Heyecan verici haberler

Afganistan, Pakistan gibi çoğu gazetecinin gitmeye cesaret edemeyeceği sıcak haberin olduğun bölgelerde aylarca kalmış, ödüllü bir savaş muhabiri.
Ekinci, çok ses getirecek bir konuyu farklı bir dilde kaleme aldı. İki kardeşin hayata ve ölüme dair çarpıcı yolculuğu!
“Her yaşanmışlığın bir hikayesi hatta birden fazla hikayesi vardır ama bu aynı zamanda bir gidiş, bir ayrılış hikayesi” dediği kitabında, birbirine bağlı sıra dışı iki kardeşten birinin hastalanıp komaya girmesiyle başlayan yolculuğu ve bu yolculuk etrafında yazarın hayatı sorgulamasını anlatıyor.
Ayşegül’ün Londra merkezli bir kliniği var. Kitabı, doktor olan ağabeyinin hastalanması üzerinden kurgulamış.
Bu kitap, daha doğrusu iki kitaba böldüğü konu hayata tutunmanın varoluşa ait boyutlarını tasavvuf, ezoterik öğretiler, dinler üzerinden sorguluyor.
İlk kitabın devamı niteliğindeki ikinci kitap ise büyük sürprizlerle dolu. Bakalım Ayşegül’ün kitapları hangi yayınevinden çıkacak?

“Şili’de Alaturka”

Mehmet Mollaosmanoğlu’nun aşk ve gerilim odaklı kurgulanmış romanı bitmek üzere.
Konusunun geçtiği Kuzey Şili’deki Antofagasta Bölgesi’nde 2019 yılının ocak ayında bir hafta kalarak hikayenin alt yapısını oluşturmuş.
Fotoğraf da oradan. Kitabın adı da “Şili’de Alaturka”.
Zengin ama geleneksel yapıdaki bir aileye mensup bir Türk işadamının yolu Santiago’ya düşer. Orada tanıştığı Şilili bir genç adamla ve Türk olduğunu saklayan bir kadınla tanışır, esasında seksen yıllık bir kan davasının sessiz tuzağıdır yaşananlar.
Bunu anladığında Şili toprakları çoktan töre, intikam ve ihanet panayırına dönüşmüştür. Bu romanın çıkışını heyecanla bekliyorum.

Stephen King’den önemli bir el kitabı

Usta yazar Stephen King’in, çocukluğundan başlayarak roman yazma serüvenini anlattığı rehber niteliğindeki kitabı “Yazma Sanatı” yeni çevirisiyle karşımızda.
Kimi acı kimi tatlı anıların samimi bir mizahla harmanlandığı ve hayat deneyiminden süzülmüş pratik öneriler içeren “Yazma Sanatı”, yazmaya ilgi duyan herkesin başucu kitabı olacak!
King, kitaplarının ortaya çıkış süreçlerine, hayatının dönüm noktalarına, evliliğine, çocuklarına ve ailesine değinerek bir yazarın nasıl biçimlendiğini anlatıyor.
Ayrıca kitabında kendi serüvenini, “Hırsın, arzunun, şansın ve biraz da yeteneğin rol aldığı dağınık bir büyüme süreci” olarak tanımlıyor.

Korona günlerinde kim ne yapıyor?

Müzik terapi kitapları okudum

Mart ayı ortaları itibariyle pandeminin yükselişe geçmesi, medyada da gündemi yoğunlaştırdı. Bir iletişimci olarak üzerimize düşen görev, bu zorlu süreçte halkımızı pandemi ile ilgili doğru bilgilendirmek, konuya hassasiyetle yaklaşmak oldu. Bu nedenle “Türkiye ve dünyada neler oluyor”u gün gün araştırmakla geçti.
Tüm sektörlere etkisini gözlemlemek için bol bol okudum. Ve tabii herkesin bir kendine dönüş süreci başladı.
Ruhumuzu besleyen, pozitif enerjiyi yakalamamız için bize yol gösteren ihtiyaçların önemi daha da arttı. Yaşadığımız dünyanın sesini dinlememek gerektiğinin sinyalleri verildi bize.
Tıpkı müzik gibidir yaşam.
Belli bir melodi ve ritimle akar her birimizin hayatı.
Müzik de ruhumuzun kılavuzu bir taraftan. Müzik terapi üzerine yazılmış makale ve kitapları tekrar elden geçirdim.
Bu anlamda hep teorik kitaplar başucumdaydı. Mesela bunlardan en çok ilgimi çeken, kısa ve öz anlatımlı, Gerard Ducoyrneau “Müzik Terapi İlkeleri” adlı kitabı oldu. Doğanın bize verdiği sinyalleri duymak için biraz sessiz kalmamız gerekti.
Artık, “sessizliği” bir nesne olarak, sessizliğin bozulmasını ise sistemi etkileyebilecek bir değişiklik olarak kabul etmeliyiz.

Kim ne okuyor?

Hürriyet Kelebek yazarı Onur Baştürk, Sema Kaygusuz’un “Barbarın Kahkahası” kitabını okuyor.
Gazeteci Sermet Severöz, Yuval Noah Harari’nin “21. Yüzyıl İçin
21 Ders” kitabını okuyor.
İletişim danışmanı Zehra Güngör, Milan Kundera’nın “Roman Sanatı” kitabını okuyor.
Gazeteci yazar Yavuz Rençberler, Hasan Ali Toptaş’ın “Kuşlar Yasına Gider” romanını okuyor.
Yayıncı Vahit Uysal, Rainer Maria Rilke’nin “Malte Laurids Brigge’nin Notları” kitabını okuyor.