Paylaş
Neyle tanınıyor, hayattaki en büyük başarısı nedir?
E dedik ya, Mahmut Tuncer’in kızı... Başka? Başka bir şey yok mu?
Var, var: Bir de çok tombişken son zamanlarda diyet yapıp 45 kilo verdi.
En son ne buyurdu dersiniz?
“Parasız adam gereksiz adamdır.”
E madem bu kadar mühim bir vecize dile getirdi, hâlâ “Başka? Başka?” diye sormanın alemi yok.
Olmuş işte, kemale ermiş artık kadın.
Yalnız bu teoreminde iki “küçük” sıkıntı var.
Birincisi, bu ülkedeki milyonlarca zorluk çeken, parasız, işsiz insana “gereksiz” diyerek onları incitebilme ihtimali...
İkincisi de kendi babasının aile bütçesine katkı yapabilmek için Şanlıurfa sokaklarında darı ve buz sattığı gerçeği...
İyi ki annesi onun gibi düşünmüyormuş.
Yoksa koca memleket, mahrum kalacaktık bu üst düzey zekâdan.
Aziz Sancar’a had bildirmek
Elinde telefonu var ya... Sosyal medya var ya... Kalkmış “had bildiriyor”. Muhtemelen o cep telefonunu da bilim insanlarının değil, kendine taksit yapan telefoncunun yaptığını zannediyor. Cehaletin arsızlaştığı bir çağa girdik.
Oku bakayım desen okuyamaz: “Excinuclease/excision nuclease” enzimi. Oxford Üniversitesi Biyokimya ve Moleküler Biyoloji Sözlüğü’nde yer alıyor.
Ne anlama geliyor?
En geniş tanımıyla, hücrelerin hasar gören DNA’ları nasıl onardığını, yani genetik bilgisini nasıl koruduğunu haritalandırmayı ifade eden bir çalışmanın sonucu.
Kim bulmuş?
1901’den beri verilen Nobel’de ilk kez bilim ödülü alan bir Türk: Aziz Sancar.
Kendi ülkesinde Twitter’ın gündemi oldu:
#Haddini Bil Aziz Sancar...
Niye?
Şunu dedi diye: “Aşı karşıtı olabilirsin. Evine kapan ve aşı olma. Ama dışarı çıkarsan, millete bulaştırırsan bu hakkın yok.”
Ne acıklı. Öyle ağırıma gidiyor ki...
Sen dünyanın önünde eğildiği bir bilim insanı ol...
Üstelik bunu Mardin’in Savur ilçesinde 8 çocuklu bir çiftçi ailesinin çocuğu olarak başar...
415 bilimsel makale, 33 kitap yaz...
Kazandığın parayla vakıf kur, kendin gibi ABD’ye okumaya giden fakir Türk öğrenciler için misafirhane aç...
Sonra kendi ülkende sana had bildirmeye kalksınlar.
“Bildirenler” kimler?
Adamın ne dediğini, neden bahsettiğini anlayabilmek için bile en az çeyrek yüzyıl dirsek çürütmesi gerekenler...
İnsan hakları, demokrasi adına “aşırı sağcılarla” aynı cephede hareket eden aşı karşıtları.
Elinde telefonu var ya... Sosyal medya var ya... Kalkmış “had bildiriyor”.
Muhtemelen o cep telefonunu da bilim insanlarının değil, kendine taksit yapan telefoncunun yaptığını zannediyor.
Cehaletin arsızlaştığı, pervasızlığı ele aldığı bir çağa girdik.
Olmaz olsun böyle sosyal medya. Olmaz olsun böyle telefon.
Instagram erkekleri daha mı hafifmeşrep?
Hülya Avşar öksürdü, oyuncu Buket Dereoğlu üzerine atladı: “Instagram hesabı olan bir adamla evlenilmez.”
Haydaa...
Instagram’da hesap açan erkekler olarak olduk mu size evlenilecek değil, “eğlenilecek” erkek?
Eğlensinler, hobi olarak yine eğlensinler de... Durduk yere niye hafifmeşrep ilan edildik, onu anlamıyorum.
Sanki her Instagram açan şuna-buna yürümek için kullanıyor hesabını.
Diyelim ki Instagram tükaka... Peki Twitter? Feys? TikTok? LinkedIn falan? Onlar daha mı namuslu, daha mı sadık oluyor kategorik olarak?
Hadi canım siz de!
Bunun kadını-erkeği yok. Kadınlar hangi hevesle, amaçla, niyetle giriyorsa... Emin olun, erkekler de çok farklı değil.
Tencere dibin kara. Nokta.
Paylaş