir bir gelecekte de bu konumunu koruyacağı anlaşılıyor.
Anat Cohen Quartet, bu akşam 21:15’te 20. İstanbul Caz Festivali kapsamında Sakıp Sabancı Müzesi’nde sahne alacak.
Paylaş