Paylaş
Türkiye, Rus doğalgazını Karadeniz üzerinden Samsun'a taşıyacak olan Mavi Akım projesinden vazgeçebilir mi? Bu soruya verilecek kategorik bir yanıt ‘‘Hayır’’ olacaktır.
Bunun nedeni, enerji açığı giderek büyüyen Türkiye'nin sıkıntıya girmemek için bütün kapıları zorlamaya mecbur olmasıdır.
Durumu rakamlarla şöyle açıklayabiliriz: Türkiye'nin 2.010 yılındaki enerji ihtiyacını karşılamak için gerekli olan doğalgaz miktarı 55 milyon metreküp düzeyinde tahmin ediliyor.
Türkmen doğalgazının yılda 16 milyar metreküpü aşmayacağı dikkate alındığında, Türkiye'nin Rus doğalgazını geri çevirmek gibi bir lüksü yok. Bu, salt enerji ihtiyacı açısından değil, satışın bir bölümü mal karşılığı olacağından, ihracatı artırmak açısından da gerekli.
Bütün mesele, zamanlama faktöründe; daha doğrusu, Türkiye'nin Rus doğalgazına mı, yoksa Türkmen doğalgazına mı öncelik vereceği sorusunda beliriyor.
Rusya, doğalgazı 2001 yılında Samsun'da teslim edeceğini taahhüt ediyor. Türkmen doğalgazının tesliminin ise en erken 2.002 yılını bulacağı tahmin ediliyor.
Ancak Türkmen doğalgazında önemli bir güçlük söz konusu. Hazar Denizi'nden geçip Azerbaycan üzerinden Türkiye'ye ulaşacak olan boru hattında, Azeri doğalgazı için de bir ek kapasite yaratılması gerekiyor.
Bu noktada Azerbaycan ile Türkmenistan arasındaki anlaşmazlık konuları giderilebilmiş değil ve bu durum gecikmeye yol açıyor.
Türkiye açısından bakıldığında ise Türkmen doğalgazı projesi hayati önemde. Çünkü, bu hat Bakü-Ceyhan petrol boru hattına bitişik bir güzergáh izleyecek. Türkmen doğalgazı hattının gerçekleşmesi, aynı zamanda Bakü-Ceyhan hattının hayata geçirilmesiyle de eşanlamlı.
Bir de meselenin her ikisi de satıcı olan Rusya ile Türkmenistan arasındaki çekişmeyi ilgilendiren boyutu var. Türkmenistan, halihazırda doğalgazını Rus boru hattı sistemine pompalamıyor ve uluslararası piyasaya doğrudan Türkiye üzerinden çıkmak istiyor. Bu şekilde Rusya'nın kendi üzerindeki nüfuzunu kırmak istiyor.
Türkiye'nin siyaseti de, Orta Asya'daki Türki cumhuriyetlerin Rusya karşısındaki hareket serbestisini kuvvetlendirmekten geçiyor.
Türkmenistan, Mavi Akım öncelik kazandığı takdirde kendi projesinin ikinci plana düşeceği ve yeniden Rusya'ya muhtaç hale düşeceğinden kaygılanıyor.
Türkiye'nin buradaki bir diğer hayati çıkarı, Doğu-Batı enerji koridorunun kendi toprakları üzerinden geçecek olması. Bu, Türkiye'nin stratejik önemini de perçinleyecek olması bakımından ayrı bir önem taşıyor.
Ancak Türkiye'nin dikkate alması gereken bir başka faktör daha var: Rus doğalgazının fiyatı Türkmen doğalgazına kıyasla daha makul.
Ayrıca, Türkiye'nin doğalgazı uygun fiyatlardan alabilmesi için alım yaptığı ülkeleri ‘‘çeşitlendirmesi’’ şart. Elindeki seçeneklerin sayısının artması, Türkiye'yi belli bir ülkeye bağımlı olmaktan kurtaracak bir husus.
Sonuçta, Türkiye'nin çıkarları, hem Doğu-Batı enerji koridorunun bir an önce kendi üzerinden geçmesini sağlayacak, hem de kapısını çalacağı satıcı ülke sayısını mümkün olduğunca çeşitlendirecek bir denge politikasından geçiyor.
Bütün sorun, Ankara'nın stratejisinde bu ayarın bulunmaması ve karar alma mekanizmasında herkesin bir yerden tutup çektiği bir çokbaşlılığın hákim olması.
Paylaş