Paylaş
MAHSUN KIRMIZIGÜL HAKLI ÇÜNKÜ: “Bir şarkıcının hayatını oynayabilirsiniz ama onun şarkıcılarını onun gibi asla söylemezsiniz” diyor. E doğru. Zaten Metin Akpınar, Ata Demirer gibi birkaç istisna dışında kaç oyuncunun bir şarkıyı hakkıyla okuyabilecek güzellikte kadar sesi var ki?
ÖZCAN DENİZ HAKLI ÇÜNKÜ: “Farinelli filminde sanatçının sesi teknoloji yardımıyla oluşturulmuştu. Onun dışında tüm biyografik filmlerde oyuncular full performans sergilediler” diyor. Sinema yazarı Uğur Vardan’a sordum, “Doğru, Özcan Deniz haklı” diyor.
MAHSUN KIRMIZIGÜL HAKLI ÇÜNKÜ: “Milyonlarca insanı etkileyen şarkıcıların filmlerinde kendi sesleri yok. Oyuncu kendi sesiyle şarkı söylediği anda sinemadan çıkıyorum” diyor. Sinemadan çıkar mıyım, sanmam. Ama sanatçı sadakati diye bir şey var. Bir şarkıyı birinden bir kere sevdiğin zaman, bir başkasından dinlemek bile zor oluyor.
ÖZCAN DENİZ HAKLI ÇÜNKÜ: “Beklenilen, hikâyenin doğru aktarılması. Oyuncunun kendisi Bergen ya da Müslüm değilse, onları bir oyuncu canlandırıyorsa olması gereken sesin de oyuncuya ait olması” diyor. E tabii... Madem birini canlandırıyorsun sesinden mimiğine, bakışından gülüşüne kadar o kişiyi her yönünü izleyiciye yansıtabilmen lazım.
MAHSUN KIRMIZIGÜL HAKLI ÇÜNKÜ: “Neşet Ertaş, Zeki Müren gibi sanatçıların şarkılarını hangi oyuncu seslendirebilir? Sevdiğim sanatçıyı izlemeye giderken, ona hayat veren oyuncunun amatörce söylediği şarkıları duymak zorunda değilim” diyor. Doğruya doğru. Zaten oyuncu öyle seslendirebilse kendisi Zeki Müren olurdu.
ÖZCAN DENİZ HAKLI ÇÜNKÜ: “Yeşilçam dönemi kapandı. Artık oyuncuyu başkasının seslendirmesi bile ayıp” diyor. Ayıbını falan bilemem ama önümüzde Timuçin Esen’in muhteşem Müslüm Gürses seslendirmesi, Çağlar Çorumlu’nun reklamdaki şahane Zeki Müren seslendirmesi gibi örnekler de var.
Sen de haklısın!
Bu arada topa “Bergen”in yönetmenlerinden Caner Alper de girdi. O da diyor ki: “Biz de türkücü olarak tanıdığımız Mahsun Bey’in ‘Güneşi Gördüm’ filmini seyretmiş ve ‘Helal olsun’ demiştik. Sanatçılar sanatın farklı alanlarına merak duyar ve yeni şeyler denerler. Sanatçılar kendilerine bekledikleri empatiyi başkalarına da göstermelidir.” Hayda... “Sen de türkücüydün, yönetmen oldun. Biz sana bir şey dedik mi?” demeye getiriyor. Tamam Caner Alper, sen de haklısın ama dur, o kadar geriye gitme. Zaten kafamız karışık...
Gülşen de olmasa ne konuşacaklar...
Kıyafeti... Kıyafeti olmasa dansı... Dansı olmasa oturması kalkması...
Konserde arkadaşıyla şakalaşması... Yetmiyor, kocası... En son Zorlu PSM’de arkadaşının kucağına oturması sosyal medyanın dilinde. Gülşen avangartlık/sivrilik yapmasa magazinin sığ sularında susuzluktan kuruyacağız.
Ebru Yaşar’ı canlı dinlemenin 4 güzel yanı
◊ Arkasında, TRT orkestrası gibi 16 kişilik müzik ekibi var. O seyircisini bu kadar ciddiye aldıkça dinleyenler de onu ciddiye alıyor, sahnede belirdiği an yemeği falan boş verip tamamen ona konsantre oluyor.
◊ Maslak’ta sahne aldığı Yeni Gazino 300 kişilik. Boş masa yok. Dinleyicisinin orta yaş üstü olacağını düşünürdüm, yanılmışım. Yaş ortalaması 30-40. Neredeyse hiç çift yok. Herkes grup. Kadın kadına masalar dikkat çekiyor.
◊ En sevdiğim şarkısı “Bu Sahilde”. Ama ahali “Sana Yok Bir Diyeceğim”, “Cumartesi” gibi şarkılarında coşuyor. “İçime Ata Ata” klibi tık rekoru kırmıştı. Ama o erkeksi sesi asıl farkını “Haydi Söyle” gibi klasiklerde ortaya koyuyor.
◊ Masalarla tuhaf bir iletişimi var. Sanki ilk kez sahneye çıkıyor gibi: İnsanların keyif aldığını gördükçe gözleri ışıldıyor, gamzesi daha da belirginleşiyor.
Siz de daha coşkulu eşlik ediyorsunuz: “Seni anan benim için doğurmuş...”
Paylaş