Paylaş
Yaklaşık 10 yıldır yaptığım bütün alışveriş ve seyahatlerden mil biriktiriyorum. Amaç, yeni yıla yurtdışında girmek için ucuza seyahat edebilmek. Öyle eğlenceli bir uğraş ki uzun uzun gidebileceğiniz ülkeleri, orada yapabileceklerinizi araştırıyorsunuz, sene boyu hayaller kuruyorsunuz.
Bir 31 Aralık’ta günün ilk yarısını Tanzanya, Zanzibar’daki Hapishane Adası’nda dev kaplumbağalara bakarak geçirin.
Yılbaşı kutlamalarına ilk başlayan Sidney’den tutun; Paris, Londra, New York’a kadar seçenek o kadar çok ki... Meydanlarda o şehrin insanları ve turistlerle hep birlikte geri sayım yapmak, farklı kültürlerden hiç tanımadığınız insanlarla şarkılar söyleyip dans etmek, gezegenimizin Güneş’in etrafında attığı bir tam turu kutlamak insanı inanılmaz ‘dünyalı’ hissettiriyor.
Seçenek çok ama benim gözüm hep güney yarımkürede. Çünkü biz Kuzey ülkeleri 31 Aralık’ta kışı yaşarken, onlar yazın tam ortasında oluyor. Türkiye kar altındayken yeni yılı mayoyla denizde karşılamak inanılmaz bir duygu, düş gibi... Kar altında deniz düşü... Böylece zemherinin soğuk ve karanlık aylarına birkaç günlüğüne de olsa günlük güneşlik bir mola vermiş oluyorsunuz.
Güney yarımküre ülkelerinin bir avantajı da çoğunun Türkiye’ye vize uygulamaması. Uygun bileti yakaladığınız anda: “Yatçaz kalkçaz, yatçaz kalkçaz, hop ordayız…”
Mesela bir keresinde Hindistan’da, Goa’da girdim yeni yıla. İçlerindeki en eğlencelilerinden biriydi. Çünkü burası ünlü bir tatil yöresi olmasının yanı sıra eğlence ve parti bölgesi. O gün tanıştığım iki Hint arkadaşımla plajda düzenlenecek dev partilerden birine gitmeye karar verdik. Parti gerçekten o kadar popülerdi ki yeni yıla kapıdaki izdihamda girdik. Öyle bir kalabalık ki ayaklarınızı yerden kestiğinizde düşmüyor, sıkışıklıktan havada asılı kalıyordunuz. Varsın olsun, çünkü sonra sabaha kadar dans et-terle-denize gir; dans et-terle-denize gir...
Kapıda izdiham
Bir başka yılbaşı Brezilya’daydım. Sanırım en hüzünlüsü oydu. Halbuki birlikte gittiğim arkadaşımla her şeyi gündüzden ayarlamıştık Rio’daki Copacabana Plajı için. Sahildeki büfelerden birindeki garsona bize gece boyu ‘caipirinha’ (Brezilya’nın ünlü kokteyli) taşıması için gündüzden bol bol bahşiş vermiştik. Çünkü akşam acayip kalabalık oluyor. Söylediği gibi kumların üstüne yönetmen iskemlelerimizi bile temin etmişti çocuk. Böylece tam yılbaşı anında havaya bırakılan binlerce ışıklı balonu oturduğumuz yerden izleyebilecektik. Fakat Twitter’a bir girdik ki; İstanbul’da Reina saldırısı olmuş. Koca sahilde öksüz iki Türk, omuzlarımız düştü. Ne tadımız kaldı ne tuzumuz; ağlamaklı olup otele döndük.
Bir başka yılbaşına Tanzanya, Zanzibar’da girmiştim. Gündüz Hapishane Adası’ndaki dev kaplumbağaları görmek için ortaklaşa tekne kiraladığımız Kenyalı bir kadınla... Akşam meydandaki sokak yemekleri pazarında karnımızı doyurup gece eğlenmek için meşhur Yüzen Restoran’a gitmiştik. Kim bilir adı neydi?
Bu yıl istikamet güney değil maalesef. Bazı özel nedenlerden Avrupa’ya gideceğim. Ama olsun, dünyada en sevdiğim şehirlerden, daha önce de
yeni yıla girdiğim Barselona’da olacağım. Program fiks menü: Erken saatlerde Katalunya Meydanı, La Rambla Caddesi (onların Taksim ve İstiklal Caddesi) ve sahil, sonra da önceden bildiklerim ve yeni açılmış kulüpler…
Paylaş