Paylaş
Cem Yılmaz’ın Ahu Yağtu’ya ödediği 10 bin dolarlık nafakanın tartışması bitmiyor.
Dövizin çok artmasından dolayı nafakayı azaltıp Türk lirasına sabitlemek istemişti, istinaf mahkemesi kararı bozdu.
Evet, doların aşırı değerlenmesiyle nafakanın aylık 186 bin lira gibi yüksek bir rakama çıkması tuhaf. Neredeyse 30-40 asgari ücret.
Bu mevzuda öncelikle şunu söylemek isterim: Ortak çocuk sahibi iki yetişkin insanın bunu mahkemelere, medyanın diline düşmeden aklıselimle kendi aralarında halledebilmesini beklerdim.
Ayrıca, Ahu Yağtu gibi düşkün ya da muhtaç olmayan bir kadının neden nafaka aldığını da anlamış değilim.
Ne bu yani?
Cem Yılmaz evlendi diye bir çeşit “kan parası” mı?
Kendi ayaklarının üzerinde durabilen bir kadın, çocuğun masrafları hariç niçin ekstra para alır ki eski kocasından?
Madem evlilik kötü gitti ve boşandılar, o zaman o da Cem Yılmaz’a nafaka ödesin, Cem’inki can değil mi?
“Ömür boyu cezalandırmayı” kabul de talep de etmemeli bence.
Ama boşanma sürecinde bir kere zabıt altına alınmış nafaka.
Cem Yılmaz da en baştan kabul etmiş. Artık bu saatten sonra mızıkçılık çıkarmanın alemi yok.
İmzayı atarken düşünecekti yarın öbür gün dövizin artabileceğini falan.
Niye dolarla imzaladın?
Türk lirasının suyu mu çıktı?
Aynı şekilde döviz üzerinden borçlananlar var. Borçları katlandı. Piyasanın kanunu bu.
Onlar ne yapsın?
Dövizli olan her harcama hepimizin hayatında katlandı.
Biz ne yapalım?
Çare yok, Cem Yılmaz da ödeyecek tıpış tıpış...
Hem Cem Yılmaz, yıllar yıllar önce “2 milyon dolarım var” diye geyik çevirmiyor muydu sağda solda?
Bir keresinde de “Yılda 1 ya da 2 milyon dolar kazanıyorum” dememiş miydi?
Kendi 2 milyon doları katlanırken iyi, 10 binlik nafaka katlanınca mı kötü oldu?
Ben asıl Cem Yılmaz’ın nafaka davasına üzülenlere büyük hayıflanıyorum.
Onunki kârdan zarar. Siz asıl ikiye-üçe katlanan iPhone’larınıza, laptop’larınıza, yabancı marka kedi mamalarınıza üzülün.
Merve hariç herkes oynuyor
DJ Mert Aydın’la 44 gün süren evliliğinin ardından sosyal medyada sevenleriyle dertleşen Merve Boluğur, “Mutlu ilişki var mıdır” sorusuna şöyle cevap verdi:
“Bence yok, herkes oynuyor.”
Hüsranlı ilişkilerin kadını Merve Boluğur’dan mutlu ilişki formülü isteyen kişinin çaresizliği bir yana...
Ama Merve Boluğur’un daha tanıyıp bilmeden, kim olduğunu anlamadan, en hızlısından giriştiği bu son “kocişim” sevdasında karşı tarafı “oynamak”la suçlaması ayrıca düşündürücü.
Çünkü bir değil, iki değil: Mutlu olmak için değil, “mutlu görünmek” için giriştiği mesaj kaygılı her hamleyi eline yüzüne bulaştırıyor.
“Onlar oynamasın, asıl sen oyna Merve” diyesi geliyor insanın: “Artık skandallarla değil, birazcık da oyunculuğunla gündeme gel...”
Fazıl Say’ın el ele boşanması
3 yıl önce evlendiği Ece Dağıstan ile el ele Beykoz Adliyesi’ne gittiler, boşanıp el ele çıktılar. Çok romantik bir ayrılık mesajı eşliğinde:
“Hatıralarımızı, anılarımızı, tüm güzel hikâyelerimizi, seslerimizi, en iyi şekilde anacağım her zaman. Sevgi, aşk, emek, bağlılık ve şefkat dolu 7 yıllık bir sevgililik...
Zor ve kötü bir dünyada, iki insan ezilebiliyor yüklerin altında, çare bulamıyor tedavi etmeye...
Bazen dertlere yeniliyor, imkân olamıyor bir çıkışa...”
Merak ettim, mahkemeden el ele çıktıklarına göre...
Acaba yemeğe falan mı gitmişlerdir birlikte?
Yadırgayan çok bu el ele çıkışı.
Ne tuhaf zamanlar değil mi?
Boşanamayan, ayrılamayan insanlar toplumunda...
Her gün karısını, sevgilisini, bazen kendini de öldürenleri yadırgamıyoruz da...
Saygıyla, sevgiyle, şefkatle vedalaşanları yadırgıyoruz.
Paylaş