Turistlerle evde dolma sar parayı kazan!

◊ Oktay Eren ve eşi Okmeydanı’nda oturuyorlar. Fotoğraflardan anlaşıldığı kadarıyla mütevazı bir evleri ve mutfakları var. Turistlere dolma yapmayı öğretiyor, sonra oturup hep birlikte afiyetle yiyorlar. Altta yorumlar var. Carla acayip mutlu olmuş mesela. “Oktaylara dört kişi gittik. Çok keyifli zaman geçirdik. Evsahiplerimiz inanılmaz misafirperverdi” diyor. Kurs ya da deneyim, artık ne derseniz deyin, dört saat sürüyor. Kişi başı 199 lira.

Suriyeliler bile başlamış

◊ Arnavutköy’den Neslihan mantı yapmayı öğretiyor, İngilizce biliyor. Mesela Ahmed Suriye’den beş sene önce gelmiş. Fatih’te Suriye yemeği “tisiye” kursu veriyor. Kursunun adı: ‘Mülteciden Suriye Mutfağı’. Kişi başı 240 lira. Millet bayılmış, altındaki yorumlar yıkılıyor. Suriye’deki durum hakkında da detaylı bilgi veriyormuş, Kate’in yazdığına göre.

Canan’ın falları çıkıyor mu?

◊ Meze öğreten mi istersiniz, Türk kahvaltısı enstalasyonu yapan mı... Adam başı 200 liraya bar gezdiren var. Durun bitmedi! Fatih’ten Canan, evinde Türk kahvesi pişiriyor, üstüne İngilizce fal da bakıyor. Bir saat sürüyor, 140 lira. Demek iyi tutturuyor ki bugün, yarın, öbür gün dolu. Rezervasyon yapamıyorsunuz. Klasik arabada şampanyalı tur yapan var ama o pahalı, kişi başı 800 kayme.

Hani şu mühürlenen teras

◊ Turan ve ailesi hep beraber piyano çalıyor. Etiler’deki evlerinde bir saatlik piyano konserleri düzenliyorlar. Dinlemesi 115 lira. Şu turistlerin sırf fotoğraf çekimi için gittikleri Sultanahmet’teki teras vardı ya, hani bir ara mühürlendi... “Elin turisti adamın terasını nereden bulur da fotoğraf çektirmeye gider” diye merak ediyordum. Meğer onun da ilanı buradaymış. Ufkunuz açılsın diye söylüyorum: Cam atölyesi düzenleyen de mevcut, elişi hizmeti sunan da.

Alın yanınıza, pazara çıkın

◊ Hadi hiçbir şeye yeteneğiniz yok diyelim, mahallenizdeki pazarı da mı gezdiremezsiniz, Yalova ormanlarında köpekli yürüyüş de mi beceremezsiniz? Bu turistler aç diyorum size her şeye aç. Ne koyarsanız gidiyor.

Türk tipi ev işleri

◊ Bir kadın arkadaşımla bu konuyu konuşurken espriyi patlattı: “Gelsinler ben de onlara Türk tipi temizliği öğreteyim: Bak bu gazete. Bu da cam. Sil bakalım şimdi. Acele et, sonra kezzapla banyoyu temizleyeceksin...”