Salim Uzun

ÇARŞAMBA günü Antalya Valisi Ersin Yazıcı ile görüştüğümde Antalya ile depremi yaşayan kentlerimiz arasında ‘yaşam rotası’ kurulacağını öğrenmiştim.

O rota yüzlerce hatta binlerce afetzedeye umut olmaya başladı bile.

*

İlk kafile özel uçakla Gaziantep’ten geldi, sıcak yuvalarına yerleşti.

*

Tedavi ihtiyacı olan yaklaşık 2 bin afetzedeye de sağlık hizmeti verilmeye başlandı.

*

Bu tür operasyonları yönetmek kolay iş değil.

 

İÇİMİZ acıyor… Kalbimiz sıkışıyor… Deprem bölgelerinde yaşanan acıyı gördükçe insanın yemek yiyesi, uyurken üzerine battaniye örtesi gelmiyor.

Üstelik ben 17 Ağustos 1999 depremini de yaşadım.

*

Deprem esnasında beşik gibi sallanan o binaların birin de ben de vardım.

*
Yaşadığımız bina yıkılmadı ama o korku yüreğime işledi.

*

Yıllar geçti bugün çok daha büyük bir acıyla karşı karşıyayız.

*

Deprem 10 ilimizi bir değil iki kez yıktı. Önce 7.7, sonra 7.6 ile sarsıldık. Şimdi ise birlik olma, yaraları sarma zamanı. Emin ki Batı Akdeniz üzerine düşeni yapacaktır.

GECE 04.00 aniden uyandım.

*
Sağa dön sola dön uyuyamadım.

*
Yarım saat sonra cep telefonuma hurriyet.com.tr’nin son dakika uyarısı düştü.

*

Göz ucuyla baktım ‘eyvah’ dedim.

*

ANTALYA’da yaşam her geçen gün zorlaşıyor. Neden? Nüfus hızla artıyor, yapısı değişiyor.

Daha da kötüsü hiç olmadığı kadar bencilleşiyoruz!

*

Bu anlayış en fazla engelli bireylere zarar veriyor.

*

Hafta başında 3 farklı alışveriş merkezinin kapalı ve açık otoparkını kullandım.

*

Otoparklar tıklım tıklım doluydu.

*

HİÇ öyle girizgâh falan yapmadan yekten soruyorum; bazı kurumların fuarcılığa karşı bir garezi mi var?

Fuarcılık lafı açılınca mangalda kül bırakmıyoruz ama iş elimizdeki değerleri korumaya gelince hep birlikte sınıfta kalıyoruz.

*

Örnek mi istiyorsunuz?

*

ANFAŞ’ta iki önemli fuar birden düzenleniyor.

*

İlki Uluslararası Konaklama ve Ağırlama Ekipmanları İhtisas Fuarı.

*

ÜNLÜ seyyah Evliya Çelebi, “Şehr-i Ayıntab-ı Cihan” yani “Dünyanın göz bebeği şehir” demiş Gaziantep için.

 

Yetmemiş, “Bu kenti anlatmaya ne dil, ne de kalem yeter” diyerek kentin büyüsünü tarihe not düşmüş.

*

Ben de Hürriyet yazarlarıyla birlikte 2 günümü bu kadim şehirde geçirdim ve anladım ki modern dünyanın kalemi de yetmez bu kenti anlatmaya.

*

Çünkü Gaziantep sadece bir gastronomi şehri olmaktan çıkmış, bilim, sanat, kültür ve gençlik projelerinin merkezi haline gelmiş.

*

Gaziantep’e daha önce de gitmiştim ama yalan yok, yöresel tatlarının tadına bakıp, valizime baklava doldurup soluğu

Türkiye’de bazı başarılar ne yaparsanız yapın maalesef gölgede kalıyor.

Yeterince konuşulmuyor, yeterince tartışılmıyor, daha da vahimi abuk sabuk gündemlerin içerisinde kaybolup gidiyor.

Gün geliyor satır aralarına sıkışıyor.

Örnek mi?

Hemen yanı başımızda...

BU yıl Antalya’da hızla büyüyen trafik sorununu kaç defa yazdım sayısını hatırlamıyorum.

Sadece ben değil kentteki birçok meslektaşım defalarca konuyu gündeme taşıdı, çözüm çağrısı yaptı.

Peki ne oldu?


Sorun her geçen gün daha da çetrefilli bir hal aldı.