Paylaş
Pandemide sanki herkese bir tevekkül gelmişti, “Popun kralı/kraliçesi kim?” atışmalarına ara verilmişti.
Uzunca bir dönem konser falan da yapılamayınca az daha unutayazdık seyircisi/taraftarı olmaya bayıldığımız bu polemikleri.
Müzik sektörünün tekrar canlanmasıyla Hande Yener imdada yetişip tazeledi hafızamızı.
Katıldığı bir programda sanki hiçbir şey olmamış gibi kaldığı yerden devam etti:
“Pop müziğin ilk üçünde Edis ve ben varım. Üçüncü Hadise mi, yoksa Gülşen mi, ona siz karar verin.”
Açıklamanın içine serpiştirilmiş minik “şeytanlıkları” fark edince gülümsemeden edemiyor insan.
Bir kere açıklama Tarkan’ı tahttan indiriyor, yerine “Edis”i geçiriyor.
İki: Edis’e de büyük paye vererek kendini bir yere konumlandırıyor ama...
Aslında burada bir yüce gönüllülük yok.
Çünkü arada cinsiyet farkı var.
Krallar kraliçelerden, kraliçeler de krallardan rahatsız olmaz, onları rakip görmez özünde.
Üç: Hemcinsi iki rakibesinin ismini sayıyor: Gülşen ve Hadise.
Fakat onları da kendi aralarında eşitleyip, ancak üçüncülükte eşleştiriyor.
Dört: Farkındaysanız, ezeli rakibi Demet Akalın’ın adı hiç geçmiyor.
Bu çıkışla onu da tamamen “kulvar dışı” ilan etmiş oluyor Hande Yener.
Yani bir taşla üç kuş...
Anlayacağınız, pandemi efendiliği bitti, şamata yeniden başladı.
Bakalım cevaplar nasıl olacak...
Bir de eskilere bakın
Diğer yanda, bir üst kuşakta bambaşka bir örnek yaşanıyor. Türkan Şoray, Filiz Akın ve Fatma Girik arasında.
Fatma Girik bir süredir hastanede fizik tedavi görüyor.
Türkan Şoray ziyaretine gitti, şahane pozlar verdiler. Zaten sürekli arayıp soruyormuş dostunu.
Filiz Akın da sağlık sorunlarıyla uğraşıyor, midesinden hortumla besleniyor.
O da önceki gün hasta yatağından Fatma Girik’in doğum gününü kutladı:
“Menekşe gözlüm, sevenlerinle nice sağlıklı, keyifli günlerimizde tekrar kutlamak üzere... Doğum günün kutlu olsun Kraliçem.”
“Kraliçem” diye hitap ediyor dostuna. Hiç gocunmadan, rahatsızlık duymadan.
Halbuki Yeşilçam’da onlar da birbirine rakipti. Demek başka türlü yaşamışlar hayatı da, rekabeti de, dostluğu da vefayı da.
Şimdikilerin bu yaşanmışlıktan öğrenecek çok şeyi var.
Berfin Özek’in psikolojisi
2 yıl önce sokakta yüzüne kezzap atarak bir gözünü kör eden Casim Ozan Çeltik ile evlendi. Sosyal medyada tepkiler çığ gibi.
Şarkıcı Bergen’e benzetiliyor. Onun da yüzü kocası tarafından asitle yakılmıştı.
O da kör olan gözünü saçlarıyla kapatıyordu.
O da eşine geri dönmüş, fakat bunu hayatıyla ödemişti.
İnsanlar ister istemez sonunun Bergen’e benzemesinden korkuyor. Bu yüzden kızıyorlar Berfin’e. “Celladına âşık” deniyor. Yüzü tanınmaz hale gelmiş gencecik bir kadın.
Başka bir erkekle evlenme ihtimali de elinden alınmış.
Belki hayatta tanıdığı tek erkek kendisini bu hale getiren kişi.
Psikolojisini anlamamız, sağlıklı karar vermesini beklememiz mümkün değil ki.
Zaten saldırgan hapisteyken gidip evlerinde de kalmış bir süre.
Hapishaneden görüşmeleri yasak olduğu için saldırganın teyzesiymiş gibi konuşuyorlarmış telefonda.
Annesi caydırmış, evine dönmüş.
Şimdi de evlendikleri haberi...
İnsan hiçbir şey yapamadığı için olduğu yerde kahroluyor.
Daha kötü bir şey olmamasını temenni etmekten başka şey kalmıyor.
◊ Bak bu perhiz: Burcu Esmersoy 1 ay önce şu açıklamayı yaptı: “Bir süredir ikinci el kıyafet kullanıyorum. Tüketim çılgınlığının önüne geçmek için bu şekilde ilerliyorum. Kendi ekonomimi de iyi yönetiyorum bu vesileyle.”
◊ Bu da lahana turşusu: Önceki gün Nişantaşı’nda görüntülenen Esmersoy’un siyah takım elbisesinin altına giydiği Prada ayakkabısının fiyatı tam 13 bin 399 lira.
Paylaş