Erdoğan'ın Washington gezisinden son notlar

YAKLAŞIK bir hafta süreyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD gezisini izlerken aldığım notlardan kalan son bölümleri bugün aktarıyorum:

KASIMPAŞA TEKSAS FREKANSI

Şurası açık. Beyaz Saray'da geçirdiği yaklaşık iki saatlik süre, Başbakan Erdoğan ile ABD Başkanı George Bush arasında yakın bir ilişkinin kurulmasına vesile oluşturdu.

Erdoğan'ın 2002 yılı kasım ayında Beyaz Saray'a yaptığı ve toplam yarım saat süren görüşme, iki liderin birbirlerini tanımaları açısından yetersiz kalmıştı. Bu kez ahbaplıklarının biraz ilerlediği söylenebilir.

Bu arada, Erdoğan'ın ‘‘açık sözlü’’ Kasımpaşa üslubu ile Bush'un yerel özellikler taşıyan, diplomatik inceliklere itibar etmeyen, mesajını dönüp dolaştırmadan direkt veren Teksas üslubunun uyum sağladığı söylenebilir.

Bush'un önümüzdeki mayıs ayında Türkiye'ye yapacağı ziyaret sırasında bu ilişkinin daha da pekişeceği tahmin edilebilir.

Bush, önümüzdeki kasım ayındaki başkanlık seçiminde bir tur daha kazanırsa, Erdoğan yaklaşık 5 yıl süreyle Beyaz Saray'da kendisine sıcak bakan bir başkan bulacak.

Bush seçilemezse, bütün bu egzersizin önümüzdeki yıl yeni Demokrat Başkan'la tekrarlanması gerekecek.

BUSH, AIDS SORUNUNU ANLATTI

Aralarındaki dostluğun ilerlediği, Bush'un görüşme sırasında Erdoğan'la dertleşme çabasına girmesinden de anlaşılabilir.

Uluslararası alanda yaşadığı imaj sorununun baskısını hisseden Bush, kendisini Erdoğan'a biraz anlatmak ihtiyacını duydu.

‘‘Beni kovboy gibi gösteriyorlar, ama ben öyle biri değilim’’ diye söze girdi bu bölümde Bush. Ardından, kendisinin çok önemli sosyal ve insani meselelere el attığını, bu konuda bir dizi program başlattığını, ancak bu yönlerinin yeterince teslim edilmediğinden yakındı.

Bush'un özellikle, AIDS ile mücadeleye verdiği önemi Erdoğan'a anlatması ve ‘‘Allah tarafından yaratılmış insanların çektikleri bu ıstırap beni üzüyor’’ diye konuşması ilginçti.

PROTOKOL DENGESİ BOZULDU

Oval Ofis'in içinde bu konuşmalar yapılırken, dışarıda küçük çapta bir protokol sancısı yaşanıyordu.

Erdoğan'ın Bush'la yemekten önce Oval Ofis'te Bush'la baş başa görüşmesi 2+2 formülüne göre ayarlanmıştı. Bush'a yalnızca Ulusal Güvenlik Danışmanı Condaleeza Rice, Erdoğan'a da Dışişleri Bakanı Abdullah Gül eşlik edecek, görüşmeye ayrıca her iki taraftan birer de çevirmen gidecekti.

Ancak, tam görüşme başlarken Bush'un bir yardımcısı, Türk tarafına sınırlı katılımlı görüşmeye Dışişleri Bakanı Colin Powell'ın da gireceğini bildirdi. Bu noktada Türk heyetinden bir kişinin daha, örneğin Dışişleri Müsteşarı Büyükelçi Uğur Ziyal'in içeri çağrılması düşünülebilirdi.

Ve bir sürpriz oldu. Görüşme başladığı sırada yan kapıdan Savunma Bakanı Donald Rumsfeld içeri girdi. Rumsfeld'in katılımı bildirimde yer almıyordu. O noktada Savunma Bakanı Vecdi Gönül'ün içeri çağrılması da karambole uğradı.

Sonuçta 2+2 olarak öngörülen görüşme 4+2 formatına kaydı ve eşitlik bozuldu. Gönül, yaklaşık yarım saat süren bu görüşmeden sonra genişletilmiş heyetle yapılan çalışma yemeğinde yer aldı.

