Paylaş
Teklifin mahkemeye üye seçimine ilişkin esaslar incelendiğinde, kurgunun Adalet ve Kalkınma Partisi’nin süratle Anayasa Mahkemesi’nde kendisine yakın bir çoğunluk oluşturma hedefi esas alınarak tasarlandığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Yeni Anayasa Mahkemesi toplam 17 üyeden oluşacak. Bu üyelerden üçü TBMM tarafından seçilecek. TBMM’nin mahkemeye yollayacağı üyelerden ikisi Sayıştay, biri ise barolar tarafından gösterilecek adaylar arasından seçilecek.
Buradaki seçimin püf noktası, TBMM’ye gönderilecek adayların tabi olacağı önseçim mekanizmasında yatıyor.
SAYIŞTAY’DAN MUHAFAZAKÂR ÜYE BANKO
Önce Sayıştay’a bakalım. Sayıştay Genel Kurulu, kendisine ait her iki kontenjandan her biri için üç aday gösterecek. Bu üç aday Sayıştay Genel Kurulu’nda yapılacak seçimle belirlenecek. Bu seçimde bir üye en çok bir aday için oy kullanabilecek.
Sayıştay’ın toplam 56 üyesi var. Bu üyeler TBMM’de salt çoğunlukla seçiliyor. Son iki yasama döneminde iktidar partisinin TBMM’deki ağırlığının yansıdığı tercihlerle Sayıştay’ın zaten muhafazakâr olan ağırlığının iyice belirginleştiğini söylersek hata yapmış olmayız. Yapılacak bir seçimde Sayıştay kontenjanından boş bir üyelik için ikisi muhafazakâr, diğeri muhafazakâr çizgisiyle tanınmayan bir adayın çıktığını varsayalım.
Bu üç aday TBMM Genel Kurulu’na geldiğinde seçimde ilk turda üye tam sayısının üçte ikisi, yani 367 milletvekilinin oyu aranacak. Bulunamadığı takdirde salt çoğunluk, yani 276 oy aranacak. Bu da bulunamadığı takdirde üçüncü oylamada en fazla oyu alan aday seçilmiş olacak.
Bugünkü Meclis pratiğine uyguladığımızda, iktidar partisi TBMM’de 336 sandalyeye sahip olduğu için ilk turda seçilemese bile ikinci turda çok kolaylıkla kendisine yakın olan adayı Sayıştay kontenjanından Anayasa Mahkemesi’ne göndermiş olacak.
AVUKAT ÜYE MUHAFAZAKÂR BİR BARODAN MI?
Peki barolara ayrılmış olan avukat kontenjanında durum çok farklı mı? Pek değil. Buradaki püf noktası ise seçimin baro başkanlarına bırakılıp, baroların her birine eşit ağırlıkta oy hakkı tanınmasında yatıyor.
Türkiye’de toplam 78 baro var. Bu durumda, Türkiye Barolar Birliği’nin web sitesine göre 24 bin 989 avukatın kayıtlı olduğu İstanbul Barosu da seçimde tek oy kullanacak, 54 avukatın kayıtlı olduğu Iğdır Barosu da...
Bu ne anlama geliyor? Barolar Birliği’nin yönetiminde dünya görüşü itibarıyla bugünkü siyasal iktidara muhalif çizgide bir kadro bulunuyor. İstanbul ve İzmir baroları hükümete açıktan muhalefet ediyorlar. Buna karşılık, Kayseri, Erzurum gibi hükümetin dünya görüşüne sıcak bakan barolar da var.
Barolar Birliği’nin düzenleyeceği seçimde her baro başkanı yalnızca bir aday için oy kullanabilecek. En fazla oyu alan üç kişi aday gösterilmiş sayılacak. Bu seçimde hükümete yakın barolar tek bir aday üzerinde anlaşıp aynı çizgide oy kullandıkları takdirde, bu adayı ilk üç içine sokabilmeleri güç değil.
Varsayalım ki, en çok oy alan üç avukat adaydan ilk ikisi hükümete muhalif baroların, üçüncüsü ise hükümete yakın baroların desteğine sahip. TBMM Genel Kurulu’nda yapılacak seçimde iktidar partisi çoğunluğu, tabii ki kendisine yakın adayı Anayasa Mahkemesi’ne gönderecektir.
MUHALEFETİN ÜYE SEÇEBİLMESİ İMKÂNSIZ
Görüleceği gibi salt çoğunluk, hatta en çok oyu alma şartı arandığı için, TBMM hangi iktidar işbaşında olursa olsun o iktidarın adayını Anayasa Mahkemesi’ne gönderecek. Bu haliyle Sayıştay Genel Kurulu’nda ve baro başkanları arasında yapılacak olan önseçim yöntem olarak aslında büyük ölçüde formalitenin yerine getirilmesinden ibaret bir işlem gibi gözüküyor.
Özetlersek, TBMM’nin seçtiği kontenjanlara ilişkin bölümü söz konusu olduğunda, doğrudan Adalet ve Kalkınma Partisi’nin istediği adayları yüksek mahkemeye göndermesinin önünü açan bir tasarım çabasıyla karşılaşıyoruz. İktidar partisi dışında bir adayın seçilebilmesi imkânsıza yakın gözüküyor.
Anayasa Mahkemesi’ne Danıştay ve Yargıtay gibi diğer kurumlardan gönderilecek üyelerin belirlenmesinde durum çok farklı mı? Bu sorunun yanıtını yarınki yazımızda arayacağız. Ama Garp Cephesi’nde değişen fazla bir şey olmadığını bugünden tahmin edebilirsiniz.
Paylaş