Paylaş
Bu mağlubiyetin en büyük sorumlusu da tartışmasız Christoph Daum oldu. İlk 10 dakikayı izleyen herkes Alman teknik adamın kadro seçimine tepki gösterdi. İstanbul’a bir puan hesabı ile gelen Twente karşısında tek forvet oynamak akıl işi değildi. Rakip gol atmak için neredeyse lütfen geliyor, Fenerbahçe ise oyunu karşı yarı sahaya yıktığı halde pozisyon üretemiyordu.
Kazım, top ayağına her geldiğinde seyirciyi çıldırttı. Son maçlarda tel tel dökülmesine rağmen Daum’un özel izniyle (!) 80 dakika oynadı. Roberto Carlos sanki futbolu unutmuş gibi. Ne bir isabetli orta, ne de bir etkili şut çekemeden kenara alındı. Bursaspor maçının yıldızı Mehmet Topuz’un attığı muhteşem gol kötü futbolu bir anda unutturdu. Ardından risk alan Twente iki kez geldi, ikisinde de gol buldu. Mehmet Topuz’un oyuna geç alınışı da bir başka tartışma konusuydu.
Güiza yalnızları oynadı
Semih Şentürk gibi bir silah bitime 10 dakika kala oyuna alınıyor. Sahada tek başına dolaşan Güiza ise yalnızları oynuyordu. Güiza’ya kimsenin kızmaya hakkı yok. Yanında bir partneri olsaydı dün gece daha etkili olurdu. Sağ kanatta Kazım silik kalınca, Gökhan Gönül de ona ayak uydurdu. Lugano ile Bilica ikilisi topu oyuna sokmayı beceremiyor. Kaptan Alex bir türlü oyuna giremedi. İki net pozisyon buldu ama top da onu istemedi.
Bu yenilgi dünyanın sonu değil ancak bu futbolla hedefe gidilmez. Koşan, isteyen ve disiplini elden bırakmayan taraf kazandı. “Nasıl olsa kazanırım” havasında sahaya çıkan Fenerbahçe ise hayal kırıklığı yaşadı. Futbol böyledir. Bazen mağlubiyetler hayırlı olur. Bu sezon ilk resmi maçını kaybeden Fenerbahçe’nin gruptan çıkmak için önünde 5 maçı daha var. Twente yenilmeyecek bir takım değil. Daum’un şapkasını önüne koyup, tek forvetli sistemini gözden geçirmesi gerekiyor. Aksi taktirde hem Güiza, hem de Semih bunalıma girer. Son sözüm taraftara... 45 bin kişi 90 dakika boyunca takımı destekledi. Onlar görevini yaptı ama evlerine boynu bükük döndüler.
Paylaş