Burada yaşanan sorun, ‘‘süper gücün protokol emrivakisi’’ olarak gezinin dökümüne geçti.

MOTOROLA İÇİN NE DEDİ?

Motorola-Telsim anlaşmazlığı, Başbakan Bülent Ecevit'in 2002 Şubat ayındaki Washington gezisi sırasında başta Başkan Yardımcısı Dick Cheney ve iki bakan tarafından gündeme getirilmişti.

Yönetim kanadı, bu kez Motorola dosyasını açmadı. Bunda Erdoğan'ın Motorola'nın yeni yöneticilerine önceden randevu vererek, gelebilecek baskıyı bu şekilde püstürtmesi rol oynamış olabilir.

Erdoğan, muhtelif toplantılarda Motorola konusunda gelen sorular karşısında‘‘Bu yargıya intikal etmiş bir konudur’’ diyerek kendini bağlayan bir tutum almaktan kaçındı.

Gazetecilere yaptığı açıklamada ise biraz daha cesaretlendirici konuştu:

‘‘Biz Motorola'da işin tarafı değiliz. İlginç olan, orada şirketler değil, kişiler muhatap. Öyle bir incelik var. Biz yönetim olarak yapabileceğimiz bir şey varsa dönünce tekrar inceleyip yardımcı olmaya çalışırız. Türkiye'deki yabancı sermaye kuruluşlarının doğrusu mağdur olmalarını istemeyiz. Çünkü bunun bütün uluslararası piyasalarda meydana getireceği olumsuz etkileri vardır.’’

CARGILL VE HELİKOPTER İHALESİ

Motorola dosyasında uygulanan taktik, Türkiye'de yapay şeker üretimi alanında yatırımı olan ve hukuki sorunlarla karşı karşıya bulunan Cargill şirketi karşısında da tekrarlandı. Erdoğan, Cargill yöneticilerini resmi programına alarak yönetimin bu dosyayı masaya getirmesini önledi.

Erdoğan, Cargill yöneticileriyle görüşmesinden sonra bu şirketin durumu konusunda Motorola'ya kıyasla daha iyimser konuştu:

‘‘Cargill'de zaten belli mesafeler alınmıştır. Çözülmeyecek bir konu değil. Bakan arkadaşlara dönünce bakmaları için gerekli talimatı vermiştim. Onlar da çalışmalarını yürütüyorlar.’’

Türkiye'nin saldırı helikopterleri için ABD'nin Bell-Textron firmasıyla İsrail-Rus konsorsiyumu arasında fiyat kızıştırdığı ihale de gezi sırasında gündeme geldi.

Bu noktada doğrudan ABD Kongresi devreye girdi. Temsilciler Meclisi'nin Teksaslı üyeleri, Erdoğan'a Washington'da iken yolladıkları bir mektupla merkezi kendi eyaletlerinde bulunan şirkete destek çıkarak, ‘‘Tercihinizi Bell-Textron'dan yana koymanızı bekliyoruz. Kararınızı verirken müttefik olduğumuzu da göz önünde bulundurun’’ mesajını verdiler.

BLAIR HOUSE VE ABD BASINI

ABD tarafının bu tür gezilere verdiği önemin bir ölçüsü, Beyaz Saray'ın hemen karşısında bulunan yabancı konuklar misafirhanesi Blair House'un açılıp açılmamasından anlaşılır.

Erdoğan, Blair House'ta değil, otelde kaldı. Bunun nedeni Washington'a ayak bastığında, Blair House'ta kendisinden önce başkente ayak basan Polonya Cumhurbaşkanı Alexander Kwasniewski'nin ağırlanıyor olmasıydı. Gezisinin ortasında otelden çıkıp buraya geçmesi de uygun görülmedi.

ABD basını, Erdoğan'ın gezisine gereken ilgiyi göstermedi mi?

Washington'a 1986 sonrasında yapılan üst düzey resmi gezilerin çoğunu izlemiş bir gazeteci olarak şunu söyleyebiliriz:

Ertesi gün hem Washington Post, hem de New York Times'ta Erdoğan-Bush görüşmesiyle ilgili birer yazının çıkması, ayrıca her iki gazetenin ziyaret öncesinde de yorum ya da başyazıyla bu görüşmeye dikkat çekmiş olmaları, bu çaptaki ziyaretler için normal bir ölçüdür.
Yazarın Tüm Yazıları