Paylaş
GEÇEN hafta siyasi ve ekonomik açıdan krizler haftasıydı. Böyle olayları, böyle günleri yansıtırken bir gazetecinin sorumluluk oranı yükselir.
Çünkü söz konusu olan; kamuoyunu doğru bilgilendirirken öte yandan da bu krizin atlatılması için çözüm önerilerine yer vermektir.
Devletin zirvesinde doğan bunalımı tek yandan ve tek yönden yansıtmak tarafsızlık ilkesini yok etmektir.
Haberde yorum yapılmayacağını elli yılı aşkın yayın hayatında Hürriyet hep uygulamıştır.
Üstelik böyle günlerde yazılacak her cümle tansiyonu azaltabilir ya da yükseltebilir.
Bu tür sorumsuz bir tutumun ekonomiye ve Türkiye'nin geleceğine ne kadar zarar vereceğini hepimiz biliyoruz.
Hürriyet bunu bilmekle yetinmiyor, bu görüşü uyguluyor da.
Hiç kuşkusuz elektrikli tartışmalarda çoğu insan bir tarafı tutabilir, gazete ise bunun objektif verilere dayandırılmasını sağlamakla yükümlüdür.
Kısacası kolay ve sorumsuz gazetecilik, krizi tırmandırmakta bulur çareyi.
Oysa yapılması gereken kamuoyunu bir takımın fanatik taraftarına dönüştürmeden, onların taze heyecanını sömürmeden bunun barışa dönmesini sağlamaktır.
Hürriyet, bütün krizlerde, ister kişisel olsun, ister toplumsal, her zaman bu soğukkanlı tutumunu korumuştur.
Ekonomik krizler sonrası elbette sarsıntılar olmuştur, bunun çözülmesi için de zamana ihtiyaç vardır.
Bugün yeni bir hafta başlıyor.
Milli Güvenlik Kurulu toplanacak, yarım kalan toplantıda görüşülemeyen ulusal program ele alınacak.
Bu toplantının aynı zamanda zirvedeki krizin izlerini silmesini umuyoruz.
Bu hafta ekonomideki önlemlerin nasıl sonuç vereceğinin ilk işaretlerini de göreceğiz.
Mutlu haftalar dileğiyle.
Paylaş