Paylaş
‘Bizi toplum olarak rencide eden çok şey var sistemimizde. Bekâret kontrolünden başlıyor. Gözaltına alınan kişinin alındığında ve serbest bırakıldığında doktor kontrolünden geçirilmesi gerekiyor. Kontrolde doktorun tamamen özgür olması, polis denetiminde olmaması gibi...’
Yanlış duymadınız; bu sözlerin sahibi Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi Korkmaz Haktanır'dan başkası değil...
Haktanır'ın dün Hürriyet yazarlarına yaptığı açıklamalar, Dışişleri'nin uzun bir zamandır insan hakları alanında perde arkasından sergilediği çabanın ilk kez kamuoyuna olanca açıklığıyla yansımasına sahne oldu.
Dışişleri Müsteşarı'nın en ilginç yaklaşımı, Güneydoğu sorununa bakışında ortaya çıktı. Haktanır, ‘‘Artık bu meseleye sloganların ötesinde, analiz ederek eğilmemiz gerekiyor’’ dedikten sonra şöyle konuştu:
‘‘Meselenin iki boyutu var. Birincisi, hepimizi yaralayan terör boyutudur. Devlet bu alanda taviz vermeden mücadelesine devam edecektir. İkincisi, sorunun diğer yönlerini, insan yönünü ilgilendiriyor.’’
Haktanır'a göre, bu alanda öncelikle adım atılması gereken alan şu:
‘‘On beş yıldır verilen mücadelenin, bölgede yaşayan vatandaşlarımıza bazı zararlar verdiği kuşkusuz. Adil bir devlet, vatandaşını zararıyla baş başa bırakmaz. Bu, devletin objektif sorumluluğu içindedir. Biz, devletin bu sorumluluğunu yerine getirmesi gerektiğini düşünüyoruz.’’
* * *
Dışişleri, özellikle köylerinden ayrılmak zorunda kalan vatandaşların zararlarının tazmin edilmesi için hazırlanan, ancak henüz Bakanlar Kurulu'ndan geçmeyen yasa taslağına büyük önem atfediyor.
Bu tasarı, Maliye Bakanlığı'na takılmış bulunuyor. Nedeni, katrilyonları bulacağı tahmin edilen tazminat için kaynak bulunmasındaki güçlükler. Dışişleri ise aşamalı olarak ödemelere başlanabileceğini savunuyor.
Haktanır'ın Güneydoğu sorununa dönük bir diğer ilginç saptaması da şu:
‘‘Doğu ve Güneydoğu'da müthiş bir gelir dengesizliği var. Gördüğümüz birçok sorunun temelinde bu yatıyor. Hem kişisel, hem de bölgelerarası gelir dengesizliği anormal bir görüntü arz ediyor. Bunu mutlaka değiştirmek gerekiyor. Özellikle GAP'a özel bir öncelik verilmesi gerekiyor.’’
Dışişleri, ayrıca insan hakları alanında özellikle iki önemli tasarının TBMM'den bir an önce geçirilmesini istiyor. Bunlar, kamu görevlilerinin yargılanmalarını zorlaştıran Memurin Muhakematı Kanunu'nu değiştiren ve işkence cezalarının artırılmasını öngören tasarılar.
* * *
Dışişleri Müsteşarı, şöyle devam etti:
‘‘Bütün bu tasarıların Meclis'te yasalaşması ve hükümet tarafından ciddiyetle uygulanması, Türkiye'de içte çok farklı bir ortam yaratacak ve dış ilişkilerimizde de çok önemli değişimlere yol açacak. Yapamazsak, bunların tersi olacak. Buna müstahak değiliz doğrusu.’’
Haktanır, ‘‘Bunlar sizin üzerinize vazife değil diyebilirsiniz. Dışişleri nihayet mevcut olanı da savunmakla yetinebilir’’ dedikten sonra ekledi:
‘‘Ama biz burada öyle kalmadık. Türkiye'nin gerçekten bu konularda ciddi bir reform sürecinden geçmesinin kendi menfaatine olduğuna inanmış insanlarız. Artık bu yükü sırtımızdan atmamız lazım...’’
Türkiye'nin dünyaya açılan yüzü olan Dışişleri Bakanlığı, artık dış politikada başarının öncelikle içteki sicilin düzeltilmesinden geçtiğini görüyor ve bu doğrultuda harekete geçiyor.
Bu olgunun üzerinde düşünmeye değer...
Paylaş