Paylaş
Gazetelerin birinci sayfasında yer alan haberler tek kelimeyle utanç verici.
Ama biz son zamanlarda uyguladığımız programa geri dönecek, siyaseti bir kenara bırakacağız. (Ne söyleyebiliriz ki?)
Faizler konusunu ele alalım.
Bono faizleri konusunda neler söyleyebiliriz?
REEL FAİZLER
Dün bono faizleri bir miktar yükselerek yüzde 130'un üzerine çıktı.
Ama daha birkaç gün önce faizler yüzde 140'taydı. Demek ki ortada yine de kayda değer bir düşüş var.
Tüketici enflasyonu yüzde 80'de.
Kur ayarlamaları ise sıcak para politikası nedeniyle tüketici fiyatların yüzde 20 kadar altında kalacakmış gibi düşünülüyor. (Biz önümüzdeki bir yıl içinde böyle bir tahminin tümüyle yanlış çıkacağı kanısındayız. Ama piyasalara vermiş olduğumuz söz nedeniyle bu konuya girmiyoruz.)
Faizler yüzde 130'da kaldı diyelim.
Yüzde 80 enflasyonda bu yüzde 28 gibi bir reel faize gelir.
Yüksek.
Düşer mi?
Çeşitli etkileri ele alacağız.
DEFLASYONİST BASKILAR
Dünya ekonomisinde tahminlerin ötesinde bir yavaşlama var. Bu, henüz Türkiye'nin en önemli ticari partneri Avrupa'ya tam olarak sıçramış değil. Ama sıçrayacak.
Ayrıca, hammadde fiyatlarındaki hızlı gerileme de biliniyor.
Bunlar bir yanda üretimi azaltan, diğer yanda da fiyatları düşüren gelişmeler.
Türkiye üzerinde de etkili olmaya başladılar.
Görüldüğü kadarıyla, bu etki gelecek aylarda daha da artacak. Bu, Türkiye'de dış ticaret ve finansman zorluklarından kaynaklanan bir üretim gerilemesini gündeme getirebilir.
Neticede enflasyon bir miktar azalabilir.
Bu gelişmeler nominal faizleri düşürücü bir etki yapar.
BANKACILIK
Öte yanda uluslararası bankacılık sektörünün karşılaştığı sorunlar var. Sektörde risk artınca, risk primi de yükseliyor.
Risk priminin yükselmesi, faizleri yükseltiyor.
Gelişmekte olan ülkelerden önemli bir bölümü, paralarının değerini (reel anlamda) düşürdü. Diğerleri kurları savunma kararında.
Bunlar da faizleri yüksek tutan gelişmeler.
SPEKÜLATİF HAREKETLER
Elbette bir de bizim piyasalarda sık sık yaşanan spekülatif hareketler var.
Bu konuda artık iyice uzmanlaşan bankalar, ortada fazla bir neden yok iken faizlerde ani oynamalara yol açabiliyor.
‘‘Bunların da hesaba katılması gerekiyor’’ diye düşünülebilir.
Ancak, bu hareketler genellikle kısa ömürlü ve tahmini imkânsız. Sadece volatiliteyi artırmakla kalıyor. Türkiye'de faiz opsiyonları da işlem görmediği için volatilite hareketlerinin yatırımcı açısından önemi az.
SONUÇ
Dış ticaret açığı büyür, büyüme yavaşlarsa şimdi izlenmekte olan bazı politikaların değişmesi zorunlu hale gelebilir.
Böyle bir durumda Merkez Bankası son yıllardaki uygulamalarına devam eder, faizleri yukarı çeker.
Ama üretimdeki gerileme ve işsizlik bir süre sonra bu politikayı zorlamaya başlar.
Ancak o günler gelene kadar reel faizlerin yüzde 25-35 bandında seyredeceği kanısındayız. (Bu rakamları verirken tüketici enflasyonundan hareket ediyoruz.)
Paylaş