Buraya kadar bir mesele yok. Mesele, Kozinoğlu’nun Özkaya ile Alaattin Çakıcı’nın Yargıtay’da bekleyen davasını görüşüp görüşmediği noktasında beliriyor.
Yargıtay Başkanı, Kozinoğlu’nun kendisine gelerek Çakıcı’nın durumunu açtığını söylüyor.
ÖZKAYA, MİT MENSUBUNA MÜTEAHHİDİ SORMUŞ
Atasagun ise Kozinoğlu’nun önceki gün MİT Soruşturma Kurulu’na verdiği ifade ile Özkaya’nın açıklaması arasında çelişki olduğunu belirtiyor:
Atasagun, Kozinoğlu’nun ifadesini şöyle aktarıyor:
‘Bu müteahhit, kendisinden çok fazla bahsetmiş Yargıtay Başkanı’na.Başkan da ‘Bu adamla bir tanışayım’ demiş.Ben de kendisine görüşmesi için izin verdim.Döndükten sonra bu konular konuşuldu-konuşulmadı diye hiçbir şey sormadım.Şimdi kendisine soruyoruz.‘Hayır, ben kesinlikle böyle bir konu konuşmadım’ diyor.Hatta ‘Yargıtay Başkanı sadece ‘Müteahhidin Çakıcı ile ilişkisi var mı?’ diye bana sual sordu.Ben de ‘O konuyu kendisiyle konuşun dedim’ diyor.Ondan sonra da başka bir temas yok zaten.’
Kozinoğlu, Yargıtay Başkanı ile temaslarından sonra teşkilata bu konuda rapor verdi mi?
Atasagun, bu sorumuza ‘Siz şimdi savcı durumuna düştünüz...’ diyerek yanıt vermekten kaçınıyor.
BAŞBAKAN İSTİYORSA SORUŞTURMA AÇAR
Peki, Yargıtay Başkanı Özkaya ile MİT yetkilisi Kozinoğlu’nun anlatımlarındaki çelişki nasıl çözülecek?
Atasagun, şöyle yanıt veriyor:
‘Artık bunu çözecek olan hukuktur.Ben bu konudaki raporumuz bittikten sonra götürüp Başbakan’a veririm.Başbakan, oturup bunu inceler.Soruşturma yapılmasını arzu ediyorsa, soruşturma yapar.Ne yapmak istiyorsa onu yapar.Onun işi.İstiyorsa Başbakanlık Teftiş Kurulu’nu görevlendirir.Teftiş Kurulu, bu konuda her iki tarafı da dinler ve sonunda bir kanaate varır.Bu konuda siz şu anda bir kanaate varamazsınız.’
İKİ TARAF AYRI ANLATIYOR PERSONELİME GÜVENİRİM
Atasagun, bununla birlikte, ‘bu aşamada’ açık ifadelerle Kozinoğlu’na arka çıkıyor:
‘İki taraf da ayrı anlatıyor.Ama ben her zaman önce kendi personelime güvenirim ve inanırım; aksi ispatlanana kadar... Kimin haksız, kimin haklı olacağını herhalde neticeye koyacaktır.’
Her ne kadar Atasagun kendi teşkilat mensubunu savunsa da, Kozinoğlu’nun ifadesini güçlüğe sokan önemli bir unsur var.O da müteahhit Şen’in ‘Yargıtay Başkanı ile Kozinoğlu, Çakıcı konusunu görüşecekleri sırada ben dışarı çıktım’ şeklindeki sözleri.
MİT Müsteşarı, sakin bir ses tonuyla, özgüven duygusu yayarak konuşuyor.
Atasagun, aynı soğukkanlı üslup içinde son günlerde MİT’i konu alan haber ve yazıların gerisinde teşkilatı yıpratma arzusunun bulunduğu kanaatini taşıdığını hissettirerek şöyle konuşuyor:
BİZ KOLAY YIPRANMAYIZ MERAK ETMEYİN
‘Ama biz kolay kolay yıpranmayız, merak etmeyin.Hesabını veremeyeceğimiz hiçbir şey yok.Bu konuda kolay kolay da pes etmeyiz.Onu da açık söyleyeyim.O konuda birilerinin bir arzusu varsa, yani birileri ‘bu adamı kızdırırız, küstürürüz, çeker gider’ diyorlarsa, gitmez.Gideceğim varsa da daha çok kalırım.’
