Paylaş
Estetik güzel bir şey kuşkusuz. Fakirler için değişen bir şey yok ama en azından imkânı olanlar için. Ama bazı komplikasyonları beraberinde getirmiyor da değil. En son Ziynet Sali isyan etti:
“Estetik çıktı, mertlik bozuldu. Gerçek ve doğal güzellere haksızlık bu bence!”
Tamam da “güzellik” denilen şey doğuştan bir haksızlık değil mi özünde?
Bırakalım da en azından parası olanlar bu haksız rekabeti bir nebze olsun gidersin.
Güzel doğanlarla durumu eşitlesin, değil mi?
Yani estetik bir haksızlık yaratmaktan çok, bir haksızlığı gidermeye de yarıyor. Tamamen nereden baktığınıza bağlı.
Bu konuda en güzel tespit kuşkusuz geçen gün konuşan Pelin Karahan’a ait:
“Çok estetikli kadınlara bakın, çocukları kendilerine benzemiyor...”
Söylediği doğru, komik oluyor tabii bu durum.
Ama bu da yeni değil.
Eskiden de yok muydu: Baba esmer, çocuk esmer; anne “Finlandiyalı gelin” gibi oryal sarışını...
Zuhal Olcay estetikçilerin bir organizasyonunda doktorlara seslenmişti:
“Nedir bu kadınları güzelleştirme çabanız?”
Cevabı Hande Yener de galiba: “Cep telefonu gibi bir şey. Teknoloji çıkmış, kullanmayacak mıyım?”
E doğruya doğru şimdi. Bir yanıyla asansör gibi aslında estetik. “Böyle bir kolaylık varken binmeyelim de o kadar merdiveni mi tırmanalım” demeye getiriyor Yener.
Estetiği abartanlarla dalga geçmekte Esra Dermancıoğlu’nun eline kimse su dökemez tabii.
Google’larsanız yerlere yatıran paylaşımları var.
Ama şimdi İrem Derici ne yapsın? Haksız mı?
“6-7 sene önceki halime su bile vermem” diyor.
Bu estetik tartışması kolay kolay bitecek, herkesin üzerinde hemfikir kalacağı bir mevzu değil, orası kesin.
Ama meselenin seyri doğalcılar-yapaycılar cepheleşmesinden çoktan çıkmış durumda.
Hikâyenin bugün geldiği nokta, doğuştan güzel, alımlı olup bu avantajını kaptırmak istemeyenlerle, “Yeter, güzellik bizim de hakkımız” diyenler arasında cereyan ediyor.
İyi ki doğdun Johnny
Eski eşi Amber Heard ile yaşadığı dava süreci dünya gündeminden düşmeyen Johnny Depp doğum gününü İstanbul’da kutlayacak.
9 Haziran doğumlu Depp, Hollywood Vampires grubuyla 8 Haziran’da vereceği Bükreş konserinden sonra İstanbul’a gelecek.
Ünlü sanatçının doğum günü 10 Haziran’da LifePark’ta vereceği konser sırasında 12 bin seyircinin katıldığı dev bir partiye dönüşecek.
Kutlamayı unutulmaz kılmak için teknoloji şirketleriyle görüşülüyormuş.
Türkiye Eurovison’a geri döner mi?
2013’ten beri Eurovision’a katılmıyoruz. Sebebi, yarışmaya 2011’de getirilen bir kural. Bu yeni kurala göre seyirci oylarının etkisi yarıya düşürüldü, yüzde 50 jüri oyu etkili kılındı. TRT bu yeni sistemin haksızlık olduğunu savunuyordu.
BBC’de yer alan yeni bir habere göre Eurovision eski sisteme, yani tamamen seyirci oylarına dayanan düzene geri dönüyor.
Bu kararın alınmasına geçen yıl yaşanan bazı alengirli olaylar neden olduğu söyleniyor. Şimdi kurallar tekrar bizim savunduğumuz şekilde olacağına göre Türkiye yeniden Eurovision’a katılır mı? Olsa keşke.
O heyecanı özledik.
Çocuk ve Saba Tümer
Saba Tümer en çok “Neden çocuk yapmadın” sorusundan rahatsız olduğunu açıkladı. Her seferinde aynı cevabı veriyormuş: “İyi ki yapmamışım. Geçenlerde biri ‘Yapsan yaşlanınca sana bakacak biri olurdu’ dedi. Çocuk mu yapıyorsunuz yoksa kendinize bakıcı mı arıyorsunuz?”
Çocuk yapıp yapmamak Saba Tümer’in en büyük hakkı, kendi tercihi elbette.
“Kendinize bakıcı mı arıyorsunuz” diyerek de çok doğru bir yerden ters köşe yapıyor eleştirenleri.
Kaldı ki her çocuğun hayırlı çıkacağı, anasına babasına bakacağı da garanti değil. Ne örnekler görüyoruz etrafta. Parayı bastırdıktan sonra insanın kendine en güzel şekilde baktıracağı konusunda da haklı Tümer.
Ama yine de... Yaş kemale erince... Yani el ayak çekilince, sohbetler tükenince, dostlar eve gidince...
Bir umut da olsa insan kanından canından birinin varlığını arar mı? Bir tek ondan emin olamıyorum. Hafiften de korkuyorum.
Paylaş