90’larda star olmanın olası bir dezavantajı

Üçü de aynı yılların, aynı kuşağın pop starları. Ama ortak bir noktaları daha var. Zamanında iyi kazandıkları halde, idaresini beceremeyip bugün eskiye nazaran “zor” durumda olmaları.
En çarpıcı örneği Serdar Ortaç. Bankaların kredi düzenlemeleri sayesinde idare edebildi. Serdar Ortaç demişken... Kıbrıs’ta bir otelde çalışmaya başlayan Ozan Orhon da aynı kuşaktan. Bugün daha şaaşalı bir hayat sürmesi çok muhtemeldi.
“Bebeto” (Burak Kut) benzer şeyler yaşadığını açıkladı:
“Servet yapmak değil, serveti korumak önemli. Gelir düzeyin yüksek olunca ona göre bir hayat yaşıyorsun. Para kesilince maddi zorluklar yaşadım. Bankadan kredi çektim, geri ödeyemedim...”
Sanatçı insanın ticari hayatta ille de başarılı olmasını beklemek de haksızlık tabii ama...
Bu durum da ilginç.
Şimdiki gibi pandemi koşullarını görmemiş bir kuşaktı onlar.
Radyolar, televizyonlar, konserler, milyon milyon satan albümler...
90’lar gibi sektörde her şeyin büyüdüğü bir dönemde “sahneye” çıktılar.
Ama bu durum belki dezavantajları da oldu.
Değirmenin suyu her dönem, hep böyle akacak yanılgısına kapıldılar.
İhtiyatlı davranmayı boşladılar.
Burat Kut’un işaret ettiği gibi... Servetleri, servetlerinin düşmanına mı dönüştü?

Eski dostlar, eski dostlar

2004’teki sezon finali 2000’lerde en çok izlenen dizi oldu ABD’de. 25’inci yılı kutlanan “Friends”, sadece ülkesinin değil, bütün milenyum kuşağının kült dizilerinden biriydi.
Çünkü dünyanın her yanındaki gençlere ailenin yerini arkadaşların aldığı bir metropol yaşamı vadediyordu.
1994’te ilk başladığında 15 yaşında olsalar, o kuşak bugün 40 ve üstü olmalı.
Oyunculardan paha biçin: “Rachel” karakterini canlandıran Jennifer Aniston 52 yaşında. “Joey”i oynayan Matt LeBlanc 53...
25’inci yıl kutlaması çerçevesinde özel bir bölüm için bir araya geldiler.
Bölümden ziyade, tek seferlik bir şov gibi.
Fragmanı düştü ekranlara. “Ross” (David Schwimmer), “Monica” (Courteney Cox), Phoebe (Lisa Kudrow), Chandler (Matthew Perry)..
Aradan geçen çeyrek yüzyıl, herkesten bir şeyler götürmüş.
Ama sanki erkeklerden daha fazla. “Joey” çok değişmiş. Nerede ilk başladığındaki o çıtır delikanlı?
Kilodan yarım dünya olmuş. Saçlar artık bembeyaz...
“Ross” kendini daha iyi korumuş ama yıllar “Chandler”a iyi davranmamış. Onların yanında “Rachel” (Jen) ha deseniz aynı. Monica da daha az yaşlanmış gibi. Hâlâ favori karakterim Phobe...

PANDEMİ GÜNLÜĞÜ

Daha beş gün olmuş aklımıza kurt düşeli... Şöyle yazmıştım:
“Biontech mi, Sinovac mı tercihi, aşı hakkı gelen her hanenin meselesi. Çin aşısı yerine Alman aşısını tercih ettim, çünkü bu Batılıların sağı solu belli olmaz. Yarın öbür gün sırf Çin’e çelme takmak için aşı pasaportunda zorluk çıkarırlar, vize vermezler falan diye işkillendim. Bir tanıdığımı da böyle ikna ettim Biontech’e. Umarım bu makyavelist yaklaşımla tıbbi bir vebale girmedim...”
Hiç sektirmediler.
AB’nin kapılarını yabancılara açmaya hazırlanıyorlar...
Ama Alman aşısı Biontech’i vurulanlara.
Öbürleri? Çin? Rus?
Onlar daha değerlendirilecek.
Ne zaman?
Paşa gönülleri Çinli ve Rus turistleri ne kadar çabuk Avrupa’da görmek isterse...