Atasagun, MİT’in Yargıtay ile temas etmesinin yadırganmasını da eleştirerek şöyle devam ediyor:
‘Elbette olur.MİT, her yere girer çıkar.MİT’in girmeyeceği hiçbir yer yoktur.Biz her yere girer çıkarız.Her yerden bilgi alırız.Bize görev verilmişse girmeyeceğimiz hiçbir nokta yoktur.’
TATİLİMİ BİTİRİP SONRA DÖNECEĞİM
MİT Müsteşarı, bu değerlendirmeleri yaparken tatildeydi ve henüz Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile bu konuda bir teması olmamıştı.
Atasagun, Başbakan’la ne zaman görüşeceği yolundaki sorumuza da ‘Bilemiyorum.Ben tatilimi bitirip ondan sonra döneceğim’ karşılığını verdi.
‘Ne zaman Ankara’ya dönüyorsunuz?’ sorumuz üzerine de MİT Müsteşarı ‘Ne zaman tatilim biterse’ diye konuştu.
MİT ve Yargıtay arasında patlak veren skandal yakın tarihteki bir siyasi suikast iddiasına da ışık tuttu. MİT Operasyon Başkan Yardımcısı Kaşif Kozinoğlu, geçen ay Alaattin Çakıcı ile telefonla görüştüğü gerekçesiyle savcılığa ifade vermişti. Kozinoğlu ifadesinde, Çakıcı ile siyasi bir suikastın önlenmesi amacıyla temasa geçtiğini açıklamıştı.
MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun Hürriyet’in bu konudaki sorularına şu yanıtı verdi:
Kaşif Kozinoğlu, İstanbul’da savcılığa neden davet edildi?
İki olayı birbirinden ayırmak lazım. İstanbul’daki olay şu: Devletin birimlerinden birine imzasız bir ihbar mektubu geliyor. Bu mektupta önemli bir şahsiyetin ve valinin Nuriş’in adamları tarafından öldürüleceği ifade ediliyor. Bizden bu olayı araştırmamız istendi. Araştırdık ve mektubu Alaattin Çakıcı’nın yazdığını ortaya çıkardık. Arkadaşımızın verdiği ifade işte bu olayın araştırılmasıyla ilgili.
Öldürülecek önemli kişi kimmiş?
Şimdi ben size bunu söylemeyeyim. Biz bu durumu o makama bildirdik. Gerekirse kendisi açıklar.
ÇAKIR ÖLDÜRÜLÜNCE ÇAKICI HAREKETE GEÇTİ
Atasagun, aynı konuda Milliyet Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Yılmaz’a şu bilgiyi verdi:
‘Birinci olay, üst makamlara ulaşan bir ihbar mektubunun değerlendirilmesi çerçevesinde gerçekleşmiş. Mektup, bir vali ile bir üst düzey kamu görevlisine düzenlenecek suikast ile ilgili. İhbar mektubundaki bilgilerin doğruluğu araştırılırken ortaya çıkmış ki mektup, Çakıcı ve Nuriş çeteleri arasındaki süre giden anlaşmazlıktan kaynaklanıyor.
O tarihte ‘Kurtlar Vadisi’ isimli dizinin kahramanı ‘Çakır’ın rol icabı dizide öldürülmesi olayını Çakıcı, Nuriş çetesi tarafından kendisine verilen bir gözdağı olarak yorumlamış. Bunu kendisine yönelik bir eylemin işareti olarak algılamış. Bunun üzerine bir ‘suikast’ senaryosu yazarak, devletin güçlerinin Nuriş çetesi üzerine yönelmesini amaçlamış. Olay iyice araştırılınca da ihbarın gerçekliği olmadığı, Çakıcı tarafından uydurulan hayali bir senaryodan kaynaklandığı ortaya çıkmış ve üst makamlar bu durumdan haberdar edilmiş.’