Paylaş
İster istemez kabul edeceksiniz.
Siyasetin kendisine has bir mantığı var. Doğru mu? Yanlış mı? Tartışmayalım.
Sadece kabul edilmesi gereken bir şey.
SİYASETÇİLER
Günümüzde uygar ülkeleri siyasetçiler yönetiyor.
Aslında, hep öyle olmamış.
Batı'nın siyasi tarihine baktığımızda bile meslek olarak kendisine ‘‘siyaseti’’ seçmiş kişilerin yeni bir olay olduğunu görüyoruz.
Siyasetçi kavramı Asya toplumlarında daha da yeni. Birçok Asya ülkesine henüz girmemiş bile. Japonya istisna. Tayvan, Kore ve Hindistan, demokratik ortamlarda siyasetçileri ön plana çıkaran üç Asya ülkesi. İlk ikisinde ‘‘olay’’ birkaç yıl öncesinin eseri. Hindistan'da daha eski.
Ama bildiğimiz anlamda siyasetçi Asya toplumlarının pek alışık olmadığı bir şey.
‘‘Siyasi partilerden birisine gir. Teşkilattan yüksel. Delege hesabı yap. İlçe kongrelerinin işkencesini çek. Uğraş didin. Ter dök. Sonunda milletvekili ol. Hatta hükümete gir...’’
Bu profesyonel anlamda bir siyasetçinin ideal çizgisi. (Görebildiğimiz kadarıyla da, bazı bakımlardan ilginç ve tatmin edici bir hayat tarzı.)
Evet, ister beğenin ister beğenmeyin, demokrasilerdeki siyasetçinin çizgisi böyle. Ülkeyi onlar yönetecek.
İKTİSADA KAYIŞ
Batı demokrasilerinde farklı olan toplumun siyaset üzerine getirdiği disiplin.
Siyasetçinin seçenekleri sınırlanmış.
Ama son 10-15 yıl içinde yaşanan bir gelişme daha var.
Siyaset bir süredir iktisat'tan ve finansal piyasalardan daha çok etkilenme durumunda kalmış.
Ekonomi ile ilgili ünitelerin ağırlığı artarken, bazı önemli kurumlar güçlenmiş, siyasetçilerle olan bağlarını neredeyse tamamen koparmışlar.
Örneğin Avrupa'da gerçek yönetimin başkentlerde olduğunu söylemek zor. Teknokratların aldığı kararlar nedeniyle güç, bir süredir Brüksel'de.
Ekonomide de son sözü siyasiler söylemiyor. Bundesbank ve benzeri kurumların dedikleri oluyor.
Ve en önemlisi:
Piyasalar konuştuğu zaman siyaset dinliyor.
İŞİN SONU
Bu elbette Batı'daki durum. Peki, ya Türkiye benzeri ülkelerde? Örneğin bir Arjantin'de, Brezilya'da veya Meksika'da durum ne?
Bu sorunun cevabı ilginç.
İlk başlarda iktisatçılar bu gibi ülkelerde tamamen bir kenara itiliyor. Siyasetçi, ekonomide ve finansal piyasalarda bildiğini yapıyor. Bu uzun süre de böyle gidiyor.
Ama...
Bir gün gelip yolun sonu geliyor.
SONUÇ
Arjantin'de, Brezilya'da veya Meksika'da o günden bu yana iktisatçıların yönetimdeki ağırlığı artmış.
Paylaş