Paylaş
◊ Ya yine geçen sezonki gibi olursa:
Dinamo Kiev maçından avantajlı döndük. Ama başında Lucescu gibi kurt bir hoca olsa da sonuçta savaştaki bir ülkenin takımı. Doğru dürüst antrenman bile yapamıyorlar.
◊ Ya yine kaynaşma problemi olursa:
Çok adam aldık, çok... En son Pedro. Peki bunca futbolcu birbirine nasıl alışıp makine gibi çalışan bir takıma dönüşecek? Böyle sil baştan, hep sıfırdan nereye kadar?
◊ Ya yine hayal kırıklığı olursa:
En pahalı transferimiz Joshua King görünüyor... Maçta yeterli performansı gösteremediğini kendisi de itiraf etti. Başkan sakın bunun da sonu geçen yıl alay-ı vâlâyla gelen Pereira Hoca gibi olmasın?
◊ Ya yine beklentiler boşa çıkarsa:
Kariyerindeki 13 ön eleme maçının sadece 2’sini kaybeden Jorge Jesus’un ofansif oyun planı gol umudunu yüksek tutuyordu. Bu anlamda Dinamo maçında beklediğimizi yine tam alamadık.
◊ Ya yine pres kültürüne ayak uyduramazlarsa:
İlk resmi maç, fikir beyan etmek için erken. King, Valencia, Pedro...
Oyuncuların nasıl bir takıma geldiklerini tam anlayabilmeleri için Kadıköy atmosferini solumaları lazım.
Sezonun en kötü dekoltesi
Gonca Vuslateri, arkadaşının nikâh şahidi olarak katıldığı törende komedi puanı yüksek, stil puanı düşük bir performans sergiledi.
Özel hayatında yüzü gülmeyen ünlü oyuncu, nikâh defterini imzalarken “Çok seviyorum bu defteri. Bir kere gördüm boşandım, şimdi tekrar görünce duygulandım” diye espriyi patlattı ama bu bile tercih ettiği kıyafetin sosyal medyanın diline dolanmasına engel olamadı.
Hakikaten de öyle. “2022 yazının en kötü dekoltesi” ilan edip daha kötüsünün gelmemesini umalım.
Neyse ki çok düşük ihtimal...
Ne geceymiş...
Ahmet Kaya’nın eşi Gülten Kaya, 23 yıl önceki Magazin Gazetecileri Derneği gecesinden bazı fotoğraflar paylaşıp eşine çatal fırlatan grupta olduğunu ileri sürdüğü Erdal Acar için şunları yazmıştı:
“MGD gecesi ve Ahmet Kaya’ya parmak sallayan bir vatanperver (!) daha; Erdal Acar suç, yağma vb. nedenlerle tutuklanmış. Bir kez daha ‘hafıza silinmez’ diyeyim!”
Erdal Acar, Kadir İnanır’ı şahit göstererek Gülten Kaya’nın bu paylaşımına avukatı aracılığıyla cevap verdi:
“Ahmet Kaya benim iyi bir arkadaşımdı. O gece sahnede yaptığı açıklamalardan sonra tepki görünce masalara bakarken tanıdık bir yüz olarak beni gördü ve yanıma geldi. Ahmet’in kulağına eğilip ‘Olaylar büyümesin. Buradan uzaklaşman iyi olur’ diye tavsiyede bulundum. İki çalışanımı mekândan güvenli bir şekilde çıkması için gönderdim. O da beni dinleyerek olay yerinden uzaklaştı. Sonrasındaysa bana teşekkürlerini gönderdi.”
Ne geceymiş... 23 yıl geçti, hâlâ tartışması bitmiyor.
Korkum o ki en sonunda “Ahmet Kaya kendi kendine çatal attı” noktasına kadar gelecek iş...
Şeyma Subaşı’nın tekâmülü
Şeyma Subaşı sosyal medya hesabından ilginç bir paylaşım yaptı. Diyor ki: “Hatalarınla yüzleşmek seni özgürleştirir, geleceğini daha parlak kılar. Bunları yaşamamış olsaydın bugün olduğun kişi olamayacaktın.
Keşke yapmasaydım dediğin şeylerin seni daha iyi bir insan yapmadığını nereden biliyorsun?
Bütün üzüntümle, korkumla, yalnızlığımla barıştım. Her şeyi ve herkesi affediyorum. Kendimi iyileştirdim. Kaosumu seviyorum. Bunları hiç yaşamasaydım kendim hakkında bu kadar şey öğrenemezdim. Travmalarımı seviyorum. Onlar benim en büyük derslerim. Eğer tüm bunları yaşamasaydım, şimdiki ben olamazdım.”
İnsanın ilk aklına gelen, “Evet, bu kadın çok hata yaptı ama bu kadar travmatik ne yaşamış olabilir ki?” sorusu...
Çünkü insanların hafızasına kazımak istediği şeyler hep şaşaalı bir düğün, milyarder yeni sevgili, pahalı hediyeler, gece-gündüz partilemeler...
Evet, “Keşke yapmasaydım” diyeceği çok şey oldu ama daha iyi bir insan olmakla neyi kastediyor acaba? Malavi’de Afrikalı muhtaç kadın ve çocuklarla bir araya geldi ama öyle bir kez gidip fotoğraf çektirmekle hemen ulvi bir insan olunmuyor ki...
“Şimdiki ben” gibi sözlerden tam olarak neyi kastettiğini biraz daha açması lazım sanki. Çünkü şöyle bir risk de var: “Oldum ben, tamamlandım” derken bir de bakmışsın, daha yolun başındasın...
Bu sefer mazeret yok
Oyunculuğu bıraktı, müziğe yöneldiğini duyurdu. “Şişşşttt” diye şarkı yaptı, pek olumlu eleştiriler almadı.
Yıldız Tilbe’nin sahnesine çıktı, beğenilmeyince “Çok da fifi, sesimle oynamışlar” dedi.
Merve Boluğur, Nişantaşı Dark’ta sahne alıyor, bu sefer provalı...
Bahane, mazeret de yok yani, bakalım o nasıl geçecek...
Paylaş