Paylaş
Bülent Ersoy cuma günü yine medya eşliğinde kürk alışverişine çıktı. O sırada kendisine hayvanseverlerin tepkileri sorulunca eski kürklerini Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne (ÇYDD) bağışlayacağını söyleyiverdi.
Bunun için bir gece düzenleneceğini, kürklerin orada satılacağını, epey bir para edeceğini...
Ama bu açıklamanın, önü sonu pek düşünülmeden, hatta ÇYDD’ye hiç sorulmadan/danışılmadan yapıldığı çok belliydi.
“Hemen oracıkta” aklına geldiğine eminim. Sırf medyaya başlık olsun diye.
Oldu da. “Bülent Ersoy eski kürklerini ÇYDD’ye bağışlayacak” diye düştü önümüze haberler.
Ama kürk ticareti yapılan bir geceden gelecek bağışı, ne ÇYDD yönetiminin ne de aralarında çok sayıda hayvansever bulunan destekçilerinin kabul etmesi imkânsız.
Nitekim öyle oldu, ÇYDD pazartesi günü bu bağışı kabul edemeyeceklerini açıkladı.
Bülent Ersoy bunu anlamaya çalışacağına yine kızdı, bu kez el artırdı.
Vasiyetinde ÇYDD’ye pay ayırdığını ama bu olaydan sonra vazgeçtiğini, vasiyetini değiştireceğini “bildirdi”.
Ne demek bu: “Size başka para da bırakacaktım, madem bunu kabul etmiyorsunuz, artık o da yok...”
Bülent Hanım görmüyor musunuz o kürkler size iyi gelmiyor.
Hayırlı bir şey yapayım diye giriştiğiniz işlerde bile kurumlarla, gruplarla, kişilerle aranıza giriyor.
Eğer doğruysa...
İnsanın vasiyetini yenilemesi ne ağır, ne zor bir şey. Kendisinden sonra belli ki önem verdiği bir şeyi/bir kişiyi hayatından çıkarmak demek.
Bu kürk “tutkunuz” mu diyelim, “inadınız” mı diyelim, üzerinize olumsuzluk çekiyor.
Bak pandemi var... Kürkmüş mürkmüş bunların ne kadar önemsiz, değersiz şeyler olduğu ortaya çıktı.
Siz halkın, toplumun her kesimi tarafından sevilmesi, sayılması, örnek alınması gereken bir pozisyondasınız.
Belki bunca insanın bir bildiği vardır. Kürkü hayatınızdan çıkarsanız, bir anda birçok kişinin sevgisini kazansanız, başka birçoklarına örnek olsanız.
N’olacak yani?
Katalitik ısıtmıyor da kakırdayacak mısınız?
Biliyoruz, siz klasik bir kadınsınız.
Muhtemelen, “Kürksüz Marilyn (Monroe) olur mu ki kürksüz Bülent olsun. Benden ne istiyorsunuz” diye düşünüyorsunuz.
Ama tek bir klasik yok ki Bülent Hanım.
Marilyn olmayın da Brigitte (Bardot) oluverin.
“Kürk karşıtlığının simge ismi”.
Ya kover paçi
Öykü Çelik, katıldığı bir programda Trabzon’da büyüdüğünü açıkladı.
E ne güzel...
Saçları hep örgülüymüş, diz altında etek giyermiş... Gözünüzün önüne geliyor mu: Saçları örgülü, sapsarı bir Karadeniz kızı.
Ne tatlı...
Ondan sonra da dan diye: Hiç onun kültürü, mini etek giymiş kızla aynı olur muymuş?
Hoppala...
Ne ayıp. Bir genç kadın etek boyu üzerinden başka kadınları “ötekileştiriyor”, etiketliyor.
Öykü Çelik yakın zamanda yine gündemdeydi. Çok pozitif anlamda değil. Korona partilerinde, polis baskını çekimlerinde görüntülendi. Yetmez gibi, tepkiler yüzünden silmek zorunda kaldığı sosyal medya paylaşımları yapmıştı.
Anlaşılan tribünlerden puan toplayacak açıklamalarla durumu kurtarmaya çalışmış ama olmamış. Büyük faul var.
Ayrıca buna memleket sevgisi falan karıştırmış... Tamamen yanlış strateji.
Bizim ne alakamız var senin etek boyunla, parti baskınlarınla?
Biri kendi muhaseben, öbürü polisin meselesi.
Ya kover paçi (Bizi bir bırak kız)...
Paylaş