Omurilik elmacığı

"Kim Milyoner Olmak İster” yarışmasında programa joker olarak bağlanan bir doktorun omurilik soğanıyla ilgili basit soruyu bilememesi üzerine başlayan tartışma devam ediyor.

Neden tartışma?

Çünkü mesela Ahmet dün, Atatürk’ün “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz” sözüne gönderme yaparak, “Gel de kendini emanet et” diye yazdı.

Buna mukabil karşı blokta doktora yüklenilmemesi gerektiğini, bu tür “halk terimlerinin” tıp eğitiminde yeri olmadığını savunan meslektaşları var.

Konu bu kadar dallanıp budaklanınca genel halk sağlığı açısından bazı “ilmi” verileri açıklamak, kitleleri “aydınlatmak” tıbbi bir zorunluluk oldu.

Arkadaşlar kafamızın içinde hem soğan hem de sarımsak var.

İkisi de mevcut.

Soğan, duygularımızdan sorumlu.

Mesela bir şeye üzülünce ağlıyorsunuz, değil mi?

Nasıl oluyor bu?

İşte soğan sayesinde. Beynin sol lobunda yer alır, içinde bir de cücüğü vardır. 

Bu cücük erkeklerde daha küçük olduğu için “erkekler ağlamaz”.

Sarımsak ise beynin sağ lobunda.

O da mantığımızdan sorumlu. 

Aristo mantığı,

Kayseri mantııı...

Günlük hayatta aldığımız bütün kararlar, beynimizin bu mantığı sayesinde.

Son olarak kafamızın içinde bir omurilik elmacığı, bir de omurilik armutçuğu mevcut.

Birbirleriyle karıştırmamak gerekir.

Bak bunu tıp fakültelerinde falan okutmazlar, iyi dinle.

Onlar tamamen içgüdüsel savunma mekanizmasıyla ilgili.

“Armut” dersem, ne demek mesela?

“Çıkma, saklan, doğada tehlike var” demek.

“Elma” dersem?

“Çık, çık. Leopar çoktan gitti” demek.

Tabii bütün bu “ciddi külliyat” üzerine, soruyu bilemeyen doktora da olumlu/olumsuz bir şey söylemem beklenir, değil mi?

Ne diyeyim ki?

Elma dersem çık...�

Açıklama karnesi: Burcu Esmersoy

Berk Suyabatmaz’dan boşandıktan sonra birlikte olduğu Allan Hakko ile de 6 ay önce ayrılan Burcu Esmersoy durdu durdu; tuhaf bir beyanatta bulundu...

“Benim 14 Şubat Sevgililer Günü’nü kutlayacak bir aşkım olmadığı için o güne hiçbir planım yok. Benimle ilgili planı olan varsa haber versin.”

Hayır, bu kadar açık ve net bir çağrı yaptıktan sonra keşke 13 Şubat için yapsaymış da belki 14 Şubat’a bir sevgilisi olarak girerdi.

Mesaj kutularının dolup taştığına eminim.

Çünkü denenmiş; tutmuş formül. Daha çok kısa süre önce İrem Derici aynı mesajı yılbaşı için vermişti, DM’si patlamıştı.

Yani ortada Derici’den ciddi bir “copy paste” durumu da mevcut.

 ◊ İntihal: 9

◊ Ses getirme/etkileşim: 8

◊ Münasiplik: 2

Paket serviste pazar kahvaltısı yoğunluğu

Bence mangal takıntımızdan bile önde geliyor olabilir pazar kahvaltısı konusundaki milli duruşumuz. O sucuklu yumurta yenecek, o çay höpürdetilecek. Nokta.

Pandemi öncesinde restoran arama motorlarında “pazar kahvaltısı” sekmesi açık ara başı çekiyordu.

Herkes harıl harıl kahvaltı edecek yer arıyor.

Mesela “Breakfast” adında, çok satan bir kahvaltı dergimiz olduğunu biliyor muydunuz?

Yabancılar bu kahvaltı mevzuunu çok anlayamadıkları için Japonya’dan bir televizyon ekibi dergiyle röportaj yapmaya bile geldi.

Bu arada ocak-şubat sayısı çıkmış, aklınızda olsun.

Anlaşılan pandemiden sonra da durum pek değişmedi. Pazar kahvaltı saatlerinde anormal bir paket servis yoğunluğu yaşanıyor.�

Başkalarından da çok duydum, kendi başıma da geldi. Normalde siparişimi 15 dakikada yetiştiren pastane 45 dakika gecikti en son. 

Mesela Güllüoğlu sitesine ibare koymuş: “Pazar günleri siparişleriniz elinize 2-3 saatte ulaşabilir” diye. O kıymalı suböreği için 4 saat de beklenir, o ayrı.