Paylaş
Hak, hukuk dinlemeden hayatlarımıza el attı. Telefonlarımızı dinlemeye, sosyal medya hesaplarımızı izlemeye, maillerimizi okumaya, hastane kayıtlarımızı paylaşmaya, kameralarla gözetlemeye, anonslarla müdahale etmeye, yasaklarla engellemeye başladı. Kısacası bu devirde kimsenin baskıcı bir babaya ihtiyacı kalmadı. Bugün ebeveynlerin çocuklarına oraya gitme, bununla görüşme, şu siteye girme, şunu içme, kimseyle yakınlaşma demesine hiç gerek yok. Çünkü onlar yerine hepimizi dilediği gibi kısıtlayabileceğini düşünen devlet baba görev başında!
Son birkaç yılda bu akımın onlarca örneğini yaşadık aslında. Neler yasaklandı, neler yasaklanmaya çalışıldı unutmadık. Youtube’a giremediğimiz günler çok eski değil. Kürtaj hakkının masaya yatırılması dün gibi… 19 Mayıs, 23 Nisan, 30 Ağustos, 29 Ekim şenliklerinin iptal edilişi devam ediyor… 1 Mayıs’ta Taksim’e çıkmak haktı yasaklandı. Birileri saç rengine, ruj seçimine, etek boyuna, makyaj tonuna kadar el uzattı… Şimdilerdeyse gündemde alkol yasakları var gibi duruyor ama yapılan açıklamalar sırada sosyal medya olabileceğini işaret ediyor.
Uzun lafın kısası yeni yasaklar ufukta görünmeye başladı bile. Her geçen gün özgürlüğümüz biraz daha kısıtlanıyor. En kötü ihtimalle daha kötü günler bizi bekliyor. Mesela benim kabuslarımda şöyle bir tablo var:
Kadınla erkeğin arasında mesafeye dahi bir sınırlama gelecek. Öyle kimse kimseye kolay kolay yaklaşamayacak. Gözler yerde, eller cepte olacak. Birinin elinin eline değmesi yasak. Twitter, Facebook, Foursquare yasak. Kimse kimsenin nerede ne yaptığını sosyal medyadan öğrenemeyecek. Kitleler sosyal medya aracılığıyla bir birini gaza getiremeyecek. Aşıklar internet aracılığıyla iletişime geçemeyecek. E-mail, whatsapp, skype hepsi yasak. Yasak olmayan da devlet tarafından kontrol altında. “Canım kebap çekti” desen şifreli “seks” dedi diye hapse atılma ihtimalin var. Çünkü seks de yasak. Aşk yaparak hamile kalmak yasak. Hamile kalınca aldırmak yasak. Kocandan habersiz doktora gitmek yasak. Tecavüze uğrarsan kaşınmışsındır, şikayet etmek de yasak.
Şehvetli rüyalar görmek de yasak. Rüyalarını bile izleyecek devlet. Rüyanda bile sarılsan sevgiline hemen anons gelecek “Lütfen ahlak kuralları çerçevesinde rüya görün!”
Alkol zaten yasak. Öyle içip içip cesaretlenip yare ilanı aşk etmek hepten yasak. Yasakları sorgulamak da yasak. Hakkını aramaksa en yasak. Hakkın var sanmak daha da büyük yasak. Eylem yasak. Eylemciyle aşk ezelden yasak. Gönüllü olarak mesleğini icra etmek yasak. Doktorsan yanından geçen yaralıya parmağının ucuyla bile dokunmak yasak. Avukatsan haksızlığa uğramış vatandaşın hakkını savunmaya çalışmak yasak...
Devletin uyu dediği saatte uyuyacak, uyan dediğinde uyanacak, ye dediğini yiyecek, göstermek istediğini görecek, konuşmana izin verdiği kadarını konuşacaksın. Vatan millete hayırlı bir koyun, ahlaklı bir yurttaş olacaksın.
Olmadın mı? O zaman çapulcusun, teröristsin, marjinalsin. Kısacası bizdensin! Bu kabus gerçek olsa bile, yasaklar daha da artsa da, her zaman bu yasakların karşısına dimdik dikilecek kadar cesur ve güzel insanlar olacak. Aşk mı? Aşk da her zaman olacak. Yasakların tavan yaptığı anlarda bile… Yasaklar aşkı daha da besleyecek. Kapıyı pencereyi kilitleseler bacadan girecek. Kısacası yasaklar hayatımızı ele geçirse bile ne biz, ne de aşk yılmayacak.
Hem zaten zor zamanlarda, kısıtlı imkanlarda ve özellikle de baskı altında daha güzel aşk. Direniş sırasında teklif edilen evlilik, gaz yemiş sevgilinin acısını dindirmek için gösterilen ilgi, orantısız güçten kaçarken düşen aşkını omuzlayan erkek, polis şiddetinden yara alıp hastanede aynı uğurda yaralanmış hayatının aşkını bulan kadın… Ya da Cengiz, Songül, Atakan, Elif Su, Eren, Sevgi, Sezen, Yaşar gibi Gezi direnişinde aşk tazeleyenler… Evlilik teklifi eden, evlilik yıldönümünü kutlayan ya da evlilik cüzdanını kaptığı gibi hem kutlamaya hem direnmeye gelenler... İşte onlar isyan günlerinde gerçek aşkın kanıtı, en zor günlerde, en anlamsız yasaklarda bile aşkın daima var olacağının ispatı!
Uzun lafın kısası, aşk yasakları sever. O yüzden devlet baba ne kadar tehdit etse ne kadar despot ebeveyn rolü oynasa da bize vız gelir tırıs gider…
Yazarın son yazıları
#13 Haziran 2013 Ben ne dersem o” diyenle baş edebilirsiniz!
#6 Haziran 2013 Zor zamanlarda kadın olmak
#3 Haziran 2013 Diren Türkiye: Aşkların en gerçeği seninle!
#30 Mayıs 2013 Hak mı yasak mı?
#27 Mayıs 2013 Ah be Rakı, ayran içtik ayrı düştük, iyi mi!
#23 Mayıs 2013 Şimdi meşgulüm, seni sonra severim!
#20 Mayıs 2013 İlişki köleliğine dur deyin!
Paylaş