Geçmişten bugüne semt pazarlarımız

Pazara gitmeyi sevmeyen kadın yok gibidir. (Bir de elimizde onca yükle pazardan dönme zorunluluğumuz olmasa) Türk insanının yaşamında çok önemli bir yeri vardır semt pazarlarının ve bu alışkanlığın geçmişi çok eski tarihlere dayanır.

Çevrenizde pazara giden insanlar var mı bilmiyorum ama semt pazarlarına giden pek çok insan kendini rahatlamış ve sosyalleşmiş hisseder. Ayrıca şu ya da bu şekilde pazarlar bizlere çok şey öğretir. "Patlıcanın iyisi nasıl olur", "Güzel karpuzu nereden anlarız" gibi soruların cevabını hep semt pazarları sayesinde öğrenmez miyiz?

Pek çoğumuz Adapazarı’nın balkabağını, Erzincan’ın çimin üzümünü ya da Osmaniye’nin yer fıstığını semt pazarları sayesinde öğrenmedik mi?

Semt pazarlarında satılanlar öyle üzümle, karpuzla ya da envayi çeşit sebzeyle de sınırlı değil üstelik. Çağla Şıkel çorabı, Asmalı Konak yüzüğü, Sıla saç boncuğu, Çin işi, Japon işi pek çok aksesuvar ve ev eşyası da pazarcıların gür sesleri eşliğinde tezgahlarda arz-ı endam ediyorlar.

Her yöreden, her kültürden bir şeyler öğrenir, öyle dönersiniz semt pazarlarından.

Pazara çıkıp alışveriş yapmanın bir de sosyal tarafı vardır tabii. Kabak aldığınız tezgahın sahibi "Abla bak, bu kabağı bu sefer de şöyle pişir, tadına doyamayacaksın" deyip anlatmaya başlayıverir kendi kabak yemeği tarifini.

Oradan konuşmanıza kulak misafiri olmuş bir başka müşteri atılıverir söze ve bir malzeme de o katar eve dönünce pişireceğiniz kabak yemeğine. Nasıl olsa malzeme sıkıntısı da çekmez, hemen alabilirsiniz tavsiye edilen malzemeyi. Çünkü Türkiye’nin değişik yörelerinden gelen onlarca çeşit ot ya da baharat vardır tezgahlarda ve yanınızda alışveriş yapan bir hanımla anında paylaşıverirsiniz yeni bir ot hakkında edindiğiniz bilgiyi. Yani Pazar denen yer, sadece alışveriş yapmak için değil, insanlarla ilişki kurmak için de çok önemli bir yerdir.

Kısacası pazarlardan eve dönerken rahatlamış, hafiflemiş, sıkıntılardan bir parça arınmış hissedersiniz kendinizi. Üstelik yeni öğrendiğiniz bilgiler de cabası...

İskenderun’un kıymalı Arap tavası

8 kişilik

Hazırlama süresi 15 dakika

Pişirme süresi

20 dakika


Malzeme listesi

2 tatlı kaşığı bitkisel margarin

250 gr orta yağlı kıyma

2 adet orta boy kuru soğan

1 çay kaşığı tuz, karabiber

1 çay kaşığı kimyon

1 tatlı kaşığı kırmızı pul biber

2 tatlı kaşığı biber salçası

6 adet orta boy domates

2-3 adet yeşil sivri biber

15 diş sarmısak

Bitkisel margarin ve kıymayı orta boy bir tencereye aktarıp orta ısılı ateşte tahta bir kaşıkla sürekli karıştırarak kıyma suyunu çekinceye kadar, en az 5-6 dakika kavurun. Üzerine incecik kıydığınız soğanı ekleyerek karıştırın.

Tuz, karabiber, kimyon ve kırmızı pul biberi de serpiştirip varsa acılı biber salçasını da kattıktan sonra, sık sık karıştırarak 3-4 dakika daha kavurun. Ocaktan alıp bir kenarda bekletin. Diğer taraftan yıkanmış domatesleri (isterseniz kabuklarını da soyabilirsiniz) kuşbaşı et formunda küp küp doğrayın.

Sivri biberleri ayıkladıktan sonra ince halkalar halinde dilimleyin. Ayıkladığınız sarmısakları da ortadan ikiye bölün. Domates, sarmısak ve sivir biberi kavurduğunuz kıymalı harca ilave edip karıştırın. Tüm malzemeleri orta boy bir fırın tepsisine bastırarak yayın. 5 dakika önceden 175 dereceye ayarlanmış fırında hiç su eklemeden en az 25-30 dakika kadar pişirip çıkarın. Sıcak sıcak servise sunun. İsterseniz, pilav, makarna, patates püresi ile birlikte de ikram edebilirsiniz.

Rokalı popüler salata

6 kişilik

Hazırlama süresi 25 dakika

Malzeme listesi

300-500 gr Akdeniz yeşilliği

(Marul ya da kıvırıck da kullanabilirsiniz.)

2 demet roka

1 adet kırmızı dolmalık biber

1 adet sarı dolmalık biber

1 çay bardağı konserve mısır

10-15 adet çekirdeksiz siyah zeytin

1 su bardağı rendelenmiş beyaz peynir

Sos için;

1/2 su bardağı sızma zeytinyağı

1 adet limonun suyu

4 yemek kaşığı sirke

(Elma ya da üzüm sirkesi kullanabilirsiniz.)

2 çay kaşığı hardal

2 diş sarmısak

2 çay kaşığı tuz, karabiber

1 çay kaşığı tozşeker

Akdeniz yeşilliğini (marul da kullanabilirsiniz) ve rokayı ayıklayıp yıkadıktan sonra süzün. İri parçalara ayırarak bir salata kasesine koyun. Kırmızı ve sarı biberlerin saplarını ve tohumlarını ayıkladıktan sonra yıkayın. İncecik halkalar halinde doğrayıp salata malzemelerinin olduğu kaseye aktarın.

Konserve mısırı süzüp malzemelere ilave ettikten sonra zeytini ve rendelenmiş beyaz peyniri de salata malzemelerinin üzerine serpin. Diğer taraftan, sosu hazırlamak için; zeytinyağı ve sirkeyi geniş bir kaseye aktarın. Limon suyu, dövülmüş sarmısaklar ve hardalı ilave edin. Tuz, karabiber ve tozşekeri serpiştirip bir tel çırpıcı ya da mikser yardımıyla 1-2 dakika kadar çırpın. Hazırladığınız sosu salatanın üzerine gezdirip karıştırın ve salatayı servise sunun.
Yazarın Tüm Yazıları